1. Bölüm: "Narkotik Duygular"

180 34 126
                                    

Angus & Julia Stone - Devil's Tears

Satırlarda buluşalım...

Neydi sahi bizi ayakta tutan şeyler? Aile mi? Veya mutlu anlarımızı katlayan dost dediğimiz insanlar mı?

Bazen çok ağır gelir, öyle ağır gelir ki kalbin taşıyamaz yükünü. Diğer organlarına pay eder. Bundandır geçmeyen baş ve karın ağrın. Düşünür, düşünürsün. Bu sefer beynin kaldıramaz, yine organlarına pay eder. Bir bakarsın ki, yaşadıklarının ağırlığını miden bile kaldıramamış, bulanmaya başlamış.

Bana kalırsa, dünya kirliliğinin acısını bizden çıkarıyordu. 'Daha ne kadar dayanabilirim ki?' dediğimiz yerde yeni bir acı ekleniyordu ruhumuza. Şanslı olanlarımızın saçları okşanıyordu, kulaklarına 'geçecek' diye fısıldanıyordu. Geçtiğine tam inandığın zaman bile geçmiyordu

Bu sanki bir çocuğun küçükken pamuk şeker yemek isteyip yiyememesi gibiydi. O çocuk büyürdü, fakat ne zaman pamuk şeker görse içinde bitirdiğini sandığı istek baş gösterirdi.

Ama o çocuk büyüdüğünde bile o pamuk şekeri alıp yiyemezdi.

Öyle ulaşılmaz gelirdi ona.

Göz kapaklarımın taşıyamadığı acıyı kalbime yüklemeye çalışmıştım. Gözlerimi açık tutmak için yapmıştım. Şimdilerde yorgunluk bedenimi terk etmiyordu.

Çıplak ayaklarımı yataktan aşağı sallandırdım. Bu bana kendini asmış bir cesedin sallanmasını anımsattı.

Başımı omuzuma doğru eğerek yatağımın tam karşısındaki kırık aynadan gözlerime baktım.

Sefil halde olduğumu hissediyordum, görüntüm bunu tasdikler biçimdeydi. Yağlanmış saçlarıma baktım. Çok uzun değillerdi. Ölü gibi beyaz tenime tezat siyah bir şekilde omuzlarıma dökülmüşlerdi.

Sanırım birkaç kilo daha vermiştim, çünkü belime olan şortum artık bol geliyordu. Ayağa kalkarak alnımı ovuşturdum.

Açlıktan başım dönüyordu, sarsak adımlarla renksiz ve beni boğan odamdan çıktım.

Karnımın guruldamalarına karşıt olarak herhangi bir açlık hissetmiyordum. Yalnızca bayılmamak adına bir şeyler yiyecektim.

Mutfağa girdiğimde direkt buzdolabına yöneldim ve tek elimde yan tarafından destek alırken önümdeki beyaz kapağı açtım. Artık alıştığım görüntü bir an beni burukça gülümsetti fakat ilerisine götürmedi.

Tabaktaki artık sararmaya yüz tutmuş peyniri çıkararak buzdolabının hemen yanındaki masaya bıraktım. Ellerim titriyordu.

Ellerim çok uzun zamandır titriyordu.

Dolapta bulduğum meyve suyu şişesini çıkararak iki gün önce aldığım ekmeği sepetten aldım ve peynirden yemeye başladım. Ekmek bayat ve kuru olduğu için yutkunuşlarımda boğazımı acıtıyordu ama buna takılmadım.

Ruhumun ağrısı yüzünden fiziksel acılara bağışıklık kazanmıştım, ya da umursamıyordum.

Zorla bile olsa yediğim iki lokma ekmeği bitirdikten sonra yavaşça ayağa kalktım.

Hızlı kalktığım zamanlarda gözlerimin önü kararıyor ve kulaklarım çınlıyordu ve ben her kulak çınlamamdan aynı sesi duymaktan yorulmuştum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 16, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dolu Hayallerin Eflâhı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin