Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jungkook yavaşça ayağa kalktı, bu sırada gözleri hala taburede oturan yaşlı adamın üzerindeydi. Derin bir nefes aldı ve patavatsızca kahkaha atmamak için kendini susturdu.
Paralel evrenler mi? Ne oluyor lan?
Elbette bunu biliyordu, Tanrı aşkına o bir Marvel hayranıydı! En son Avengers filminde izlediği 'çoklu evrenler' teorisine ve zaman yolculuğu ile ilgili konseptlere az çok hakimdi. Evet, sadece bir konsept, hepsi bu. Sadece kitaplarda kullanılan kurgusal bir kavram!
Ama neden... Neden böyle hissediyordu? Durumun inanılmazlığına rağmen, kalbindeki küçük umut hissini durduramıyordu. Belki de bahsettikleri kavram hiç de hayal ürünü değildi. Belki de bu dünyada biraz fantezi vardı: büyü, mucize ya da lanet... Karşısındaki adam ne derse desin Lisa'yı geri getirebilecek ise inanmaya hazırdı. Tekrar Lisa ile olabildiği sürece hiçbir şey önemli değildi.
En azından onunla barışabilecek durumda olduğu sürece...
"Bunu bildiğini görebiliyorum ama bana inanmıyorsun." Bay Spencer omuz silkti. "Pekala, seni suçlayamam. Sadece buna inanacak kadar çaresiz olduğunu düşünmüştüm."
Ah evet o çaresizdi, hem de çok. Ama kesinlikle bir aptal değildi, hala doğruyu düşünebiliyordu.
"Neden bana bu soruyu soruyorsun ki?" Kaşlarını çattı ve sonunda olması gereken noktaya parmak bastı. "Kayıp mı oldunuz efendim? Yoksa ziyarete mi geldiniz..? Ama Lisa'yı nasıl-"
"Burada olmamın tek nedeni sensin genç adam. Bayan Manoban gerçekten çok dikkat çekici bir genç hanımdı ama onun zamanı doldu, kaderi bu dünyadaki yolculuğunu bitirdi. İşte bu onun ve senin gerçekliğin. Lisa'ya önerebileceğim hiçbir şey yok. Ancak senin için çok fazla var, genç adam."
Adamın sözleri zihninde yankılanırken Jungkook kalbinde bir bıçak hissetti; onun zamanı doldu, kaderi bu dünyadaki yolculuğunu bitirdi. İşte bu onun ve senin gerçekliğin.
Yutkundu ve zihninin içindeki düşünceleri görmezden geldi. "Teklif mi?"
Bu adamın saçmalıklarına devam etmesine gerçekten izin mi vereceksin? Diye bağırdı mantıklı tarafı. Muhtemelen bu Elius Spencer haklıydı, en azından Jungkook ona inanacak kadar çaresizdi.
"Fantezinizi gerçeğe dönüştürebilmek için bir teklif."
Jungkook'dan keskin bir nefes sesi daha geldi. "L-Lisa'yı geri mi getireceksin?"
Elius kıkırdadı. "Hayır, ama sana Lisa'yı getireceğim."
"Yani... Lisa paralel evrende mi?"
"Aynen öyle," Adam Jungkook'un sonunda anladığını görünce sevinçle gülümsedi.
Genç adam kaşlarını çattı. "O zaman o benim Lisa'm olmaz."
Elius biraz şaşırmıştı. "Tam olarak öyle değil, her kişilik farklı evrenlerde birbirleri ile bağlantılıdır. O Lisa'nın içinde hala senin Lisa'nın bir parçası var, yine de sorun ne? Oraya sadece onunla barışabilmek için gidiyorsun öyle değil mi? Sonuçta kalıcı olarak orada olmayacaksın, kendi gerçekliğine geri dönmen gerekiyor."
