"Tak, tak girebilir miyim?"
"Kapıya vururken tak tak demen çok tuhaf."
"Yani girebilir miyim?"
"Gel Hyungwon."
İçeri girdikten sonra kapattım kapıyı. Akşam yemeği için getirdiğim bir tepsi yemeğe dokunmadığını gördüğümde derin bir nefes verdim. İlaçlarının olduğu poşeti tepsinin yanına bırakıp açık olan cama yöneldim. O ise gene şovalenin karşısına oturmuş, tuvalini boyuyordu son zamanlarda sıkça yaptığı gibi. Camı kapattıktan sonra perdeyi çektim ve yaslandım.
"Neden getirdiğim hiçbir şeyi yemiyorsun?"
"..."
"Ne kahvaltıya, ne de akşam yemeğine geldin Minhyuk.. Daha kaç gün yapacaksın bunu?"
"Bu konuda ciddi olduğumu bilmelerini istiyorum."
"Ve ciddiliğini belirtmek için aç kalmayı mı hedefledin?"
"Evet. Ne için geldin?"
".. Öylesine. Seni görmek istedim. Sen bütün gün burada olunca zaman hiç geçmiyor. Herkes çok sessiz.."
"..."
Resim yaparken konuşabiliyordu, ancak bu defa susmayı tercih etmişti. Birkaç gündür ne yemek yiyor, ne de ilaçlarını içiyordu. Bayan Lee onun için endişeliydi ve elimden bir şey gelmiyordu. Ben dışında kimsenin odasına girmesine izin bile vermiyordu.
"Minhyuk.. Eğer yemeğini yememeye devam edersen bende atlayacağım öğünlerimi."
"Bunu yapman için hiçbir sebep yok."
"Evet var Min. Lütfen, hiç değilse birazcık ye."
"İstemiyorum Hyungwon. Nasıl olduğumu gördün, şimdi odana dönebilirsin."
"Hayır. Bugün seninle uyuyacağım."
Elindeki fırçayı yere düşürmesiyle doğruldum yerimden. Şaşkınca tuvaline bakarken yanına gittim. Cidden bu tepkiyi vermesinin sebebi ben miyim..? Fırçasını yerden alıp tuvalin önüne koydum.
"Gerçekten mi..? Ben uyuduktan sonra odana dönmeyeceksin değil mi?"
"Hayır. Sabah sen uyanana kadar yanında olacağım."
"..."
Mahçup olmuşçasına başını eğip boyalı elleriyle uğraşmaya başladı. Teşekkür ederim tanrım.. Bu manzarayı yalnızca benim görebiliyor olmam harika bir histi.
"Seninle cidden uyumamı istiyorsun değil mi?"
"Bunu hala soruyor musun aptal?"
"Evet, emin olmak istiyorum."
"Elbette ki seninle uyumak istiyorum! Yani, şuana kadar hep tek başıma uyudum. Küçükken yerde seninle uyuduğumda.. İlk kez huzuru buldum. Sence neden bu huzuru geri istemiyeyim ki?"
"Bilmem. Bana olan tavırların bunu düşünmeme sebep oluyor." Söylediğim ile dudaklarını kapatıp yeniden eğdi başını. Verecek cevabı yoktu elbette. "Benimle uyumak istiyorsan akşam yemeğini ye."
".. Ne bu? Yemek yersem ödül mü alacağım?"
"Bu senin bakış açın."
"... Sen gerçek bir pisliksin. Beni nasıl böyle bir ikilemde bırakabilirsin?"
"Sen nasıl günlerce aç kalabilirsin? Lütfen Minhyuk.. Yemeğini ye."
"... Ellerim boyalı. Yiyemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『ONE DAY』// {JooKyun}
FanfictionBabası kaçakçı olan ve lüks bir hayat süren Lee Jooheon, ailesinden farklı bir yol çizer kendine. Onunla benzer bir kaderi paylaşan Im Changkyun ile birlikte yalan ve suçtan kaçarak yeniden başlarlar hayatlarına. Main Ship : JooKyun Side Ship : Hyu...