1.4

172 30 5
                                    

"Yani burası senin evin..."

"Evet, biraz küçük ama... Mobilyaları yeniden düzenlersek yeterli alana sahip oluruz."

"Tamam, birazdan yerleşmeye başlarız." dememin ardından telefonumun sesini işittim. Bir hafta otelde kaldıktan sonra Changkyun'un evine gelme kararı almıştık. Ev denemezdi. Belki bir daire..

"Kim arıyor?"

"Hoseok Hyung..." Şaşırmıştım çünkü önemli bir şey olmadığı sürece aramayacaklarını söylemişlerdi. Endişeyle koltuğa, Changkyun'un yanına oturduktan sonra telefonu açtım. "Alo-"

"Jooheon neredesin?"

"Neden soruyorsun?"

"Kötü haberlerim var ve her şeyden önce Minhyuk'un yanına gitmeni istiyorum."

"Hyung endişelendirme beni. Ayrıca neden sesin nefes nefese geliyor? Dışarıda mısın?"

"Dinle, bu sabah babamdan haber geldi."

"..."

"Tutuklanma emri verilmiş."

"Ne?!"

"Polisler onu buraya getiriyor. Bu yüzden annemle birlikte havaalanına gidiyoruz."

"T-tamam. Benim yapabileceğim bir şey var mı?"

"Minhyuk.. İyi değil ve hastaneye gitmemek için direniyor. Bizimle geleceğini söylese de kabul etmedim."

"Hyungwon nerede?!"

"Yanında ama Minhyuk'u biliyorsun, hastalanınca en az Hyungwon'un sözünü dinler."

"Agh sikeyim! Tamam hyung, onunla konuşacağım." dedikten sonra kapattım telefonu. Changkyun hemen yanımda oturduğu için duymuştu konuşmayı. Babamın tutuklanacak olması.. Bilemiyorum, belki de iyi bir şeydir bu.. "Hyungwon, abim iyi mi?"

"Şuan biraz daha iyi-"

"Jooheon mu o? Telefonu bana ver." dedi Minhyuk Hyung. Ardından da devam etti sızlanarak. "Küçük kardeşim!"

"Lütfen sakin ol ve ilaçlarını iç hyung."

"İlaçlarımı zaten içtim.. Haberi aldın değil mi? O yavşak herif yüzünden babamı da tutukluyorlar!"

"Biliyorum, biliyorum. Dert etme bunu, babamı biliyorsun. En azından elimizdekileri kaybetmemek için bir şey yapacaktır."

"..."

"Hey hyung ağlıyor musun?" Cevap vermediğinde derin bir nefes aldım. Minhyuk Hyung daima en enerjik olanımızdı. Babama en düşkün, en itaatkar olan oğluydu. Onun yokluğu abime büyük bir işkence gibi gelecekti ve bu tuhaftır ki.. Minhyuk Hyung eskisine kıyasla daha duygusaldı. Onun gibi daima şeytani planlar yapan birini şimdi ağlarken duymak içimi paramparça ediyordu. "Hazırlanın ve atacağım adresteki kafeye gelin."

"... Tamam."

Telefonu kapatarak arkama yaslandım. Changkyun sabırla ağzımdan çıkacak tek bir kelimeyi bekliyordu.

".. Bir şeylerin değiştiğini görmek üzücü."

"Belki de böylesi daha iyidir, hm?"

"Olabilir.. Her neyse, kalkalım-"

"Ben gelmesem daha iyi gibi."

"Ne demek istiyorsun?"

"Biliyorsun işte.. Abin beni istemeyebilir yaptıklarımdan sonra."

"Saçmalama, seni yalnız bırakacak değilim. Hem, abim ne kadar intikamcı biri olsa da, ben seni seviyorsam o da sevecektir. Şimdi kalk."

".. Emin misin?"

『ONE DAY』//  {JooKyun} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin