"Camdaki aksinde sadece kırıkları görünen birini daha fazla üzmeyin. Bazen hissizleşebilir ve üzülmeyi bile unutabilir. İşte kork o hisleri çalınmış insanlardan!"
1 haftadır odamdan çıkmıyorum. Her kese ayağım iyileşene kadar kendimi yormak istemediğimi söylediğim için kimse fazla üzerime gelmiyordu. Son olaydan sonra da pisikologum ile görüşmem de ertelenmişti.
Yemeğimi Milase hanım odama getiriyor ve bu bir haftada kimseyle gerekmedikçe konuşmuyordum. Barlas da sürekli beni ziyarete geliyordu ve konuşmaya, beni neşelendirmeğe çalışıyordu. Ama hayat ışığımı bir sürelik terk etme kararı almıştım.
Bir haftalık kendi kabuğuma çekilme sebebim ise yeni tanıştığım manevi babamın konuşması ve benim artık dokunulmaya neden bu kadar hassas olmamın sebebini hâlâ öğrenemememdi.
Kötü şeylerin geldiği belli başıma. Ama ne?
Korktuğum şey değil, değil mi? İnsanın onurunu ayaklar altına atarak insanlıktan çıkarılmaz, değil mi?!
Şayet böyle bir şey geldiyse başıma dünyanı da dünyadakileri de yakarım. Eskiden ne yaptım bilmiyorum, böyle bir şey yaşadıysam nasıl tepki verdim bilmiyorum ama bundan sonra nasıl olmalıyım çok iyi biliyordum.
Şimdi de gecenin bir yarısı. Yine beynimin uyarılmasıyla uyandım. Evet gözlerim kapalı, fakat odama yine birinin girdiğini hissede biliyorum. Tabii bu girenin de aynı kişi olduğunu. Daha fazla sessiz kalamadım ve gözlerimi açmadan konuşmaya başladım.
"Size bir şey sorabilir miyim Bay Gizem?" diyerek pozisyonumu hiç bozmadan konuştum.
Yatakta sırt üstü bir şekilde uzanmıştım ve iyi ki üstümü örtmüşdüm. Yoksa bu kısacık gecelikle nasıl olurdu hiç bilmiyorum."Aşırı çalışıyor beynin farkında mısın? İçeri girerken uyanmadığını sanmıştım. Ne kadardır uyanıksın?" dedi odama yaklaşık 20 dakika önce anahtarla kapıyı açarak giren ve sanırım koltuğa oturan gizemli adam.
"Lütfen önce ben soru sordum." diyerek gözlerimi açtım ve yerimden hafif doğrularak yatak başlığına sırtımı yasladım.
"Tamam. Sor bakalım." dedi hafif eğlenen sesiyle. O görmese bile kaşlarımı çattım. Ya da gördü. Çünkü ben ondan tarafa baksam bile yüzünü göremem. Ama o benim yüzümü zannımca ay ışığıyla görüyordu. Gözlerimi odanın içinde gezdirdim ve en son onda sabitledim.
"Hafızam geri gelirse ne olur?" diye sordum yüzünü seçmeye çalışarak. Koltuğa oturmuş, gördüğüm kadarıyla ayak ayak üstüne atarak rahatlığını sergiliyordu.
"Buradan kaçmaya çalışırsın." dedi bir çırpıda.
"Çalışmam yaparım." dedim tüm ciddiyetimle.
"İstediğimi yaparım," demişdim ve devam etmek istiyordum ama sözümü yarıda kesti."Ve bir B planın vardır her zaman." diyerek hafifçe güldü. "Bana kendini anlatma Akıner! Seni tanıyorum." diyerek guya aklınca beni düzeltiyordu.
Anam mısın, babam mısın? Nederen tanıyorsun be adam?
"Bana neden Akıner dediğinizi açıklarsanız belki sizi ciddiye alabilirim. Ya da dur ben söyliyeyim. Elyesan soy ismini almadan önceki soy ismim mi? " dediğimde ayağını indirdi. Yaslandığı koltukta hafif öne eğildi ve bir eli ile koltuk kolaçağını tuttu. Bu sefer eğlenme sırası bendeydi. Ben de onun gibi hafif alaylı güldüm.
"Ah, Ezhel Akıner fazla uyumsuz. İyi ki değişmişim. Ayrıca rica etsem annemle babama beni bıraktığı için teşekkür eder misiniz? Ama dur, siz etmeyin. Ben en kısa zamanda ziyaret de eder, teşekkür de ederim." dediğimde yerinden fırladı adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN DELİDEHA
Ficción General*Başına gelen gizemli olaylardan sonra hafıza kaybı yaşayan genç kız hem deli hem deha, hayat dolu asil bir karaktere sahiptir. Gözünü açtığında bir tımarhanede olduğunu öğrenir ve aklını kaybettiğini, kısacası delirdiğini söylerler.❤️ *İnanmış gibi...