İstekler

26 4 0
                                    

Bir dans pistinin üzerindeyim, dans hakkında hiçbir bilgim yok ama benden bir şeyler bekleniyor. Kocaman bir sahnedeyim, ışıklar kapalı ve içeride çok fazla ses var, kırmızı koltuklarda yüzlerce insan oturmuş bana bakıyor, ön sıra tamamen dolu, önlerinde kağıtlar var, değerlendirmen olarak buradalar.
'Hadisene kızım' diyorlar bana. Neden buradayım, neden dans etmek zorundayım neden bunlarca göz benim üstümde?
Ben dans bilmem ki... Ne yaptım sizce? Hadi, tahmin edin. Üzerimdeki pembe bale elbisesi bir adamın çingene pembesi gömlek giymesi gibi durmuş üstümde, berbat emanet bile değil emanetten bile beter, ben prenses değilim. Masallardaki güçlü kızlardan da değilim ben.
Kaçtım. Tüm sahne sessizleşip ne yapacağımı merak ederken sahnenin arkasına koştum, ayağımdaki beyaz balerin ayakkabıları üzerimde en iyi duran şey. Koşuyorum, sahneyi geçiyorum, aydınlık binanın içinde beyaz duvarlarda resimler var, çokça resim. Birçok insan öylece durup bana bakıyor, ellerinin arasında kahve bardakları olan adamlar dik bakışlarını üstüme salıyor, takım elbiseli o güçlü kadınlar kollarındaki dosyaları güçlükle tutarken bana kötü bakışlar atıyor, başarısız, cesaretsiz, korkak, beceriksiz, en kolayı yap zaten bakışı bunlar. Kınayıcı bakışlar. Sonra çakılıveriyorum, kaygan temiz zeminde bunlarla koşarken tam çıkış kapısının önüne kayıveriyorum. Ayağım kayıveriyor ve uçuyorum. Popomun üzerine, ayaklarımın altı cayır cayır yanıyor, kol dirseklerim sürtünmeden alev alıyor. Sahnede yapsam bu performansı tam puan alırdım kesin. İnsanlara sırtım dönük canım acıyor ve kalkamıyorum.
Elimden destek alıp her kalkmaya çalıştığımda yeniden yere çakılıp oturur pozisyon alıyorum.
Akan inci tanelerimi silmeye çalıştıkça durmaksızın peşinden yeni inciler geliyor. Topuz saçım, darmadağın bir hal alıyor. İnsanlar beni görmemiş gibi hayatlarına devam ediyor, adımlarını atıyor. Kalakalıyorum olduğum yerde. Boynuma yol alıyor göz yaşlarım. Hıçkırıklarım ve çığlıklarım binanın duvarına çarpıyor ama kimse beni duymuyor, kapıdan kimse gelmiyor.
"Bu kadar mı yani olan bitenler? Bale yapmam mı isteniyor benden? Parmak uçlarında hareket etmem mi isteniyor? Hem de ayaklarımı zemine bu kadar net basarken."

Dizlerimi dövüyorum, kırık dökük bir cam parçasıyım. Temizlenip çöpe atılacağım. Hareket edemiyorum olduğum yerden. Kafamı kollarımın arasına alıp dizlerime çekiyorum ve içim parçalana parçalana akıp gidiyor benden bir şeyler.

Hepimiz kendimizi istemediğimiz halde hayatın bir sahnesinde buluyoruz. Bir gösteri sergilemek zorundayız, kaçmak çözümlerden biri değil.
Elimiz kolumuz bağlı, bunu yapmak zorundayız. Ağlasak da kanasak da baş etmek zorundayız. Kaçmaya çalıştığımız her an sahneye geri çekiliyoruz çünkü. Hiçbirimiz böyle olsun istemezdik, kimsenin ağlamamasını isterdim, hepimizin mutlu olabildiği sıcacık bir yer isterdim. Gözyaşlarınızı ellerimle silip kafanızı okşar, sırtınızı sıvazlardım eğer kendime faydam olmuş olsaydı. Ben bu sahnede olmaktan çok yoruldum artık, içimin parçalanmasından, ağlamaktan ve üzülmekten çok yoruldum, sıkıldım. Sizi de üzdüğüm için çok üzgünüm ama insan her şeye üzülmüyor mu zaten? Sorunlardan ve bilinmezliklerden nefret ediyorum, bir şeyi zorla kabul etmek zorunda olmaktan ve yapmak zorunda olmaktan nefret ediyorum.
Güçlü olmak isterdim biraz, bencil olmak. O zaman sadece etrafımdaki insanlara karşı suçlu hissederdim kendimi. Kendime karşı suçlu hissetmek beni mahvediyor, ağla güzelim, elimden bir şey gelmiyor her zamanki gibi. Kuru sevgi neye yarar? Hissettirmedikten sonra. Aptal bir insan olmak isterdim ya da zeki. O zaman kendime karşı suçlu hissetmezdim. İstekler, istekler ve istekler. Hiç bitmezler zaten.

Uyanma Vakti GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin