Imagine Dragons~ Whatever It Takes
"Hey! Nereye gittiğini sanıyorsun?"
Aramızda sadece birkaç adımlık bir mesafe vardı ve ben onu takip ediyordum. Elinde hâlâ benim maskemi tutuyordu, ona seslendiğimi duyduğuna emindim ama o, bana cevap vermemeyi tercih ediyordu. "Sana diyorum?"
Gözlerim bir kez daha elinde tuttuğu maskeye kayarken, birden durduğunu fark etmedim ve bedenine çarpmaktan kendimi alıkoyamadım. Arkasından bağırmama sonunda dayanamamış olmalıydı ki birden durmuş ve bana doğru dönmüştü ama bu sefer de ben yürümeye devam ettiğim için resmen adama çarpmıştım.
Güldü. "Dans ederken şimdiye kadar bir yerlerini kırmamış olman bile bir mucize. Önüne bakmıyor musun sen hiç?"
Kendimi anında geriye çekerken yüzümün düştüğünü ondan gizlemek istermiş gibi sol elimle yüzümü kamufle ederek kahküllerimi düzelttim. "Kırmadığımı nereden biliyorsun?" Diye söylendim, yaşadığım kötü anılar aklıma gelirken ve bununla eş zamanlı olarak nefesimi tuttum. Harika! Adamın eline benimle dalga geçmesi için daha fazla malzeme vermiştim.
Dudakları hızla yukarıya doğru kıvrıldı, aynı anda yüzünde de kendini beğenmiş bir ifade belirmişti. "Tahmin etmiştim."
"Onu bunu bırak!" Dedim, tek nefeste. "Önce, yaptığın şeyin hesabını vermen gerekmiyor mu?"
"Neyin?" Yüzü tekrar ciddiyete bürünürken, boştaki elini üzerindeki takımın cebine yerleştirdi. Siyah denilebilecek, parlak ve bakımlı duran saçları özenli ellerden çıkmış olduğunu belli ediyordu. Saçlarının uçlarında zehir gibi, baktıkça gözlerinize işleyen kırmızılıklar vardı. Teni, koridordaki loş aydınlatmanın altında sanki parlıyordu, beyaz duruyordu. Ve koyu kahverengi gözleri... insanı hipnotize ederek ona yapmak istemeyeceği her şeyi yaptırabilecek kadar derin bakıyordu.
"Haksızlığın."
Bu sefer iki kaşı birden havalandı. "Hadi ya! Haksızlık mı yapmışım?"
Ellerimi istemsizce yumruk yaptım, bir de suratına geçirsem içim rahatlasa harika olurdu ama bunu yapmadım ve sakinliğimi korumaya devam ettim. En azından denedim.
Güzel, etkileyici yüzünün ardında yatan gerçek kişiliğini çözümlemek zordu. Daha dakikalar öncesine kadar beni kendi peşinden, davetsiz bir dansın içine çekiştirmişti ama şimdi tam bir şerefsiz gibi davranıyordu. Gösterimizi mahvetmişti, amacıma giden yolda bir yol çalışması başlatmış ve kazdığı çukura düşmeme göz yummuştu. Bizzat kendisi ittirmiş bile olabilirdi.
"Neden yaptın? Neden gösterimizi böldün?"
Gözlerini kaçırdı kısa bir an. "Nedeni önemli mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance To Death | Liskook
Teen Fiction"Seninle; bu şehrin her bir karışında, birbirimize karışana ve ellerim tenine kaynayarak senden bir parça olana kadar dans etmek istiyorum." Jeon Jungkook ❧ Lalisa Manoban Kapak Tasarım: @IseraRoss ♡ ➻ Argo ve yetişkin içerik bulundurur!