Harika...
Barda ilişkiye girmeye çalıştığım adamın patronum çıkacağı, 40 yıl düşünsem aklıma gelmeyecek bir ihtimaldi. Eğlence için oraya gidip başıma bir bela almış olabilirdim gerçekten..
Erken saatte çalan alarm ile kalkıp bana verilen odayı topladım. Dün geldiğim gibi öylece eşyaları atıvermiştim etrafa. Daha sonra dolaba yerleştirdiğim kıyafetlerimden güzel bir takım seçtim. Giyindikten sonra telefonumu da alıp üst kata, Jooheon'un odasına çıktım.
"Günaydın Bay Lee."
Belli ki daha yeni uyanmıştı. Odasına girip camları açtıktan sonra ona döndüm. Fazla suratsız görünüyordu. Takım elbisesini bile adam akıllı giyememişken bu şekilde aşağıya inemezdi.
"Aa Jooheon.."
Gerindikten sonra ayağa kalkıp bana baktı neler olduğunu sorar bir şekilde. Gömleğine bakıp gülmeye başladım çünkü 5 yaşındaki bir çocuk gibi düğmelerini yanlış iliklemişti. Üzerine bakıp oflayarak uzaklaştı yanımdan. Aynanın karşısında tekrar düğmelerini açmaya başladığında göz ucuyla ona baktım.
"Ailemin yanında bana Jooheon diye seslenme. Babam adamlarımızla olan samimiyetimizi sevmez. Samimi olacaksa sadece babam olabilir."
"Ha? Bu nasıl bir kural böyle?"
"Arkadaş olduğun kişileri emrinde çalıştıramazsın. Sana saygıları kalmaz değil mi?"
"Ama şu uzun boylu genç, abin ile gayet samimi görünüyor."
"Hyungwon ayrı bir konu, bizim adamımız değil kardeşimiz gibidir. Sen dediğimi yap ve adım ile seslenme."
"Pekala." dedim yanına gelerek. Bedenini süzdüğümde bana bakmamıştı bile. Bunu fırsat bilerek daha çok baktım ona. O gün devam edebilmeyi o kadar çok isterdim ki.. En azından memnun kalana kadar.
Düğmelerini iliklemeye başladığında kendime gelerek yüzüne baktım. Merak ettiğim bir konu vardı. Aslını öğrenmezsem çatlardım.
"Söylesene.. Bacağındaki yara nasıl oldu?"
"Vuruldum.
"Nasıl?"
"Amcamın adamlarından biri vurdu."
"Ama neden? Üstelik amcan."
Cevap vermeden uzaklaştı yanımdan. Bir türlü durmuyordu yakınımda. Peşine takılarak odadan çıktım.
"Sen hep beni mi takip edeceksin?"
"Evet. Baban beni bu yüzden almadı mı işe?"
"Eh, doğru. Ben çağırmadıkça gelme."
"Olmaz. Baban her daim yanında olmamı istedi."
"Nesin sen? Küçük bir koruma falan mı?"
Merdivenlerden indiği ve aşağıda ailesi olduğu için tekmeyi basamamıştım. Kendini şanslı sayabilirdi. Aşağı kadar inip o masaya oturduktan sonra kenara, Hyungwon'un yanına geçtim. Yavaştan herkes gelmeye başlamıştı kahvaltı masasına. Kalkmadan önce bir şeyler atıştırmam gerekiyordu.. Fazlasıyla acıkmıştım.
Adının Hoseok ve Minhyuk olduğunu öğrendiğim iki genç adam masada yerlerini aldıklarında gözüme takılan bir durum gerçekleşmişti. Minhyuk önce bana, sonra Hyungwon'a ters ters baktığında Hyungwon yanımdan uzaklaşmıştı. Düşmanım gibi davranmalarına veya sanki çocukmuşum gibi beni dışlamalarına hiç gerek yoktu.
Masadaki aile sohbet ettiği için bunu fırsat bilerek Hyungwon'a yaklaştım yeniden.
"Hyungwon'du, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『ONE DAY』// {JooKyun}
FanfictionBabası kaçakçı olan ve lüks bir hayat süren Lee Jooheon, ailesinden farklı bir yol çizer kendine. Onunla benzer bir kaderi paylaşan Im Changkyun ile birlikte yalan ve suçtan kaçarak yeniden başlarlar hayatlarına. Main Ship : JooKyun Side Ship : Hyu...