(3) Tanımadığım tanık

603 274 189
                                    

Merhaba arkadaşlar. Bu hafta bölümü erken attım. Umarım beğenirsiniz.

Başlama tarihinizi yazarsanız buraya sevinirim🥰

Oy ve yorum yapmayı unutmayın.
Satır aralarında buluşalım.✨💜😍

Hayat neydi gerçekten? Doğduğumuz an'dan öldüğümüz an'a kadar başımıza gelenler mi? Nefesimizin sayı bitene kadar mı yoksa?
Sevgi mi, nefret mi?
Hayal kurmak mı, kabus görmek mi?
Bir filme sahne olmak mı, filmi kendin yazmak mı?
Baş röl mü? Konuk oyuncu mu?
Neydi hayat? Acımasızlık mı, merhamet mi?
Bu hayatın ne olduğunu belki bilmiyorum ama bu hayattan ne olur şimdi çok iyi anlıyorum. Küçücük çocuklara bile acımayan, insanlığın kaldıramayacağı iğrenç şeyler yaşatan bir zaman dilimi sadece.
Duyduklarım karşısında şok olmuştum, elim ayağım boşalmıştı. İlk anlamadım, sonra her şey bir bir zihnimde yankılandı. Sanki boş oda, yüksek sesteki sözler odanın boş duvarlarında yankılanıyordu.

"Kızım benim hoşuma mı gidiyor böyle yapmak? Bu çocuk yaşadıklarından sonra ağzına yemek su dahil hiç bir şey almak istemiyor. Sanıyor ki, o akşamki vaziyet tekrarlanıyor. Yemeği suyu zorla veriyorum yoksa açlıktan ne hallere düşer? İçim yansa da, o ağlasa da bunu yapmak zorundayım." dedi acı dolu bir sesle.

"Vaziyet derken? Hanımefendi bu çocuk ne yaşadı?" dedim merakla.

Ama duyacaklarımdan hoşlanmayacağımı hissediyorum.

"Hiç sorma be kızım. Anlatmaya dil mi gelir? Sözler mi yeter? Bir akşam anne babasıyla restoran çıkışı bir pamuk şeker satan adamın peşine düşüp karanlık sokağa sapmış yavrucak. Sokakta üç genç adam içkiden kafayı bulmuş halde olur. Tabii sadece içki mi içtiler bilmem ama insanlıktan çıkmış vaziyette olurlar. Çocuğu gördükten sonra üzerine yürümüşler. Sonra ağzını kapatarak zorla harabe bir eve getirmişler. Çocuğa sabaha kadar ağzından işte ...yok gerisini anlatamam. Anlamışsındır zaten. Yavrucak sabaha kadar çığlık çıklığa bağırmış. Sabah eskiçi çığlıkları duyarak içeri girmiş yavrucağı görmüş. Hemen polise haber vermiş ama o günden sonra çocuk anne babasını bile yakınına bırakmıyor. Delirmiş işte. Psikolojik sorunları oluşmuş. Burada da kimseye yaklaşmıyor ve ağzına hiç bir şey almak istemiyor. Her öğnesini zorla yediriyorum. Bıraksam kendisi asla ağzına birşey almaz, yemek yemez.  Zaten sana bu kadar yaklaşması bile beni şaşırttı açıkçası. Neyse daha fazla yemeyecek zaten. Sen bir az kal yanında ben de yemeği bırakayım, iclaçlarını da ilaç odasından götürüp geliyorum. " dedi.

Sadece başımı salladım. Çünki konuşamıyordum. Kadının söyledikleriyle kafama dayanılmaz bir sancı girdi ve gözlerimi istemesem de kapattım.

Karanlık görüyorum. Bir depo, ya da bina. Ormanın ortasında ızsız bir yerde. Bakımsız bir bina ve her tarafı çer çöp yığını. Bir sandalye ve sandalyeye bağlı baygın bir kız. Sayıklıyor sürekli 'beybaba' 'sözü tuttum' gibi sözler söylüyordu galiba.

Gözlerimi hızlıca açtım. Bu da neydi böyle? Bunu ben nasıl gördüm ki? Bu..bu..yaşanmış bir şey mi yoksa hayal mi sadece? Evet evet. Hayal olmalı. Bu hayalden başqa bir şey değil. Kadının söyledikleri beni etkilemiş olmalı. Evet, sadece etkilemiş olmalı. Gözlerimi sadece bir kaç saniyelik kapatmış olmalıyım ki, hasta bakıcı daha tepsiyi yeni eline almış, odadan tepsiyle birlikte çıkıyordu. Ben de şoku bir az atlatıp dikkatlice hareket ederek küçük meleği ürkütmeden arkaya döndüm. Eğilerek dizimin birini yere koyarak kızla aynı boya geldim. Gülümsedim. Sadece bakıyordum. Elimi kaldırdığım anda ürkerek arkaya biraz gitti. Bunun henüz doğru bir adım olmadığını anladım  Elimi indirip düşünür gibi yaparak çeneme yerleştirdim hemen sonra.

BEN DELİDEHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin