3~ Asıl Gösteri

2.3K 299 140
                                    

Bu bölümü, sevgili ruken_adblli'ye ithaf ediyorum. ⚘

 ⚘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dans.

Varoluşumun fizibilite noktası, tüm manevi ve ruhâni yatırımlarımın ortak paydası, mutlak döngümün her dâim en tepesinde duran bir tutkuydu. İstediklerim, aldıklarım ve alamadıklarım bir araya gelerek birbirlerini götürdüklerinde, ellerim sonunda yine bomboş kaldığında bile asla dur demeden, kimseyi dinlemeden zihnime dövmesini işlediğim bu sonu bilinmez istek her zaman birinciydi.

Müziğe saatlerimi yatırdığım bedenim, melodilerin içinde sırılsıklam olsa da kokusu içime sindikten sonra her müziğin nakarat kısmında benden bir parça mutlaka kalıyor olması fikri pahabiçilemezdi.

Yıllardır hayalini kurduğum, gerçekleştirmek için ise birçok şeyi kenara ittiğim dans, bir iş ya da bir sorumluluktan çok daha farklıydı. İyi bir üniversitede fotoğrafçılık bölümünde okuyor olsam da, her boşluğumda yine kendimi dans ederken buluyordum.

Zihinlerin fotoğrafını çekerken, dansın melodisini sahneye asarak insanlara kendimi izletmek istemem kimilerine göre çok ütopik gelse de benim için denenmeye değer yegâne bir istekti. Sadece bir istek de değildi bu, işlenmesi gereken altından bir yapıt, tek ve eşsiz bir sanattı.

Fotoğrafçılık bölümünde okuma isteğim tamamlandığında kendimi daha çok dansa doğru evrilmiş hissetmeye başlamışken ve talebimin dozu giderek artarken de, kendimi bir dans okulunun şanslı öğrencilerinden birisi olarak bulmam harika bir rastlantı olurdu. Henüz acemi olduğumu, tam olarak bu işte pişmediğimi bildiğim için de iyi bir hocadan ders alma düşüncesindeydim.

Ta ki, o gösterişli broşürler şehrin her yerini kaplayana kadar.

Jeon Jungkook.

Dansa adeta hükmettiği, yapamadığı tek bir türde bile dansın olmadığı bilinen adam, hayatımın bazı zamanlarında kendisini belli etmekten çekinmiyordu. Dansla ilgilenen birisinin onun adını en az bir kez duymama ihtimali sıfırdı. Kabul ediyordum, ona hayrandım. Kim öyle değildi ki? Yine de, onun kadar yetenekli olabilmek değil, ondan daha yetenekli ve başarılı olmak istiyordum ben. Belki fazla hırslı bir düşünceydi bu, kimine göre itici ya da absürt. Hayata her daim pozitif bakmaya çalışan benim için ise bu imkansız bir varsayım değildi. İzlediğim, dudak uçuklatıcı videoları beni daha da kamçılıyor, teşvik ediyordu.

Ve şimdi ise o adam tam karşımda, sınırlarımda bir misafirdi.

Neye şaşıracağımı bile şaşırmıştım o saniyelerde. Bunun imkansızlığı, yakın geçmişte tanıdığım gıcık ama aynı zamanda da resmen hayatımı kurtarmış olan adamın o olmasına imkan yoktu.

Dance To Death | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin