"Neden onu denemiyorsun?" diye sordu babam. Eve döneli daha bir gün bile olmadan göstermişti hakimiyetini. Changkyun'dan şüphelenmeme sebep olacak cümleler kuruyordu ve ben onu savunacak hiçbir şey diyemiyordum. Çünkü onu tanıdığım pek söylenemezdi...
"Nasıl yapacağım bunu?"
".. Ona sorumluluk ver. Bütün ipleri eline ver. Her şeyi kendisinin kontrol ettiğini düşünürse gerçek yüzünü gösterir."
"..."
"Tamam mı?"
"Tamam baba.."
Babamın odasından çıktım. Annem aşağı katta konukları ile sohbet ettiği için Hoseok ve Minhyuk Hyung dışarı çıkmıştı. Nereye gittiklerini bilmiyorum ama beni davet etme gereğinde bile bulunmamışlardı. Annemin ve arkadaşlarının sohbetini dinlemek gibi bir niyetim yoktu. Bu yüzden rahatlamak ve vakit geçirmek adına duşa girme kararı almıştım. Hem Changkyun için bir şeyler düşünmüş olurdum.
(...)
"Neden odamda olduğunu sorabilir miyim?!"
"Seni bekliyordum yakışıklı."
"Çık odamdan. Yalnız kalmam gerek."
"Ha? Bir sorun mu var?"
"Hayır yok ama çıkmanı istiyorum." dedim. O ise yatağımdan doğrularak ağır adımlarla bana yaklaştı. Düşünüyorum da.. Eğer koli, yani sipariş sahte çıktıysa Changkyun nasıl bir sorun yaratmış olabilirdi ki? Uyuşturucu kullanacak biri olmadığına eminim. Babamın işlerine engel olmak için hiçbir sebebide yoktu. Bunu babama kanıtlarsam onun masum olduğuna inanırdı ve bunu nasıl yapacağımı bulmuştum o yüzüme bakarken. "Senden bir şey isteyeceğim."
"Tabii. Söyle bakalım." Sırıtırken elini göğsüme koydu ve sıcak nefesini boynuma verdi. Bunu yapması gözlerimi kapatmama sebep olmuştu. Ana kapılmadan derin bir nefes aldım ve bileğini tutup uzaklaştırdım kendimden.
"Sipariş."
".. Ne siparişi?"
"Bilirsin işte.. Babamın işi."
"Uhm.. Tamam ama neden ben?"
"Çünkü babam senden istedi ne bileyim ben sebebini ya?!"
"Tamam canım ne bağırıyorsun? Bana numarayı ve siparişleri söylesen yeter."
"A-ah doğru numara.."
".. Baban sana adamın numarasını vermedi mi?"
"Hayır ama alacağım. Bekle."
"Sen neden gidiyorsun? Ben giderim. Sonuçta siparişi ben vereceğim."
İyi de babam yaptığım planı bilmiyor ki.. Daha ilk dakikadan elime yüzüme bulaştıracaktım anlaşılan.
"Aa dur!"
"Jooheon neyin var senin? Normalden daha garip davranıyorsun."
"Neden hemen şimdi gidiyorsun ki? Sonra sipariş edersin, acelesi olmadığına eminim."
Hızlı konuşmam dikkatini çekmişti doğal olarak. Tek kaşını kaldırıp inanmayan bakışlarını bana yöneltti. Yutkundum. Yalan bile söyleyemiyorum.
"Yalnız kalmak istiyordun değil mi, seni yalnız bırakacağım."
"Tamam ama siparişleri akşam ver. Satıcının şuan bir toplantıda olduğunu hatırladım çünkü."
"Pekiii, neden bu kadar sorun ettin anlamadım."
"Sorun falan etmedim. Çıkabilirsin." Banyo kapısına yöneldim çıkmayacağını bilsemde. Şuanlık bir sorun yok gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『ONE DAY』// {JooKyun}
FanfictionBabası kaçakçı olan ve lüks bir hayat süren Lee Jooheon, ailesinden farklı bir yol çizer kendine. Onunla benzer bir kaderi paylaşan Im Changkyun ile birlikte yalan ve suçtan kaçarak yeniden başlarlar hayatlarına. Main Ship : JooKyun Side Ship : Hyu...