15.Bölüm

378 36 32
                                    

GÖZLERİMDEN YÜREĞİME

Yazan: FİLİZ ARSLAN

15.Bölüm

Evdeki gürültüyle yeni sabaha merhaba dedi Nilüfer. Yorgunluktan tüm gece boyunca deliksiz bir uyku çekmişti. Vücudundaki tüm kasları gevşemiş, sarsıntıyla geldikleri onca yolun yorgunluğu tüm bedeninden silinip atılmıştı sanki. Kendisini yatağında, sıcak yorganının altında güvende ve huzurlu hissediyordu. Taki çirkin bağırışmalar kulağına dolana dek.

Bu sesleri duyduğu ana kadar kendisini evinde ve kendi yatağında gibi hissediyordu. Oysa şimdi bu gürültüyle yerine gelen bilinci sayesinde nerede olduğunu idrak etmişti. Bir anda yattığı yatak taştan, dikenden bir azap çukuru gibi geldi ona. Gözlerini iyice açabildiğinde doğruldu. Ayaklarını yatağın yanından sarkıtıp terliklerini giydi. Yanındaki sandalyeden sabahlığını üzerine geçirip çıktı odasından. Maksadı bu bağırış çağırışın nedenini öğrenmekti ama merdiven başına geldiğinde durakladı ve gerisin geri odasına döndü. Burası onun şahsi evi değildi. Bir sürü milletin içine sabahlıkla çıkmak hiç hoş bir davranış olmasa gerekti. Seval hanımın onu böyle görünce neler söyleyeceğini düşündükçe tüyleri diken diken oluyordu. Her hareketine bir bahane uydurarak haraket içerikli laflar etmekten geri durmuyordu kadın. Bu haline de bin bir kalıp uydurabilirdi ama şimdi bunu görmezden gelebilirdi belki. Çünkü aşağıda baya meşgul olduğu bir yükselip bir alçalan sesinden belli oluyordu. Karşısındaki her kimse sesini bile çıkartamıyordu ya da Seval hanımın sesinden onun sesini duymaya fırsat kalmıyordu. Karşısındakine hiç söz hakkı vermeden ardı ardına kelimelerini döküyordu ortalığa. “Her kimse Allah yardımcısı olsun.” diyerek üzerini eğiştirmeye koyuldu. Çıkardığı giysilerini direkt küçük valizine atıyordu. Birgün daha bu kasvet yuvasında durursa aklını yitirecekti. Her gün böyle bağırış çağırış oluyorsa bu evdekilere sabır dilemekten başka elinden bir şey gelmiyordu. Valizin fermuarını çekerken aklına Merve geldi. Çoktan varmış olmalıydı ve neredeyse yirmi dört saat olacaktı. Onu aramak aklından öyle bir çıkmıştı ki şimdi telefonunu ararken eli ayağına dolaşıyordu. Nasıl böyle bir düşüncesizlik yapabilmişti şaşıyordu kendisine. Yorgunluktan hiç görmemiş gibi kendisini yatağa atıp derin bir uykuya dalmıştı. Yaptığı hatadan dolayı Merve’ye olan suçluluk duygusu şuan tavan yapmıştı. Elleri titreyerek numarasını bulup arama tuşuna bastığında nefesini tutup beklemeye başladı. Çaldı çaldı çaldı. En sonunda ekran karanlığa gömüldüğünde genç kadının yüreği de tıpkı şu anda telefon ekranında olan koyu karanlık gibi simsiyah olmuştu. Kasvet bulutları başına çöktüğünde dolan gözleriyle numarayı tekrar çevirdi. Telefonun her çalışında aklına gelenlerle delireceğini hissetti. Arda ölmüş müydü yoksa? Merve’ye ne olmuştu peki? Biricik arkadaşı bir köşeye yığılıp kaldıysa onunla kim ilgileniyordu? Hayatındaki en büyük acıyı yaşıyor olabilirdi şuan ve Nilüfer onun yakınında bile değildi.

En son tüm ümitleri tükenip telefonu kapatacağı sırada karşıdan gelen “Alo?” sesiyle şu ana kadar tuttuğu göz yaşları yuvarlanıp aktı yanaklarından aşağı doğru. Burnunu çekerek o da “Merve!” dedi umutla. Genç kadının sesi hiçte kötü gelmiyordu ama yine de emin olmak için  beynini kemiren soruyu sormaktan kendisini alıkoyamadı. Dili dolaşarak cevap verdi tekrar.

-“Canım iyi misin? Arda nasıl?”

-“Asıl sen iyi misin Nilüfer? Neden ağlıyorsun canım. Sesin çatal çatal geliyor. Kötü bir şey mi oldu? Yoksa o Seval cadısı sana bir şey mi yaptı?”

Akan göz yaşlarını eliyle silerken gülümseyerek cevap verdi Nilüfer.

-“Yok canım ne yapacak bana bir şey yapamaz o merak etme. Seni sormak için aradım. Nasılsın? Arda’nın durumu iyidir inşallah.” dedi.

Gözlerimden YüreğimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin