15~ Işıklar ve Yıldızlar

1.8K 192 154
                                    

❧

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yağmur damlalarını gökyüzüne inerken ortaya çıkan huzur verici sesi dinledim. Kış insanı olmasam bile eğer sıcak bir ortamdaysam dışarıdaki bu manzarayı izlemekten kendimi alıkoyamazdım.

Küçükken yağmurun bize Ay'dan gönderildiğini zanneder ve gece yağmur yağarken pencerenin kenarına oturarak damlaların ardından saçılan, boyut değiştirerek uzayan şehir ışıklarını izlerdim. Turuncu, sarı, beyaz, yakınlardaki eğlence mekanlarından bize ulaşan mor ve yeşil renkli ışıklar da yağmur damlalarıyla birlikte geceyi süslerdi. Manzara o kadar güzel olurdu ki sonsuza dek o anda kalmak isterdim. Uykum açılır, zihnim susar; gözlerim uzaklara dalar, ruhum karanlıkta saklanıp ışığın gösterisini izlerken dinerdi.

Sonra şimşek çakardı gökyüzünde bir anda, korkar ve perdenin ardına saklanırdım. Rüzgarın uğultusu cama yağmur damlalarını vurarak kendini belli ederken perdenin ardında şimşeğin geçmesini bekler ve bir daha gelmeyeceğinden emin olursam da kaldığım yerden dışarıyı izlemeye devam ederdim.

Şimdi de benzer bir ânın içindeydim. Küçükken olduğu gibi hissettirmese de bunu henüz sabahın erken saatleri olmasına vuruyordum, oysa ki ben de hiçbir şeyin küçükken olduğu gibi hissettirmeyeceğini bilen insanlardan birisiydim.

Yağmur çok fazla yağmıyordu, hava kararmamıştı ve dolayısıyla da şehrin ışıkları karanlığı süslememişti ancak yine de bu, kendime bir kupada bitki çayı hazırlayıp pencerenin kenarındaki sandalyeye yerleşmeme engel değildi. Bir elimde de dünya klasiklerinden bir kitap tutuyordum. Fazla kalın bir kitap sayılmazdı, o yüzden şimdiden yarısına ulaşmış sayılırdım. Gözlerimle kitabın kirli beyaz rengindeki sayfalarının üzerine mürekkeple basılmış kelimeleri tararken burnuma hem buharı tüten çayımın hem de temiz kitabın sayfalarının arasındaki koku doluyordu. Yaklaşık bir saat öncesine kadar başım ağrıyordu çünkü bilgisayarda sayfalarca ödev yazıp hocaya atmam gerekiyordu ve ben bunu son güne kadar ertelemiştim. Bu nedenle de bu sabah erken kalkmış ve ödevimi birkaç saatte hallettikten sonra hocaya göndermiştim.

Henüz haşlak haldeki çayımdan bir yudum daha aldım, bu esnada kitabı tek elimle tutuyordum. Bu iyi gelmişti. Soojin evde yoktu, hafta sonuna girmiş olsak da okulda bir işi olduğunu söyleyerek birkaç saat önce evden çıkmıştı. Bu nedenle evde tektim, işlerimi halletmiştim ve boş vaktimi değerlendiriyordum.

Sayfayı okumayı bitirdiğimde çevirmek yerine kupama uzanarak yeniden dışarıya baktım. Şehri ağır ağır taradıktan sonra odağımı daralttım ve pencerenin camındaki onlarca damladan küçük bir tanesine odaklandım. Yavaşça camın yüzeyinde damlalar birbirine karışıp aşağıya inerek yok oluyorlardı.

Sonra bir anda zihnime hücum eden tanıdık sesi ve sözleri bastıramadım. Zihnimi boşaltıp da dün gece nihayet savuşturduğumu düşündüğüm anılar yine benimleydi.

Dance To Death | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin