GÖZLERİMDEN YÜREĞİME
Yazan: FİLİZ ARSLAN
12.Bölüm
Asfaltın üstünde hızla ilerleyen araba bir saat sonra istenilen yere vardığında Duygu sessizce arabadan indi. Yol boyunca Yavuz’la tek kelime konuşmamışlardı. Genç adam telefonu kapattıktan sonra sinirle gaza asılmış ve yoğun olan trafiğe rağmen gitmek istedikleri yere daha erken varmalarını sağlamıştı. Şimdi ise Duygu Yavuz’un arabayı park etmesini bekliyordu.
Duygu arabayı park eden Yavuz’u bekledikten sonra beraberce geniş kapıdan içeri girdiler. Şirket yetkilileri onları kapıda karşılamış ve sıcak bir şekilde toplantı odasına buyur etmişlerdi. Şimdi ise Yavuz karşısında oturan ve onu görünce ayağa kalkan şirket sahibi Halil bey ile tokalaşıyordu. Yüzündeki kırışıklıklardan ve derin çizgilerden gün görmüşe benzeyen ellili yaşlarda temiz yüzlü bir insan olan Halil Bey dostane bir şekilde söze başladı.
-“Hoş geldin Yavuzcum. İyi gördüm seni. Baban nasıl? Hali vakti yerindedir inşallah.”
Yavuz da yüzünde içten bir tebessümle yanıtladı bu soruyu.
-“İyiler. Selamları var.” dedi.
Halil Bey Duygu’yu da aynı şekilde selamladıktan sonra onlara yerlerini gösterdi. Bir şey içip içmeyeceklerini de sorduktan sonra beklemeye başladılar.
Yavuz göz ucuyla odaya şöyle bir göz attığında herkesin burada olduğu gördü. Tam neyi beklediklerini soracakken masanın başında ve tam Duygu’nun yanındaki sandalyenin boş oluğunun farkına vardı.
Aynı anda toplantı odasının kapısı açıldı ve içeriye yavaş adımlarla Ali girdi. Kendinden emin ve dik bir duruşla herkesi selamladıktan sonra kendisi için ayrılmış olan sandalyeye oturdu.
Yavuz neden toplantıya başlamadıklarını şimdi anlamıştı. Küçük beyi beklemeleri için onlara da haber vermiş olmalıydılar.
Herkes tam olduğuna göre toplantıya başlayabilirlerdi. Karşıda bulunan projeksiyon açılarak sunuma başlandı. Yeni üretime başlanacak ürünler teker teker slaytlarla gösterilerek haklarında detaylı bilgiler aktarılıyordu.
Önlerine konulan küçük dosyalarda ise yine ürünlerin kısaca özellikleri anlatılmıştı.
Duygu sadece işin hukuki kısımlarıyla ilgilendiği için dikkatini önündeki bu küçük kataloğa vermişti. Sırası geldiğinde kendisine verilecek dosyayı inceleyip kendisine düşen görevi yapacaktı.
Sıkılmıştı açıkçası. Böyle toplantıları oldum olası sevmemişti ama stajını bitirebilmesi için bu tür küçük şeylere katlanmak zorundaydı. Zaten amacı avukat olmak değildi.Savcı olarak hayatını kazanmak istiyordu.Hayallerine giden yolda yavaş ve emin adımlarla ilerliyordu.
Tek sıkılan kendisi de değildi ayrıca.Ali tek kolunu masaya dayamış Duygu’yu seyrediyordu.Yerine geçip oturduğunda Duygu’yu fark etmemesi imkansızdı zaten.Toplantıda tek kadın Duygu’ydu ve şuan yanı başında elindeki kataloğu sıkıntıyla karıştırıyordu.Kendisi de bir süre yapılan sunumu dinlemeye çalışsa da sonunda sıkılmıştı.Şimdi ise yapacak daha eğlenceli bir iş bulmuştu.Arada çatılan kaşları,sıkıntıyla büzülen dudakları izleyerek bayağı zaman geçirdi.En sonunda kendisine yönelen bakışlarla şaşkınlığa uğradı.Kendisini öyle bir kaptırmıştı ki ona ne konuşulanları duyuyordu kulağı ne de kendisine atılan yan bakışların farkındaydı.
Genç kızın izlendiğinin farkına varınca istem dışı olarak başı yan tarafa dönmüştü.Şaşkınlıkla havalanan tek kaşıyla Ali’ye doğru eğilerek “Affedersiniz bir sorun m var acaba? Neden öyle bakıyorsunuz bana?” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerimden Yüreğime
General FictionRotasını bulamamış bir gönül işiydi onlarınkisi.Sevmişlerdi sevilmişlerdi.Nerde hata yapmışlardı da cehennemden bir bahçeye dönmüştü cennetlik hayatları? Sadece birbirlerine fazla güvenmişlerdi o kadar. Nilüfer ile Yusuf'un hikayesine hoşgeldiniz! ©...