Üşüme...

37 6 11
                                    

Sen geçeceksin diye özenle süsledim burayı. Her bir adımın için bir çiçek diktim yollara. Sense papatyaları toplayıp seviyor sevmiyor oynadın. Başka birinin duygularını öğrenmek için dokunmaya kıyamadığım çiçeklerime dokundun. Gelincikleri elime verdin sen. Ben de çiçeklerim de arkandan boynumuzu büktük. Sense taç yaptığın çiçeklerimle ona gittin.
Umarım tacınız bozulur

Şehrin kuru kalabalığı zihnimi ele geçiriyordu. Her yerden farklı sesler duymak başımın çatlamasına sebep oluyordu. Ellerimi pantolonuma sildim, terden yapış yapış olan ellerim bir nebze rahatlamıştı.
Çalan telefonum bir türlü susmuyordu. Ben titreşim sesini duymaktan yılmıştım ama onlar aramaya devam ediyordu.
Sadece bir gün beni kendi halime bırakamazlar mıydı?
Hepsine şarjımın az olduğunu endişe etmemelerini mesaj atarak uçak moduna aldım telefonumu.
Kesilen ses ile derin bir nefes verdim,  oluşan buhar dikkatimi dağıtıyordu.
Montumun cebine ellerimi sokarak daha fazla üşümemeye çalıştım. Kasımın Aralık'a çalan soğuğu ellerimin buz tutmasına sebep oluyordu. Kansızlığının olması ne kadar kötü bir şey. Herkesten daha fazla üşümek...

Nargile kafelerden birinin kapısını aralayarak o pis kokuyu soluyorum. Bu kokudan nefret ediyorum. Ağır tütün, şekerli koku benim midemin kalkmasına sebep olurken kapının lanet sesini kesmek için hemencecik kapatıyorum kapısını.
Her zaman burada olduğunu biliyorum soğuk kış günlerinde buraya ısınmak ve tüttürmek için gelen arkadaşımı aynı masasında tahmin ettiğim gibi buluyorum.
Altı erkek yuvarlak masaya kurulmuş sohbet ediyorlardı. Kimilerini tanımıyordum ama umrumda da değildi. Tanıdık arkadaşın yanındaki sandalyeyi çekip masadaki sade sodaya ellerimi uzatıyorum. Her birinin önünde aynı sodadan vardı ve ben soda olmadığını anlayacak kadar bilgiliydim.
Aldığım tat da bunu garantiliyordu. Acı, şekerli ve genizden gitmeyen o tadı daha önce de tatmıştım.

Masaya bırakırken bana şaşkınca bakan altı çift göz nereden geldiğimi sorgulamaktan ziyade bıraktığım sodaya bakıyorlardı.

" Hiçbir tepki göstermedin." kahve gözleri üzerimde gezinirken arkadaşıma doğru hafifçe güldüm.

"Çünkü ne olduğunu biliyordum. Hepinizin aynı anda soda mı içesi geldi?"

Ela gözlerim üzerlerinde gezinirken bana şaşkınca bakmayan tek kişi naneli nargilesini çeken tanımadığım biriydi. Tanımak da istemiyordum.

Elime yeniden aldığım şişeyi hafifçe sallayarak ve gülerek arkadaşıma döndüm.

" Bu benim. Kendine yeniden yaptır. Sana sonra veririm parasını."
Yine içerken elimden almak için elini önüme doğru uzattı. Şekerli tat hafifçe gıdıklıyordu beni. Elimi geriye doğru çekerek kafamı iki yana salladım.

"Alkol aldığını bilmiyordum." şişeyi masaya bıraktım ve kafamı geriye atarak yanıtladım.

"Ben de bilmiyordum ama yaptık işte bir şeyler."
Gözleri üzerimde anlam vermek istercesine gezindi.

"Hadi ama Arda bir gün de beni idare et. Eminim birçok gün birbirinizi idare ediyorsunuzdur. Sana problem çıkarmayacağım ki hemen de sarhoş olmam zaten."
Gözlerim diğerlerinde gezinirken neden bu kadar suskun kaldıklarını anlayamıyordum.

Uyanma Vakti GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin