(DEMİR)
Açıkcası söyleyecek birşey yoktu. Duygular kelimelere dökülmek için fazla yoğundu. Güney'in gözünde nasıldım tam olarak zaten hiç bir zaman bilemiyordum. Belki bir gün diyordum ve bu bir gün gelmiyordu. Beni sevdiğini hiç söylememiş olması gerçekten trajikti ama işin en ilginç yanıysa bana benim yüzümden beni sevdiğini söyleyememiş olması gerçekten boktandı. Bunu bilmiyordum. Ya da kabul etmemeyi seçmiştim bilemiyorum. Bilinç altı oyunlarında fazla başarısız ve fazla boşum.
Ama bunu gerçekten bilmiyordum. Evet, çok ağır sözler söylemiştim ona ve kırmıştım da kabul ediyorum fakat ben böyleyim işte. Doğam bu alışmıştır bana diyordum. İnsan doğasını unutuyordum. Ya da unutmak işime geliyordu. Bilinç altım özür dilemeden de unutulduğunu sanıyordu sanırım sonuçta ben o konuşmadan sonra ona iyi davranmıştım ve üzerinden kos koca lanet olası iki yıl geçmişti öyle değil mi?
Güney unutmamıştı. İşte yüzüme karşı -ki bunu gerçekten beklemiyordum- haykırdı her sözde bunu bana ispatlıyordu. İçimde büyüyen duygu pişmanlık mı yoksa sadece aptallığıma duyduğum kızgınlık mı bilmiyordum. Sadece o öyle yataktan fırlayarak kalktığında gitmesinden korktum. Öyle ödüm koptu ki resmen hareketsiz kaldım ve o tüm teorilerim var ya hepsi çürüdü. Ona ihtiyacım vardı. Ben güçlü falan değildim. Belki dışarıda başkasına her hangi birisine göre güçlüydüm ama söz konusu Güney olduğunda herşey belirsizdi. Tüm sistemimi bozuyordu ve sinyal karıştırıcının hışmına uğramış gibi oluyordum.
Sara hastası gibi titriyordu özgür ruhum. Onunla olan herşey birden akın ediyordu zihnime ve olamayacak olanlar birikiyordu gözümde. Bu öyle kelimelerin ifade edebileceği birşey değildi. Belki kelimeler yetersiz değildi fakat benim kelime dağarcığımda olanlar gerçekten yetersizdi. Gelmiyordu dilime sözcükler. Beynim çalışmıyordu ya da istediğim gibi çalışmıyordu. Korku dolu küçük küçük nefesler çıkıyordu gırtlağımdan. Bunların tercümesi olsaydı eğer kesinlikle onu durdururdum.
Elimi teninden ayırdığında....
Tam olarak işte o anda kalbimin tercümana ihtiyacı vardı. En ilkel duyguların içimde biriktiğini elbette biliyordum. O öyle duru güzelliğiyle sürekli önümde sere serpe duygularıyla gezdikçe boş durmamıştım. Yavaş yavaş ona akmıştım. İçimde, en derinlerimde biriken öfkem, kıskançlığım, kırgınlığım ve çaresizliğim bir birine karışmış ve yıkım oluşturmuştu. Ne zaman patlayacağımı kestiremesem de elbette bir gün olacağını biliyordum. Gözlerim den kaydı önce, ardından dudaklarımdan fırladı duygularım. Susturamadım.
Suskunluğumu koruyamadım...
Bir an, sadece bir an için de olsa benden uzaklaşan teni ve bakışlarında kayboldum. Herşeyi uçurdum... İçim titredi biraz ve biraz da korktum. Korkunun temime yayılışını hissettim. Kalbime saldıran kanın, beni ne hale getirdiğini göremeyen Güney'in, cesaretini yitirmiş tutuşumun her anını hissettim. Biraz kibrimden yitirdim önce, ardından gururumu verdim. Gerçi gurur ne işime yarıyorsa..
O an sadece Güney vardı içimde. Yanımda tutmak istediğimle eş değer olamazdı yitirdiklerim. Belki de fazla etkilenmiştim. Yine de o her direniş gösterdiğinde biraz daha sıkı sarılmak istedim. Biraz daha ve biraz daha içime almak. Aklımdan zorum vardı buna eminim. Yoksa ben böyle biri olmak için absürt bir şekilde uygun değildim. Bir yerlerde başlayan ama tam olarak bilemediğim değişim aklımı etkilemişti. İşletim sistemim zedelenmişti belki de.
Özellikle Güney gülümsediğin de...
Yaramaz ışıklar gözlerinden akıp gittiğinde de olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir kaç şarkı önce
RomanceBu çalışma şiddet, cinsel içerik barındırır. +18 bir çalışma olup yaoi'dir..