0.1

250 29 13
                                    

"Bu takılar efsane güzel baba."

"İleride bunları sana emanet edeceğim. Bu yüzden sorumluluklarını yerine getirmelisin."

"Tamam."

Hevesle baktım masanın üstündeki takılara. Öyle görünüyor ki babam bütün mirasını bana bırakacak. Hoseok kendi kendine para kazanabilirdi. İsteğide bu yöndeydi. Ve küçüğüm Jooheon ise.. Küçüktü işte. Bu mirası hakedecek hiçbir şey yapmamıştı henüz. Yapamayacak gibi de duruyordu.

Kapı çaldığında babam "Gel." dedi sakince.

"Efendim, rahatsızlık için üzgünüm."

"Gel Hyungwon."

Tam zamanında.. Huzursuzluk ile başımı çevirip içeri giren gence baktım.

"Minhyuk'un ilaç saati geliyor. Hizmetli onun için yiyecek bir şeyler hazırladı."

"Tamam. Minhyuk, aşağı inip karnını doyur. Daha sonrada ilaçlarını iç."

"Tamam baba."

Yerimden kalkıp Hyungwon'a bakarak çıktım odadan. Arkamdan gelip kapıyı kapattığında hızlıca ona döndüm. Aniden durup tek kaşını kaldırdı ve bana baktı.

"Bana bebek muamelesi yapmayı kes. O ilaçları içmeyeceğim."

"Bunu babana haber vereyim o halde."

"He-hey dur. Koskoca adam oldum. Beni hala babama mı şikayet ediyorsun?"

"Şikayet etmiyorum. Sadece oğlunun ilaçlarını kullanmayacağını bilmek ister diye düşündüm."

"Baş belasısın."

Mutfağa indiğimde hizmetli kadın yemek tabağımı masaya bırakmıştı. Bir bardak su ve ilaç paketleride hemen yanında duruyordu. Sinirle sandalyemi çekip oturduğumda Hyungwon'da hemen karşıma oturmuştu.

"Ne? Yemek yerken beni mi izleyeceksin?"

"Evet."

"Buna gerek yok."

"Evet var. Geçen sefer ki gibi ilacını alıp çöpe atmaman için seni izlemeye karar verdim."

"Ya! Yapacak başka işin yok mu senin?"

"Benim işim senin ile ilgilenmek Minhyuk. Ye artık şu yemeğini."

Hyungwon babamın adamlarından birinin oğlu. O ve Hyungwon burada bizimle kalan nadir çalışanlardan biri. Babasına bahçe işlerinde yardım ederdi küçükken. Ama daha sonra bu durum değişti...

Hatırlamak istemediğim bir anı.. Küçükkende fazlasıyla hareketliydim. Babam yokken odasına girmiştim. Sanırım küçüklük kafası ile.. Gözüm içkilere takılmıştı. Örnek aldığım adam sürekli içerken benim meyve suyu, süt gibi şeylerle büyümem tuhaf geliyordu. Sanki o içkileri içersem babam gibi olacaktım. O an daha fazla düşünmeyerek masanın üstünde duran bardağı aldım.

Berbat kokuyordu içindeki. Umursamadan bardaktakini tek dikişte içtiğimde hiç o kadar kötü hissetmemiştim. Bardak elimden düştüğünde tutunacak yer aramıştım. Anlatamayacağım bir histi. Ağzımdaki berbat tat bir yana.. Hem başım dönüyor hem midem bulanıyordu. Daha da kötüsü nefes alamamaya başlamıştım ve kalbimde bir ağırlık oluşmuştu. Bardağın gürültüsü ile Hoseok yanıma gelsede çok bir şey yapamamıştı. Gözlerim kapanırken son anda babamı görmüştüm.

Uyandığımda hastane odasındaydım. Doktorun söylediğine göre içtiğim ağır içkiyi bünyem kaldıramamış. Babamın bile nadiren ve zorlukla içtiği o şeyi ben tek seferde kafama dikmiştim. Bayılmam ve kalp çarpıntılarım ise o an yaşadığım şok yüzünden gerçekleşmiş.

『ONE DAY』//  {JooKyun} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin