Yapabildiğim kadar düzenlemeye çalışıyordum nefesimi. Koşa bildiğim kadar hızlı koşuyordum ardından. Yeterli değildim. Daha hızlı koşmalı ona ulaşmalıydım.
Tüylerimi ürperten kahkaları doldurmaya başlamıştı boş ara sokakları. Karanlık gece ona itaat edercesine dolunayı saklamıştı bulutların ardına. Cesurdu. Aptallık derecesinde cesareti vardı. Ardında kalsamda dönüp rahat tavırlarla arkasını kollayan halini görebildiğim için memnundum. Yakalansa da umursamazdı. Yakalandığı da olmuştu. Kolaydı. Onun için herşey kolaydı. Belki de bu yüzdendi bu saçma zorlaştırma çabası. Kolay olan niye bu kadar rahatsız ediyordu ki onu. Neydi hayatla derdi yada sorunu neydi..
Koşmak onun için yürümekten farksız gibiydi. Yorulmamış yada nefesi kesilmemişti benim gibi. Narinim galiba.. Ona göre narinim yada..
Birden bana çevirdi bakışlarını nasıl böyle ürpertici kahkalar attığını yada nasıl bu kadar sakin olduğunu anlayamadan bana doğru çevirdi bedenini ve koşmaya başladı. Bana doğru.. Bana koşuyordu. Bense şaşkındım bu bir ilkti. İlk kez bana dikkatle bakmış ve bana doğru koşmuştu. Tüm bu zaman içinde ilk kez varlığımın farkında gibiydi..
Koşmayı ne zaman bırakıp durduğumu bilmiyorum. Durmuştu bacaklarım. Olduğum yere çakılı kalmıştım. Şaşkınlıktan heyecandan büyüyen göz bebeklerim bile isyan ediyordu şuan. Takip ediliyor olduğumuz gerçeği bile millerce uzağımdaydı sanki. Bana bakıyordu. Donuk sakin bakışları beni delip geçiyordu. Nasıl ben bu kadar etkilenirken o bu kadar umursamaz olabiliyordu?..
Bana saatlar gibi gelen bir ağır çekim sahnesinden sonra yanıma yaklaştı. Bileğimi kavrayıp beni yan caddeye doğru sürüklemeye başladı. Afallamıştım. Adım atıyordum onu takip ediyordum ama ayaklarım bulutlara basıyormuş gibi hafifti. Pis bir bar arkasında çöp tenekelerinin yanında çekti bedenimi. Sırtım duvara yapıştığında eli ağzımın üzerindeydi. Sessizce bekledim. Birşeyler oluyor gibiydi. Beni hapseden kokusunu içime çekerken düşündüğüm etrafı dolduran sesler değil karşımdaki bedendi.
Arzuyla kısılmaya başlamıştı gözlerim. Elimde değildi. En küçük temasında erekte olmam gerçekten elimde olan birşey değildi. Gözleri gözlerime baktığında anlamış gibiydi halimi. Üç gündür üzerimde olan iğrençleşmeye başlayan kıyafetlerim. Deli gibi koşarken ıslanma raddesine gelen terli gömleğim onun kıyafetlerine değiyordu. Onun ellerini dudaklarımda hissediyordum.
İğrenç halim aklımdan çıkıp gitmeye hazırdı. Çöp tenekeleri leş gibi kokan bu ara sokak aklımdan uçan bolan misali kaçıyordu. Fısıldadı kulağıma doğru nefesi çarparken.
-'' Güney.. uslu durmalısın.'' dedi. Adımı telaffuz ediş tarzı bile başlı başına beni sersemletirken nasıl sakinleşmeliydim. Nasıl uslu dura bilirdim. Şeker bekleyen çocuk gibiydim işte.
Daldığım düşünceleri fark etmişcesine baktı bu kez gözlerime. Soğuk bakışları hüzünle gölgelendi sanki. Yada ben öyle sandım emin değilim. Elini çekti dudaklarımdan. Buruk kalmıştım. Bir an hep öyle dursa demiştim sanırım içimden.. Dursak böyle...
Dudaklarımı yalayan soğuğu hissettiğim ılık nefesi kesti birden. Ne oluyordu.. Anlamama izin vermeden kapadı dudaklarımı dudaklarıyla. Sonrası bende müthiş bir boşluktu..
Tatlı sert bir tattaydı dudakları. Bir kaç saat önce içtiğimiz viskinin keskin tadı vardı hala dudaklarında. Bir parça limon belki ekşi bir karışım yaratan.. Biraz derinleşti öpücüğü benim karşılığımla. Ağzımı turlayan dilinde hala sigarasına karıştırdığı esrarın tadı vardı. Mayhoş.. Kendi tadı dövülmüştü dışardan aldığı tadlarla. Karışmıştı tüm tatlar.. Benim içtiğim Absolut No Label tadı girmişti birbirine. Geri çekti yavaşça dudaklarını benimkilerden.
-“In an Absolut World there are no labels” dedei. Gülümsedim.
-“İdeal bir dünyada etiketler olmaz” dedim ve devam ettim. '' Sloganını seviyorum bu içkinin.'' dedim.
-''Absolut 100 benim tercihim yavaş zamanlarda...'' dedi. Devam etmedi cümlesine. Bende beklemedim devamını. Biliyordum o içkiyi sevdiğini. Baharat kokularına rağmen kadifemsi yumuşak tadı müthişti gerçekten.
Sessizleştiğinde sustum ve bekledim onun konuşmasını. Zaten az konuşurdu benim için sorun yoktu. Kalkan penisimin yaptığı baskı ve sancıdan başka.
-'' Otele gidelim.'' dedi. Kendiyle konuşur gibi sessizdi. Bu iki kelimeyi her duyduğumda içimde oluşan hareketlenmeler devam etti. Evet onunla aynı oda ve onun duştan çıktıktan sonraki seksi hali.. Ve ben.. Onu izleyen onu takip eden ve peşinden ayrılmayan sülük.. Ben... Heyecanlı hayal düzlemine geçiş yapmış bir beden..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir kaç şarkı önce
RomanceBu çalışma şiddet, cinsel içerik barındırır. +18 bir çalışma olup yaoi'dir..