Jungkook, kalbi göğsüne hızla çarparken uyandı. Etrafına bakarken göz bebekleri hemen büyüdü ve kendini Bts'in ortak dairesindeki odasında, tanıdık yatağına yatarken buldu.
Hepsi bir rüya mıydı?
Zar zor nefes alarak acele ile doğruldu, ani kalkışı ile midesinin bulandığını hissetmişti. Kendini tekrar iyi hissettiğinde yatağından çıktı ve neredeyse koşarak odadan çıktı.
Bu sadece bir rüyaydı değil mi? Hayır, koca bir kabustu.
"Jungkook?"
Odasından yeni çıkıp koridordan oturma odasına gitmek üzereydi ki, Hoseok'un sesi arkasından yankılandı.
Çabucak sesin geldiği yöne döndü, "Hyung!"
Hoseok kaşlarını çattı. "Neyin var? Neden buradasın? Biraz daha dinlenmen lazım! Beş gündür bilinçsizsin."
Jungkook abisine doğru yürüdü ve kolunu sıkıca tutarak yaşlı olanı şok etti. "Hyung, Lisa'yı görmem gerek. Dışarı çıkıyorum. Telefonunu ödünç alabilir miyim? Benimkini bulamadım da. Onu arayıp iyi olup olmadığını bilmem gerekiyor."
Hope duraksadı ve gözlerini kapattı. Omuzları yavaşça düştü ve önünde duran çaresiz çocuğa baktı, gözleri adeta sempati ile ışıldıyordu.
Jungkook onun yüzündeki ifadeyi gördü ve dalgınlıkla abisinin kolunu bıraktı. Başını çevirdi ve yutkundu. Saniyeler önce hissettiği o umut yavaş yavaş kayboluyordu.
"Kook-ah, o gün yağmurda uzun süre durduktan sonra aniden yere yığıldın, neredeyse hipotermi geçiriyordun. Hastaneye kaldırıldın ama güvenlik endişeleri nedeniyle üç gün sonra buraya transfer edildin."
"Yani o gerçekten..." Sesi çatlamıştı. "Gitti."
Hobi'nin onu tutma ve sarılma zamanı gelmişti. Kook gözlerini kapattı ve yüzünü abisinin omzuna gömdü.
Ne zaman öğreneceksin Kook? Ne zaman?
"Gücünü geri kazanmak için en azından yemek yemelisin." Hoseok kısa bir süre sonra onu serbest bırakmıştı.
Seokjin, onun için çok ağır olmayan bir yemek hazırladı. İkili ortalıkta dolaşırken yemek odasında yemişti yemeğini. Zaten geç olmuştu ve diğerleri çoktan öğle yemeklerini yemişlerdi. Ancak yemeğini bitirmek üzereyken üyeler teker teker içeriye girmişti.
"Nasıl hissediyorsun?" Namjoon yemek çubuklarını aşağıya koyarken konuştu.
Lider ve iki en büyüğü karşısına otururken, geri kalan üçü geride, ayakta duruyordu. Jungkook sonunda konuşma zamanının geldiğini biliyordu.
Nasıl hissediyorum?
Kendini... içi boş gibi hissetti. Eksik bir şeyler vardı ve onları kapama dürtüsü ile dolup taşıyordu. Bazen, kalpsiz olmak tek yoldu. Öyle mi olmalıydı? Hiçbir şey hissetmemeli miydi? Böylece her şey biterdi ve artık acı çekmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just This MuchぁLiskook
Fanfiction'Bir flört skandalından daha kötüsü ne olabilir ki?' 'Yanlış kişi ile olan ve sağlam kanıtlara sahip bir skandal...' Orijinal Yazar: @synnicals 2020|©haneullius