Evet, çok güzel oldu burnundan çıkan sese göre alnımın ağrısı görmezden gelebilir, sanırım.
Ah, sanamıyorum. Çünkü başım çok kötü acıyor!
Yüzümü buruşturarak elimi alnıma götürdüm, ama bu sıra gözümü pislikten çekmiyordum. Burnunun kırılma sesini bile duymuşsam, demek istediğim sonuca varmıştım. Hızla kafasını çektikten sonra sendeleyerek bir iki adım geriye gitti. Elindeki bıçağı anın afallamasıyla atarak burnunu tuttu ama kan anında akmaya başlamıştı bile.
O kanı zor durdurursun Kösem.
Alnım acısa da dudaklarımın kırılmasına engel olamadım.
"Ah, canım sen bir şey diyordun az önce?" dedim ve yerdeki bıçağı aldığım gibi sol bacağına hiç acımadan sapladım. Bunu artık bana bıçakla işgence ettiği zamanlara sayar diye düşünüyorum. Ne de olsa borçlanmıştı ve ben borç olaylarını pek sevmem ve çabuk hallolmasını sağlayan biriyim.8 ay uyuduğum dönemleri saymayalım bence, ki bu da o pislik yüzünden olmuştu.
Ha, unutmayalım bir de kurşun borcu var. Onu da artık uygun bir günde iade ederim.
Bacağına bıçağı saplamamla ayı acı dolu öyle kükredi ki, kulaklarımın ırzına geçti resmen.
Acaba bunu da borçlar listesine eklesek mi? Ne de olsa kulaklarımı çok seviyorum ve sağır olma tehlikesi atlattılar.
Neyse, bu defalık yazmayalım bence, çünkü öyle kükreyemem ve bağırmak gerekirse de bu defa boğazıma yazık olur.
Şanslı pislik! Bu defa görmezden geleyim.Anında yere kapaklanan adamla dudaklarım düz bir çizgi halini aldı. O beni vurmazdan önce bu yere kaçırmıştı ve manyak herif bana yapmadığını bırakmamıştı. Ona yalvarmadığım ve beybabanın sırrını söylemediğim için haftalarca bana her türlü işgence etmişti. Bıçakla kolumda açtığı o yaralara tuz basmalar, bana dayak atarak bayıltana kadar vurmalar ve en acısı, saçlarımı kesmekle bile tehdit etmişti.
Saçlarım benim zaafımdı ve o hayvan saçlarıma dokunsaydı beybabanı bile umursamaz onu öldürürdüm!
Acı dolu inlemelerle iki eliyle birden bacağını tutarak bana etmediği lafı bırakmamıştı. "Seni orospu, seni geberteceğim ve bunu büyük bir zevkle izleyeceğim. Seni ***. Senin tüm kemiklerini kırmadan da seni öldürmeyeceğim. Bunun hesabını çok ağır vereceksin!" diyerek saydırıyordu düştüğü yerden. Bu kadar hakarete ne söyleyebilirdim ki? Bir hanımefendi olarak görmezden geldim ve yanından yürüyerek pencereye yaklaştım. Aşağıya baktığımda gözlerime inanamadım çünkü bu pislik dünyada adam kıtlığı varmış gibi, bir sürü adamı işe aldığını şimdi öğreniyorum. Üstelik hepsi de binanın etrafını çevrelemiş. Evet, evet aşağıda en az 100 kişi vardı ve eminim binanın diğer tarafında da bu kadar adam vardır. Şimdi ben bu lanet yerden nasıl çıkacağım?
Oflayarak tek umuduma baktım. Çünkü bu aptal adam emir vermeden onların arasından elimi kolumu sallayarak çıkıp gidemem. Bu adam da izin vermeyeceğini göre şimdi ben ne yapacağım?
Acı dolu seslere bir azdan adamlar gelirlerdi. İyi ki, 3. kattaydık da kimse kolay kolay bu adamın sesini duymuyordu.
Derin bir nefes aldım ve Kösem'e doğru yürüdüm. Yere diz çökerek bıcağı tuttuğum gibi çekib çıkardım. Yeni bir haykırık ağzından kaçsa da yarı yolda elimle ağzını kapattım. Ama onun dibine girerek yalnış yapmıştım. Çünkü hayvan elini anında yumruk yaparak yüzüme geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN DELİDEHA
General Fiction*Başına gelen gizemli olaylardan sonra hafıza kaybı yaşayan genç kız hem deli hem deha, hayat dolu asil bir karaktere sahiptir. Gözünü açtığında bir tımarhanede olduğunu öğrenir ve aklını kaybettiğini, kısacası delirdiğini söylerler.❤️ *İnanmış gibi...