9~ Yıldönümü

2.6K 278 336
                                    

Coldplay- Fix You

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Coldplay- Fix You

Caddenin yoldan tarafına belirli mesafelerle yerleştirilmiş olan cılız dallara sahip ağaçlar, hafifçe esen ferahlatıcı rüzgarla birlikte usulca sallanıyordu. Yeni yapılmış koyu renk saçlarını rüzgarın dağıtmasına izin verdi. Bir kediyi andıran yüzü ve özellikle de gözleri, yukarıdaki güneşe rağmen yine de buz gibi duruyordu.

Yanından geçtiği insanların birçoğu dönüp en az bir defa daha ona bakıyordu. Üzerindeki bu ilginin fazlasıyla farkındaydı ancak ilgisiz bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu. Son günlerde birkaç kilo daha vermişti. Altındaki kot eteğe kemer takmasının nedeni de tam olarak buydu, giderek zayıflıyordu...

Moda Tasarım bölümünde okuyan birçok öğrenci gibi giyimi dikkat çekiciydi. Sade bir kot etek ve beyaz, şık bir gömlek giyse bile, nasıl ufak bir rütuşla görünümünü yıldızlaştıracağını biliyordu. Biçimli koyu kahverengi gözlerini insanlardan gizleyen siyah çerçeveli güneş gözlüğü, enteresan çantası, boynundaki hoş desenli fular ve doğru ayakkabı tercihi onu, yanından geçip giden insanlardan bir şekilde ayırıyordu.

Gözlüğünün ardından tam karşısına bakarak yürümeye devam ettiği saniyelerde, telefonu çaldı.

"Alo," dedi, son derece sakin bir sesle. Arayan kişinin kim olduğunu biliyordu.

"Jennie," dedi karşı taraftaki sesin sahibi. "Ne zaman burada olursun? Biz geldik ve kendimize birer kahve alacağız... sana da bir tane alayım mı?"

"Yoldayım, Jisoo. Bana hiçbir şey almana gerek yok, gelince kendim alırım." Düşünmeden kurduğu cümleden sonra dudaklarını birbirine bastırdı. Sanırım gittikçe kaba ve çekilmez birisi olmaya başlasa da, Jisoo her zaman hoşgörülü birisi olmaya devam edecekti.

"Peki, tamam." Dedi. Sesi biraz kırgın geliyordu. İç çekti. En azından en yakın arkadaşlarına karşı bu kadar soğuk ve kaba olmayı bırakmalıydı. Eskiden öylelerdi, evet ancak şimdi bundan tam olarak emin değildi. Onu anlıyormuş gibi davranıyorlardı ama aslında hiç birisi tam olarak anlayamıyordu.

Telefonu kapattı ve çantasının içine bıraktı. Sabahın erken saatleri olsa da hava yine de sıcaktı. Üzerine vuran güneşten bahsetmeye bile gerek yoktu. Sesli bir nefes verdi, dudakları bu hareketiyle hafifçe aralanmıştı. Tam o esnada, yanında beliren ve kendisiyle birlikte yürümeye başlayan kişiyi fark etti.

"Hey, selam!"

Birçok kızın içini ısıtan bir gülümsemeyle ona bakmaktaydı. Oldukça uzun boylu bir erkekti. Sıfır kollu, beyaz bir tişört vardı üzerinde. Şapkasını ters takmıştı, saçları arkaya doğru eğimli olsa da birkaç tutamı yine de alnına dökülüyordu. Parlak, samimi kahverengi gözlere sahipti ve gülerken kısılıyordu.

Dance To Death | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin