hoşgeldin hüzün mevsimi sonbahar

33 3 8
                                    

"Çoğu zaman yaşamak istemiyorum, nefes almak bile ağır geliyor bana."

"Yaşamaktan korkuyorum, nefes almaya alışmak ve onu bir daha bırakamamak gözümde büyüyor, zaten zorla ayakta duruyorum, ufak bir darbeyle yere düşebilirim.
Temkinli olmak zorundayım.
Tamamen hiç olabilirim, sadece bir adım."

      -----------------------<3------------------------

" Nidaaaaa. "

Ellerini çenesinin altına koymuş, pembeye boyadığı dudaklarını büzmüştü, rimelle belirginleşmiş olan gözlerini hızlı hızlı kırpıp yavru köpek bakışları atmayı denedi.
Pek başarılı değildi bu konuda. Daha çok garip gözüküyordu.

"Hayır."

Asker yeşili kalın askılı cropunu düzeltti ve derin bir nefes alarak anlamsızca arkadaşını süzdü.
Bu kız kesinlikle iflah olmazdı.

"Daha beni dinlemedin bile!"

Ecem dudaklarını daha çok büzdü ve kaşlarını çattı.Şimdi kollarını birbirine sarmış, çiçek olmuştu.

"Hıh, ne olur sanki beni üzmesen? Doğum günü çocuğuyum ben, ne istersem yapmak zorundasın sen."

Oturduğu sandalyeden kalktı ve beline gelen zımbalı siyah ceketini üstüne geçirdi.
Beli hafif açıkta kalıyordu.

" Ben üç yıl doğum günü kutlamadım ve doğum günümde ölmeyi diledim Ecem. Sence doğum günlerini pek umursuyor gibi miyim? "

Ecem puflaya puflaya yerinden kalktı ve beyaz renkli üstünde renkli çiçekleri olan elbisesinin üstüne krem renkli hırkasını geçirdi.

" Bahane üretme, bu zamana kadar birlikte kutladık doğum günümü, bu yıl onlarla kutlayalım. Lütfen, her şeyi halletmişler hem."

Nida içinden geçirmeden edemedi, o mekanı Ege'yle beraber ayarladık ve süsleme işini ben yapacağım.

"Bakarız."

Ecem tın tın adımlarla onun tam tersi olan olan arkadaşının koluna girdi.
Dersleri boştu ve herkes erkenden çekip gitmişti. Bu boş sınıf tozlu ve havasızdı.
Bir an önce buradan çıkmak istiyorlardı.

Ecem arkadaşını süzdü biraz. Asker yeşili crobu ve yüksek bel siyah pantolonu ile güzel duruyordu. Ona kaç kez sonbahardayız bot giyme dese de sonbahar geldiğinde topuklu botlarını giymeye başlıyordu.

"Dur biraz, siyah göz kalemin akmış."

Ecem seri hareketlerle çantasından gri kalemlik gibi olan makyaj çantasını çıkardı.

Nida gözlerini kırpıştırıp nefesini tutmuştu.

"Bitti, nefesini bırakabilirsin artık. Kendini kasmasana ya."

Koyu mora boyalı dudaklarını havaya kaldırdı biraz, yanakları belirginleşmişti.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim bebek, hadi gidelim."

Koridorda tın tın ilerlediler. Karşıdan gelen ikiliyi gördüklerinde Nida nefes alma ihtiyacı duydu.

"Egeeee!"

Sevgilisinin sesini duyan Ege de Nida gibi neşelelenmişti.
Ecem Nida'nın kolundan çıkmış Ege 'ye doğru koridorun diğer ucuna koşuyordu. İki aşık birbirlerine koşuyordu. Nida bu tatlı çifte gülümsemek için zor tuttu kendini. Ege' nin ansızın söylediği o cümlelerin onları bu kadar yakınlaştırmasını garip buluyordu.

Uyanma Vakti GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin