Elimdeki poşetleri mutfak tezgahına bıraktığımda yaşlı kadın bana gülümseyerek minnettarlığını belirtmişti. Elimde kalan son poşet ile masanın önüne kadar gidip Minhyuk'un ilaç paketlerine baktım. Evet, ilaçlarını almıştı. En azından öyle düşünüyordum.
Elimdeki dolu poşet ile mutfaktan çıkarak onun odasına gittim. Kapıyı iki kere tıklattığımda "Gel." dediğini duymuş ve içeri girmiştim.
"İstediğin kırmızı boyaları aldım."
"Oraya bir yere bırak."
Tuvalin karşısına oturmuş öylece duruyordu. Belli ki ilham gelmesini bekliyordu. Aldırış etmeden poşeti yanına bırakıp geri çekildim.
"Hyungwon-"
"İlaçlarını içtin mi, yoksa çöpe mi attın?"
"Ne demek çöpe mi attın? İçtim elbette aptal."
"İyi o halde. Bir şey olursa beni bahçede bulabilirsin. Babama yardım edeceğim."
Sesini çıkarmadığında arkamı dönerek kapıya ilerlesem de, çok geçmeden konuşmuştu.
"Bekle, gitme."
"Hm?"
"Kapıyı kapat ve üstünü çıkar."
Dediği ile hızlıca ona döndüğümde ne demek istediğini sonradan anlamıştım. Benimle dalga geçer gibi konuşuyordu..
"Önünde boş tuval var-"
"O boş tuval yerine seni boyaması daha zevkli."
"..."
"Hadii.. Lütfen. Hem fırsattan istifade dinlenmiş olursun. Saatlerdir dışarıda alışveriş yapıyorsun zaten."
Dürüst olmak gerekirse, tenime değen boya ve fırça darbeleri oldukça rahatsız eden bir süreçti. Tekrarlansın istemezdim. Ancak.. Boya demek, onunla daha fazla vakit geçirmek demekti. Benimle neşeyle konuşması demekti. Mutlu olması demekti.
Sessizlik içinde kapıyı kapatıp ceketimi çıkardım. Kabul ettiğimi anlayarak yeni aldığım kırmızı boyayı poşetten çıkardı ve paletine sıktı. Bir kaç boya daha ekledikten sonra malzemelerini yatağın üstüne bıraktı. Bu sırada ben çoktan gömleğimin önünü açmış onu bekliyordum.
"Gömleğini çıkarman gerekmiyor. Düğmelerini açsan yeterli."
"Bu defa nereyi boyayacaksın?"
"Aklıma fikir gelmesi için susman gerekiyor. Şanslısın, çünkü yatağıma uzanmana izin vereceğim."
"İlk defa uzanmadığımı biliyorsun değil mi?"
Mırıltılarını duyduğumda kapıyı kilitledim. Daha sonra yatağına gidip yavaşça uzandım. Soğuk yorganı yüzünden tüylerim diken diken olurken o bedenimi süzdü. Bunu sürekli yapacaksa onu reddetmeliydim. Yarı çıplak yatağına kadar gelip, hala arkadaş olarak geri dönmek bana o kadar zor geliyordu ki.. En azından böyle sevimli görünmeye devam ederse ona itiraf edecektim yakın bir zamanda.
"Ya! Ne yapıyorsun?!"
"Bağırma. Diğerleri duyacak."
"Minhyuk-"
"Seni soymayacağım, sakin ol o yüzden. Sadece kemer kısmını biraz aşağıya indireceğim."
Bedenimden seçtiği yer gerçekten kasıklarım mıydı? Başka yer olmaz mıydı? Pantolonumun düğmesini açıp hafifçe sıyırarak kendine daha fazla alan tanıdığında dönerek paletini ve fırçasını aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『ONE DAY』// {JooKyun}
FanficBabası kaçakçı olan ve lüks bir hayat süren Lee Jooheon, ailesinden farklı bir yol çizer kendine. Onunla benzer bir kaderi paylaşan Im Changkyun ile birlikte yalan ve suçtan kaçarak yeniden başlarlar hayatlarına. Main Ship : JooKyun Side Ship : Hyu...