this is not enough

27 3 7
                                    

"Hayat ne kadar da acımasız. Ben seni kırdığım için üzgünüm, sen de kırıldığın için üzgünsün. İkimiz de gülümseyebilirdik ama bende sana ait hiçbir şey yok.

Belki de fazla acele ediyorsundur, neden sakinleşmiyorsun?"

   --------------------------- <3 --------------------------

" Bana bak kadın ağzını yüzünü dağıtmadan bana olan biteni anlatacaksın duyuyor musun beni?
Çık şu odadan Nida!
Kime diyorum ben!
Ne dedin de gururundan asla ödün vermeyen Hazin'i toplum içinde ağlattın?
Senin arkandan o da gitti.
Birlikte miydiniz?
NİDA DİYORUM
Meraktan öldüreceksin beni! "

Yine komodinin kenarına geçip ağladım, kırdığım insanlar yüzünden. Neden birini kırdığım zaman benim canım daha fazla yanıyor? Neden kırılan benmişim gibi hissediyorum?

Yavaş yavaş sıvası dökülen beyaz odanın ortasında siyah renkli winx baskılı örtüsü olan yatak vardı. Yatağın sol duvar kenarında öğrenci usulü bir gardırop vardı, ikinci elden yalvara yalvara fiyatı indirip almışlardı. Yatak ile gardırop arasında özenle seçerek aldığı koyu renkli komodin vardı. Yine aynı yere geçmişti işte.

Bacaklarını kendine çekmiş, kafasını elleri ile sarmıştı, komodinin kenarına yumulmuş, zihninden geçenleri durdurmaya çalışıyordu.

Beyaz uzun salaş bir tişört vardı üzerinde, altında ise siyah şort taytı.

Olduğu yerde sallandı biraz, zihnine kırdığı insanların sureti düşüyordu. Kırgın bakışları, bir daha onunla konuşmayışları.
Kırılmamak için kırdığı insanları düşündü, işe yaramamıştı yine kırılmıştı işte.
İnsanları kendinden uzaklaştırmıştı.
Pişman mıydı?

"Bilmiyorum bilmiyorum lanet olsun!"

Sersem adımlarla sallana sallana oturduğu yerden kalktı ve komodinin ikinci gözümden hapını aldı.

"Sen hiçbir şey yapmadın, bu kez hiçbir şey yapmadın."

"Öyleyse neden o kırgın gözler zihnimin içinden çıkmıyor? Neden ağladığında kalbim parçalanıyormuş gibi hissettim."

"Sakin ol, aptal olma. İyi niyetinden bile emin değiliz, tanımadığın insanlar için üzülmeyi bırak artık."

"Deniyorum, deniyorum."

"Nida sesimi duyuyor musun? Bana mı seslendin? Sesini duyuyorum."

"Sesini duymuş."

"Duyabiliyorum, beni terk et. Yeniden kollarımı morartmak istemiyorum."

"Paşa gönlün bilir."

Nida yatağın üstümden derin bir nefes alarak kalktı.

"İçeri gel hadi Ecem."

"Bir an kapıyı hiç açmayacaksın sandım, sen iyi misin? Yorgun görünüyorsun."

"Ecem..."

"Efendim güzelim, söyle."

"Ona sevdiğim şeylerden bahsetmemeliydin."

Ecem'in gözlerinin içi büyüdü, o duymuş muydu? Duyduysa neden bu güne kadar bir şey dememişti ki?

"Sen biliyor muydun? Sana hediyeyi mi verdi?"

"Hayır, onu reddettim."

Ecem bir yaşına girdiğini düşündü, bunlar neden üç günlük tanışmaları olmasına rağmen ayrılmış sevgililer gibi davranıyorlar diye düşünmeden edemedi.

Uyanma Vakti GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin