"İşte hep hayal ettiğim gibi hep olaması gerektiği gibi ve bundan sonra hep olacağı gibi"
Annemin sabah sabah bağırmasıyla sıçrayarak uyandım. Mutfakta, ona yardım etmediğim için söyleniyordu. Telefondaki saatime baktığımda saatin 10 olduğunu gördüm ve saat 12 de karakolda buluşmanın gerçekleşeceğini hatırladım. Geç kalmadan hazırlanmam gerekiyordu. Annemin dışarı çıkmama izin vermeyeceğine, adımın Derin olmasından daha çok eminim. Çünkü bugün tüm mahalle Nur teyzelere gelecekti. Tam gününü bulmuşlar gelmek için. Diğer tüm günleri çuvala sakladık sanki. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra annemin yanına mutfağa girdim.
-Günaydın anne
-Günaydın bak gördün mü geç yatsam da erken kalkarım dedin saat 10 hani 7 de kalkıp bana yardım ediyordun al şu yumurtaları hamurun üstüne sür. Dolaptan çörek otu ve susamı da al.
- Tamam da anne yumurtayı sürdükten sonra dışarı çıkabilir miyim Ada ile buluşacaktık da (Bu bir yalan değildi gerçekten Ada da benimle gelecekti.)
-Hayır başka gün mü yok yarın buluşursunuz. Hem Nebahat teyzenin kızı da gelecek sen varsın diye, olmaz sen de geleceksin.
- Anne Nebahat teyzenin kızı Nehir, 16 yaşında kalkıp yardım etsin. Ben gelsem ne yapacak ayrıca sevmediğimi biliyorsun fazla kibirli. "Derin'in kursu çıktı kızım gelemedi." de hem çok durmayız oturmanızın sonlarına doğru geliriz bizde. Biraz dolaşalım nolur!
Yalvaran bakışlarımı anneme gönderdiğimde,dayanamayacağını biliyordum.
-Dışarda dolaşıp ne yapacaksınız?
-Bilmem belki biraz alışveriş yaparız Ada'nın durumunu biliyorsun bu ara aklım onda kaldı. Bende biraz dolaşalım diye teklif ettim izin verirsin diye.
-Tamam çok geç kalmayın en Nur teyzenlere gelin mutlaka.
-Tamam anneciğim teşekkür ederim. Yumurtalanacak başka börek var mı?
- Az kaldı onları ben yaparım. Hazırlan hadi görüşürüz kızım.
-Görüşürüz.Annemin yanağına bir öpücük kondurduktan sonra mutfaktan çıktım. Bir an önce üstümü giyinip çıkmam gerekiyordu. Ada ile buluşmamız, karakola varmamız zaten 12'yi bulurdu. Günün enerjisini yükseltmek için üstüme bir kot elbise geçirdim saçlarımı düzleştirip hafif bir makyaj yaptıktan sonra ayağıma beyaz bir spor ayakkabısı giyip kendimi dışarı attım Ada'yı aramayı unuttuğumu fark edip çantamdan telefonu çıkarttım. Adaların evine doğru yürümeye başlamıştım bile. Telefon ikinci çalışında açıldı. Ada'nın canlı sesini duymak, bugünkü beklentimi daha çok yükseltmişti.
-Günaydınn
-Günaydın kuzum nasılsın?
-İyiyim sen nasılsın?
-İyiyim bende şimdi çıktım evden hazırsın değil mi?
- Üstümü giyineceğim ama ne giyineceğime bir türlü karar veremedim.
-Kızım sanki düğüne gidiceğiz amaan giy işte bişiler. Ben gelesiye kadar in aşağı. Geç kalacağız.
-Saçmalama, ne geç kalması! Saat on bir, saat on bir daha bir saat var.
Saatten haberim yokmuş gibi bastırarak söylemesiyle kıkırdadım.
-Hadi Ada geliyorum hızlı ol. Görüşürüz.
-Görüşürüüüz.
Telefonu kapattıktan sonra kahkahalarım yüzünden yürüyemiyordum bile. Ada'ya ne demiştim ben? "Sanki düğüne gideceğiz." ben düğüne bile giderken elbise giymiyordum ki! Bugün giyeceğim tutmuştu işte. Keşke Ada'ya o cümleyi söylerken üstümde ne var diye bir daha kontrol etseydim. Bir şekilde kahkahalarımı durdurup Adaların sokağına ulaşmayı başardım. Ada sokağın sonuna çıkmıştı bile, tekrar gülmemek için çok zor duruyordum çünkü Ada kaşları çatık bir şekilde beni süzüyordu. Muhtemelen 2. veya 3. kez elbise giydiğimi gördüğü için şaşırmıştı. Yanına kadar geldiğimde hala bana bakıyordu, hiçbir şey söylemeden. Artık dayanamadım ve bir kahkaha patlattım. Ada'da gülmeye başladı benimle birlikte. Sokağın ortasında nefes alamayacak halde gülüyorduk. Ada'nın cümlesiyle kahkahamız daha da şiddetlenmişti.- Bir de düğüne gitmiyoruz diyorsun sen düğünde bile elbise giymezsin.
- Tamam ya birden giyesim geldi sorgulamadım bile. Üf sakinleş bir nefes al.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgarını Dinle...
AcciónWattpadde kurgu ve konu açısından ilk kitaptır ve tamamı şahsıma aittir.❕