04: Sink

1.7K 226 160
                                    

 Ayrılık, tıpkı bir okyanus gibiydi ve Lisa o okyanusun ortasında çaresizce batan bir gemiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Ayrılık, tıpkı bir okyanus gibiydi ve Lisa o okyanusun ortasında çaresizce batan bir gemiydi. Güçlü akıntı yavaş yavaş onu içine çekiyor, kaygı dalgaları kızı boğuyordu. Ve sonunda Lisa, en derine ulaştığında, onunla bir bütün olmuştu. Soğuk ve boş karanlık yüzünden uyuşan basit bir gemi enkazına dönüşmüştü.

 Bu farkındalığın hayatında yaptığı en büyük hata olduğunu düşündü. Ayrılık ona, bir şeyleri değiştirmek istemesinin tek nedeninin kendi bencilliği olduğunu fark etmesini sağladı.

 Jungkook'a bir güvence vermek için çok çalışmıştı. Gece gündüz pratik yaptı, zanaatını geliştirmek için çeşitli dans eğitmenleri ve yapımcıları ayarladı, sırf ona layık görünüp kendini kandırabilmek içindi bu yaptıkları. Onunla aynı marka kıyafetler alırdı, aynı aksesuarları ve ayakkabıları kullanırdı ve üstüne üstlük kendini onları sevmeye zorlardı, Jungkook yüzünden.

 Bunlar Lisa'nın dışında kimsenin hatası değildi çünkü seçim yapan kişi Lisa'ydı. Zihninde olan tek şey Jungkook için yeterli bir sevgili olabilmekti.

 Evet, hepsi bu kadardı. Jungkook için daha da iyi olmalıydı. Neredeyse üç yıldır bunu kendine motivasyon olsun diye kullanıyordu ve şimdi boşluğa düşmüş gibi hissetmesinin nedeni buydu.

 O gitmişti... Peki şimdi ne yapması gerekiyordu?

 Lisa onun için mükemmel bir sevgili olmak amacıyla her şeyi yapmıştı ve buna rağmen aşkları bitmişti. Bu Lisa'nın ne kadar değersiz biri olduğunu göstermez miydi? O kadar sıkı çalışmadan ve fedakarlıktan sonra bile bu dünyada en çok sevdiği kişi, onu görmezden geliyordu.

 "Yemek yemelisin, Lisa." Jisoo'nun onu üçüncü kez ikna etmeye çalıştığını duydu. "Bütün gün hiçbir şey yemedin- hayır, dünden beri yemedin! Kendini açlıktan öldürmeye falan mı çalışıyorsun Lisa?!"

 Lisa parmaklarıyla saçını düzeltmeye çalışırken doğruldu, yine de saçının hala karmakarışık gözüktüğünü biliyordu.

 "Tamam." Sonunda kabul etti ve Jisoo'nun rahat bir nefes almasını sağladı. Artık kızların endişelenmesini istemiyordu, buna izin veremezdi.

 Chaeyoung ve Jen'in beklediği yemek salonuna kadar en büyüğü takip etti. Lisa onlara -gerçekçi olduğunu umduğu- gülümsemesini sunarken, ikili de kıza karşılık vermişti. Chaeyoung'un yanına oturduğu an Chaeyoung, Lisa'nın pirinç kasesinin üzerine bir parça et koydu.

 "Hadi yiyelim!" diyerek heyecanla şakıdı Jennie.

 Lisa yavaşça yemek yemeye başladı, bu sırada sahte görüntüsüne devam edebilmek için aklında dolaşan kötü düşünceleri arındırıyordu.

 Üçü komik bir şey üzerine konuşuyordu- en azından Lisa böyle tahmin etti, Jisoo'nun el hareketleri ve Jennie'nin kıkırtıları, onu bu şekilde düşünmeye yönlendirmişti ama ne hakkında konuştuklarını dinleyemedi. Yemeğine dikkat kesilmişti, bu yüzden hiç vakit kaybetmeden, kısa sürede tabağını bitirmişti.

Just This MuchぁLiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin