1.0

188 28 19
                                    

Telefona ona uzattım ve elimdeki kağıdı son defa kontrol ettim.

"İşte numara, burada da siparişler yazılı. 5 koli olacak."

"Tamam." diyerek elimdeki kağıdı aldı. Kim olduğunu babama gösterme zamanı Im Changkyun. Gülümseyerek yanından ayrıldım. Kapıyı kapattı. Harika..

"Jooheon-"

"Şş! Minhyuk Hyung, sessiz ol."

"Neden kapıyı dinliyorsun aptal?"

"Çünkü öyle gerekiyor."

Göz devirip kendi odasına dönen abimi aldırmadan içeriye odaklandım. Sessiz gibiydi. O mu konuşmuyordu yoksa ben mi duymuyordum anlamasamda sessizce bekledim.

"Evet, benim... Bay Lee adına 7 koli sipariş vermek istiyorum."

7 koli mi...?

"Öyle mi? Tamamdır, bizzat gelip kendim alacağım.... Teşekkür ederim, iyi günler."

Ne demek 7 koli?! Pekala Jooheon sakin ol. Belkide yanlış hatırladığı için 2 tane fazladan sipariş etmiştir değil mi?... Ama kağıtta sipariş hakkında her şey yazıyordu. Changkyun..

Kapı aniden açıldığında şaşkınlıkla ona baktım. O ise tek kaşını kaldırmış, ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Gülümsedim.. Zorlukla gülümsedim. Bana karşılık verdiğinde, yaptığına inanmak istemedim. Emin olmadan karar vermeyeceğim..

"Bir yere mi gidiyorsun?"

"Evet, siparişleri almaya gideceğim."

"Tek başına mı?"

"Hayır Jooheon baban benimle birlikte birkaç adamını daha gönderir."

"Pekala.."

"Hey, hey. Ne oldu?"

"Hiçbir şey."

"Hmm, söyle."

"Bir şey yok dedim Changkyun, uzatma ve git."

".. Tamam. Kızmana gerek yoktu."

Gözlerini üzerimden ayırmadan merdivenlere yöneldi. Hala elimde delil yok yani belkide cidden yanlış sipariş vermiştir.. Değil mi?... Değil mi Changkyun?

Apar topar peşinden aşağı kata indim. Birkaç adamla birlikte bahçeye çıktığında yutkundum. Onu takip mi edeceğim? Neden etmiyeyim ki? Sonuçta onu tanımıyorum. Amacını bilmiyorum. Ya da ne yapmaya çalıştığını..

Bahçeden ayrıldıklarında Hoseok Hyung'un aracına bindim. Biraz bekledikten sonra yola çıktığımda çok geçmeden telefonum çalmaya başlamıştı. Kulaklığı takarak aramayı yanıtladım.

"Hyung, tam zamanında aradın."

"Arabamı alıp nereye gittiğini sorabilir miyim? En azından izin alabilirdin."

"Biliyorum, biliyorum üzgünüm. Ama aniden halletmem gereken bir iş çıktı ve-"

"Senin ne zamandan beridir bir işin var?"

"Sorgulama işte ya babama yardım ediyorum!"

"Peki, peki."

"Görüşürüz." dedikten sonra kulaklığı çıkardım. Önümdeki aracı sorunsuz bir şekilde takip etmiş olmam bile yeterince iyi bir sonuçtu benim için. Havaalanına çok geçmeden vardıktan sonra sessizce araçtan inmelerini ve karşıya geçmelerini bekledim. Gergindim. Kendi başıma bir işe kalkışmazdım sık sık. Belki de Minhyuk Hyung ile gelmeliydim diye düşünmeden edememiştim. Daha düşüncelerim son bulmadan araçtan inmiş ve gittikleri yolu takip etmeye başlamıştım.

『ONE DAY』//  {JooKyun} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin