"Sıkılmadın mı?"
"..."
"Baban evde değilken-"
"Ne istiyorsun Changkyun?"
"Sıkıldım.."
Telefonumu indirip ona baktım. Bütün gün söylenmek zorunda mıydı? Cidden başımı belaya sokacak bir gün. Normal bir zamanda olsaydık bunu sorun etme hakkı olmazdı. Ancak babam şehirdışına çıkmıştı ve dolayısıyla daha rahat hissediyordu.
"Ben ne yapabilirim?"
"Bilmiyorum. Sıkılınca ne yapıyorsun?"
"Sıkılmaya devam ediyorum."
"Harika.."
"..."
"Ya kalk artık!"
"Changkyun, sıkıldın mı? O halde git ve dışarıda takıl."
"Sende gelsen-"
"Gelirsem susacak mısın?"
"Evet."
"Yürü o halde."
(...)
"Ee.. Ne yapacağım?" diye sorduğunda derin bir nefes verip bahçedeki sandalyeye oturdum.
"Ne istersen."
"Hmm.."
"İçine beni katma yeter."
"Tüh.." diyerek baş parmağıyla dudağının kenarını sildi. Manyak bu adam... "O halde," belindeki silahı çıkardı ve bahçenin öbür ucundaki hedef tahtalarına doğrulttu. Tıpkı babam ve Minhyuk Hyung gibi o da bununla eğlenecekti. Silah sesinden nefret etsemde bu, onun söylenmesinden iyidir. Hiç beklemeden tetiğe bastığında mermi büyük bir gürültü ile çıktı yuvasından. Bedeni kıpırdamamış, yalnızca hedefe bakarak gülümsemişti. Anlaşılan bu konuda oldukça iyiydi. "İyi bir nişancı olduğumu biliyorum. Orada durup bakmak yerine bana katılabilirsin."
"İstemiyorum."
"Hadiii, dene sadece."
"Changkyun istemiyorum dedim."
"İyi o halde, baban geri geldiğinde seninle gurur duyabilirdi. Ama istemiyorsan ısrar etmeyeceğim."
"..."
Bana masum olmayı deneyerek baktığında bakışlarımı kaçırdım. Babam benden ümidi keseli birkaç hafta oldu zaten.. Ne önemi var ki, asla onun diğer oğulları gibi olamayacağım. Çoktan iyi bir nişancı olmam gerekiyordu bile. Bir kez daha ateş sesini duyduğumda Changkyun'a baktım. Sadece... Sadece deneyeceğim.
"Kenara çekil."
"A-ah sonunda." Elindeki silahı gülümseyerek bana uzattı. Pekala, deneyelim bakalım. "Bekle." Tutuşumu düzelttiğinde yüzüne baktım. Neden sürekli gülümsüyordu bilmiyorum ama bu hoşuma gidiyordu. Kocaman gülümsemesiyle ortaya çıkan gamzeleri... Gözleri.. "Ateş edebilirsin."
"H-hm?"
"Ateş edebilirsin diyorum. Neye bakıyorsun sen?"
"Hiç-"
"Ya, eminim tabii." kıkırdayarak geri çekildi olabilecek en neşeli şekilde. Derin bir nefes aldım ve tetiği çektim. Bu sese dayanamıyorum. Patlama sesi ile gözlerimi yumdum. Hedefi ucu ucuna tutturmuş olmam bile bir umuttu aslında. "Eh.. Fena sayılmaz. Tetiğe basarken çok düşünme. Bas gitsin, adam öldürmüyorsun sonuçta."
"Pekala.."
Karşımdaki hedefe baktıktan sonra silahı doğrulttum.
"Şans öpücüğü ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『ONE DAY』// {JooKyun}
Hayran KurguBabası kaçakçı olan ve lüks bir hayat süren Lee Jooheon, ailesinden farklı bir yol çizer kendine. Onunla benzer bir kaderi paylaşan Im Changkyun ile birlikte yalan ve suçtan kaçarak yeniden başlarlar hayatlarına. Main Ship : JooKyun Side Ship : Hyu...