10. BÖLÜM: Sarmal

74 25 65
                                    

"Zaman akıp geçer biz fark etmeden."

Sabah gözlerimi açtığımda duvara sırtımı dayamış oturuyordum. Dün gece mutfağa su içmek için gittiğimi hatırlıyorum. Sonra gene uyku tutmamış, bu sefer yere çöküp uyuyamıyorum diye ağlamaya başlamıştım. Hani öyle saçma zamanlar vardır ya, bir şeyin acısı saçma sapan zamanlarda çıkar. Onca ağlayıp zırlamanın arasında kendime her zaman verdiğim sözü verdim. Yarın güçlü olacaktım bir kere düşmekle pes etmeyecektim. Bunu kendime  güçlendiğimi hissettim. Geceden beri çalan şarkıyı kapatıp ayağa kalktım. Banyoya doğru yönelirken kapı çaldı. Sabahın bir vakti gelen muhtemelen Ada dır diye düşünerek kapıyı açtım fakat karşılaştığım manzara içler acısıydı. Annem, babam, Deren, Nur teyze, Nuri amca VE Deniz gördüklerimin şokuyla kapıyı hemen yüzlerine kapattım. Sonra daha fazla şüpheli görülmemek adına hemen açtım. Annem maalesef ki anlamıştı.
-Kızım gözlerin kıpkırmızı! Ağladın mı sen?!
-Hayır anne niye ağlayayım dün gece bir dizi bitirdim biraz da uykusuz kaldım ondandır.
-Aferin sana bir daha yasak sana sabaha kadar oturmak.
-Neyse hadi girin içeri ben de çıkacaktım birazdan.
-Nereye bu uykusuz halinle?!
-Psikologla görüşüyorum ya hatırlatırım.
-İyi tamam geç kalma.
Hemen tuvalete girip elimi yüzümü yıkayıp toparlanmam gerekiyordu ve bundan sonraki zamanlarda sıradan, normal hayatıma dönmüş gibi gözükmem gerekiyordu. (Nasıl olacaksa)
Aynada kendimi gördüğümde gerçekten korkunç bir durumdaydım gözlerimin fark edilmemesi için biraz makyaj yaptım üstümü de hızlıca değiştirdikten sonra mutfaktaki anneme ve Nur teyzeye çıkacağımı söyleyip dışarı attım kendimi. Telefonum kapalı değildi fakat sessizde idi sabahtan beri 3 arama vardı sadece ve hepsi Ada'dan.
Ada'nın nasıl merak ettiğini tahmin edebiliyorum dün için hiçbir arama yoktu çünkü kendisi benden de kötü bir durumdaydı elinden hiçbir şey gelmiyor,çaresizdi aslında. Ada'nın beni toparlaması değil kendisini toparlaması,benimde yardım etmem gerekiyordu.Normal şartlarda tabii. Şimdi ise ikimiz de kendimizle ilgilenmek zorundayız. Bir kez daha telefonum çaldığında hiç bekletmeden açtım telefonu.
-Günaydın kuzum nasılsın?Uyuyor muydun?
-İyiyim kuzu sen nasılsın? Uyumuyordum sadece telefon sessizde kalmış.
-İyiyim bende bugünkü görevimizi alalım bakalım?
-Ada saçmalama elbette tek başıma halledebilirim her gün peşimden koşturamam sizi de.
-Saçmalama, bu işte birlikteyiz unuttun mu senin derdin benim derdim.
- Biliyorum,evet ama şu an bir ihtiyacım yok söz veriyorum ilk sorunda seni arayacağım.
-Peki ama her detayını öğrenmek istiyorum Derin Hanım.
-Tamam o zaman ilk bomba haberimi patlatıyorum. Annemler geri döndü ve Nur Teyze, Nuri Amca da.
- NE?! Ciddi misin sen!
-Maalesef evet ben seni arayacağım kuzum şimdi kapatmam lazım tramvay geldi .
-Tamam hadi görüşürüz
-Görüşürüzz
Toplu taşımalarda telefon ile konuşmayı sevmiyordum Ada da bunu bildiği için çok uzatmadı şimdi ise aklımda bir fikir var ama ne kadar işe yarar hiçbir fikrim yok. "Ya vezir olacağız ya da rezil"dedim kendi kendime fısıldayarak teselli bulduğum cümle garipti fakat içinde bulunduğum durum çok daha garipti, buna takılmamın bir anlamı yoktu. Tramvayda her zamanki gibi " Nasıl Rüzgarı dışarı çıkarabiliriz? " diye düşünüyordum ama bir çözüm yolu bulamıyordum. Aklımdaki plan ise bir hukuk bürosuna gidip avukatla konuşmaktı. Biliyorum Rüzgarın avukatı ilgileniyor fakat Rüzgarın avukatıyla konuşursam Rüzgarın haberi olabilir bu işe dahil olmayacağımı bastıra bastıra söylemişti tabii dinlemeyecektim. Üçüncü duraktan sonra indim. Durağın hemen karşısındaki binada bir sürü avukat vardı herhangi bir zile basıp beklemeye başladım. Sonuçta avukattan sadece bilgi alacaktım otomatik kapı açıldı ve zilde yazan daireye gittim. Kapıyı güler yüzlü bir kadın açtı.

-Randevunuz var mıydı?

- Hayır,sadece birkaç sorum olacak. Lütfen, sadece 5 dakika.

-Pırıl Hanım'a sormam gerekiyor müsaadenizle.

Rüzgarını Dinle... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin