"Neden hala uzanıyorsun?"
"Başka ne yapacağım ki?"
"Hadi ama Min.." Kapıyı kapatıp yanıma kadar geldiğinde ona baktım. Sessizce yatağıma oturarak bana döndü. "Biliyorum baban konusunda endişeleniyorsun-"
"Anlamıyorsun Hyungwon, babam olmadan boşlukta hissediyorum. Sanki.. Sanki onu memnun etmek için yaşıyormuşum gibi..."
"Hey, o Bay Lee. Senin baban. Koca iş adamı. Ona hiçbir şey olmaz."
".. Olmaz değil mi?"
Başını salladıktan sonra yerinden doğruldu ve yanıma uzandı. Aklımdaki düşünceleri bir kenara bırakıp ona odaklandım. Biz.. Sevgiliyiz ama hala çocukluk arkadaşıymışız gibi davranıyoruz. Eskiden de yakındık ve şimdide yakınız. Farklı hissedememek beni fazlasıyla üzüyordu.
"Wonnie."
"Hm?"
"Benden ne zaman bir şey isteyeceksin?"
"Ha? Ne konuda?"
"Biz sevgiliyiz.. Belki yapmak istediğin şeyler vardır."
"Uhm.. Neden aniden bu konuyu açtın ki? Bunun hakkında hiç düşünmemiştim..."
Yerimden doğrularak ona döndüm. "Belki de akşam olunca bara gitmeliyiz-"
"Olmaz."
"Neden ama? Eğlenceli olabilir."
"Olmaz dedim Minhyuk uzatma."
"İçmeyeceğimi biliyorsun.. Bekle bir dakika, yoksa... Kıskanıyor musun?"
"Kimden kıskanayım? Ne çabuk başladın benimle dalga geçmeye."
"A-ah hadi ama biliyorum, o bardan nefret ediyorsun çünkü-"
"Adamlarla flört ediyorsun. Şimdi bunu yapmayacak olsan bile önceden yaptın ve bunları unutmayacağım."
"Wonnie-"
"Yıllarca seninle ilgilenen bendim. Seni seven bendim. Ama daha 2 dakika önce tanıştığın bir adam dokunabiliyor sana."
".. Özür dilerim."
İlk öpücüğümü ona vermiştim ben. Başka bir adama değil. Hem bu neyi değiştirir ki? Bardaki adamlarla hiçbir samimiyetim beni bu kadar heyecanlandırmazdı. Ama Hyungwon.. Ona yaklaştığım an kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Böyle olunca da Hyungwon benimle yakın olmaktan çekiniyordu.
"Unut gitsin..."
Yavaşça bedenimi onun bedeninin üzerine bırakırken gözlerimi kapattım. Uykusuzdum. Babam hala yurtdışındaydı ve yeni bir haber yoktu. Jooheon ise... Onu sürekli arayamamak fazlasıyla zordu. Onu görmek istiyordum. Tartışmak, sevmek, dalga geçmek ve konuşmak istiyordum. Ama önemli bir şey olmadığı sürece onu aramayacağımı söylemiştim ve bu epey bir zor olmuştu benim için.
Gözlerimi araladıktan sonra aklımdan geçenleri söyledim.
"Neden bana karşı bu kadar çekingensin?"
"..."
"Zorlamak istemiyorum ama.. İstediğinde sarılabilir, istediğinde öpebilirsin. Neden hala arkadaşmışız gibi benimle olan mesafeni koruyorsun?"
"Seni öpüp o minik kalbini durdurmak istemem."
"Aptal..."
"Hadi biraz dışarı çıkalım."
"..."
"Min, hadi."
"İstemiyorum." dedikten sonra ondan uzaklaşarak yanına uzandım. Beni düşündüğü için yapsa da.. Buna gerek yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『ONE DAY』// {JooKyun}
FanfictionBabası kaçakçı olan ve lüks bir hayat süren Lee Jooheon, ailesinden farklı bir yol çizer kendine. Onunla benzer bir kaderi paylaşan Im Changkyun ile birlikte yalan ve suçtan kaçarak yeniden başlarlar hayatlarına. Main Ship : JooKyun Side Ship : Hyu...