1.6 (M) - (Final)

344 25 36
                                    

"Alo-"

"Neredesiniz ya?!"

"Geldik hyung. Arabayı park ediyorum."

"İyi ama açılışı kaçırdınız."

"Tamam, tamam. Kapatmalıyım." Emniyet kemerimi çıkardım. Jooheon telefonu eline aldığında bana baktı. "Galeri ortasında beni dövmez değil mi?"

Kıkırdadım. "Sanmıyorum. Hadi gidelim."

Derin bir nefes verdikten sonra indim arabadan. Bugün her şey daha güzeldi. Bugün kesinlikle hiçbir sorunun olduğunu hissetmediğim ilk gündü. Yıllar sonra hemde. Gülümseyerek Jooheon'un koluna girdim. Birlikte hemen karşımızda duran galeriye baktık. Cidden inanılmaz görünüyordu. İçeri girdiğimizde karşımıza ilk çıkan kişi Doktor Kihyun olmuştu ve aa... Onu pek sevdiğim söylenemezdi yıllar geçmesine rağmen.

"Jooheon, hoşgeldin. Sende Changkyun."

"Nasılsın Kihyun? Uzun zaman oldu."

"İyiyim. İlaçlarını alıyorsun değil mi?"

"Evet. Abim nerede? Geç kaldığım için kızıyordu."

Beyaz duvarları süsleyen renk renk tablolar.. Mavi ağırlıklı olan tabloların hepsi birbirinden özenle yapılmıştı. Jooheon'un abisi Minhyuk'un eline su dökülemezdi yağlı boya konusunda. Her tarafta tablolara bakan zengin kişileri görünce az da olsa gerilmiştim açıkçası. Bu yüzden boğazımı temizledim ve gözlerim ile Minhyuk'u aradım.

"Bak, abin orada. Gidelim hadi."

"Tamam. Birazdan gelirim Kihyun."

"... Meşgul görünüyor. Kiminle konuşuyor o?"

"Yuh! Bu o adam."

"N-ne? Hangi adam?"

"Minhyuk Hyung'un konuştuğu kişi ünlü bir koleksiyoncu. Sanırım tablolar dikkatini çekmiş, buna inanamıyorum!"

"Abinden daha heyecanlı gibisin." diyerek güldüm. Bu sırada koleksiyoncu adam Minhyuk'un yanından ayrılmıştı.

"Jooheon! Of sonunda geldiniz."

"Üzgünüm, trafik vardı. Ee, nasıl gidiyor?"

"Düşündüğümden daha harika!" Gülümsedi. Heyecanlı olduğu ortadaydı ve sakin kalması için hiçbir gerekçesi yoktu. "Bir çok koleksiyoncu tablolarımı beğendi hatta satın alan bile oldu."

"Aslına bakarsan bende bir tane almayı düşünüyordum." Hoseok etrafına bakınarak bize doğru geldiğinde hepimiz ona döndük.

"Kardeşimsin diye sana indirim yapacağımı düşünme Hoseok. Bu olmayacak."

"Peki, peki."

"Sevgilim."

"Hyungwon, neredeydin? Neyse boşver az önce bir tablo daha sattım hemde o adama!"

"Harika. İşlerin iyi gideceğini sana söylemiştim."

"Evet ama.. Bilemiyorum. Beklediğim kişiden destek alamamak özgüvenimin kırılmasına sebep oldu."

"Hyung, inan bana babam hapisten çıktığında onu batmaktan kurtardığın ve ünlendiğin için seninle gurur duyacak. En azından 3 veya 4 yıl içinde."

Minhyuk göz devirdikten sonra "Aptal.." diye mırıldandı ve gülümsedi. Her şey 2 yıl önce başladı. Hayatım, neşem, üzüntüm ve bağım. O gün Jooheon evden ayrılıp benimle otele geldiğinde hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını anlamıştık. Olmadı da. Önce babası tutuklandı. Yaptıklarının cezasını çekmesini istesemde bunu Jooheon'a söyleyememiştim. Hoseokun çabaları ile cezası hafifletildi. 4 sene içinde serbest bırakılacak. Tabii... Bunu sindirmek Lee ailesi için kolay olmasa da benim için değişen hiçbir şey olmamıştı.

『ONE DAY』//  {JooKyun} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin