5. Bölüm

14.7K 237 22
                                    

    Güney kesinlikle iyi günündeydi. Muhteşem hissediyordu. İnanılmaz bir meteorla aynı yatakta çıplak uyunma kısmını saymıyordu bile. Uzun zamandır içindeki çocuk bu kadar rahat olmamıştı. Kendini böyle uzun zamandır rahat ve özgür bırakmamıştı. Bu duygu hoştu hatta inanılmazdı. Özlemişti bu duyguları.  Büyüdüm adam oldum, sorumluluklar, yapılacaklar, olması gerekenler, karizmatik tavırlar, kendini pazarlama, ağırdan satma oyunları hepsi o kadar bunaltıcıydı ki bu otel odası resmen cennetti onun için sorumluluklarından kaçıp saklana  bileceği güvenli liman.. Bu düşünce  bile  başlı başına gülümseme nedeniydi. Oysa Demir'i ortalama bir gündür tanıyordu ki bunun yarısı uyumak ve diğer yarısı susmak ve kafa çekmekle geçtiği halde güven veriyordu. Demir belki güvenilir biri değildi belki tehlikeli biriydi bilemezdi ama ona güven verdiği gerçeğini de değiştiremezdi. Gerçi kafası iyiyken ondan faydalanmamıştı bu bile başlı başına güven verebilirdi değil mi? ' Yani öyledir güven verir di mi?' Kendi düşüncelerine dalıp giden Güney yavaş yavaş yudumladığı çayın tadını çıkarmayı da ihmal etmiyordu. Bu çay bu manzara eşsizdi. Sanki binalarla eş derecede büyük yükselse yada yerinde doğrulsa onları geçicek kadar gerçekçiydi. Belki de Güney özgür hissettiği için böyle görünüyordu gözüne bilinmez ama manzara güzeldi. Bursa'nın güzel göründüğünü düşüneceğini hiç sanmıyordu aslında ama güeldi işte. Ellerini uzatsa dokunacakmış gibi görünen binalar güzeldi. Demir'in neden bu oteli seçtiğini bilmiyordu ama doğru seçim denebilirdi. Sonuçta hem şehrin manzarası hemde doğal güzelliklere sahip bir manzara her otelde bulunmazdı değilmi. Bu oda iki görüntüyüde  birleştirmişti belkide tam çepheye bakmadığı ve köşe odalardan birinde oldukları içindi bu güzel birleşim bilinmez ama tophaneyi ve gökyüzü gibi görünen ışık manzarasını izlemek istedi bu camdan. Gece ayrı bir güzel olmalı bu manzara diye düşündü. Bu şehire taşınalı uzun zaman oluyordu belki 6  7 yıl ama hiç merak etmemişti gece nasıl göründüğünü açıkcası vakti de yoktu bunun iiçin. 

  Yüzüne düşmeye başlayan hüzün zerrelerini kenara itmeye çalışmadı. Sakince kendisi gibi pencereden dışarıyı seyreden Demir'e baktı. Ilışmış çayından bir yudum daha alıp fincanın dibini gördü. Gülümsedi. Ilık çaydan nefret ederdi. Gerçekten japonları anlamıyordu nasıl çayı ılık içebiliyorlardı ki çay dediğin sıcak içilirdi. Haa birde tavşan kanı derdi ama son bir iki yılda bu tavşan kanı olayını es geçer olmuştu şekeri es geçtiği gibi. Belki de değişim tercihlerle başlıyordu küçük küçük.. Yeni çevre farklılık derken bir seçim yapmıştı ve şimdi burdaydı. Seçimleri onu değiştirip geliştiriyordu yada belkide geriletiyordu işlerini sarpa sardırıyordu... Emin olamazdı şu anda ama tadını çıkarabilirdi. Ve belki bu seçim yanlışsa bu kez kaçmayıp sorumluluğu alıp yükünü sırtlana bilirdi. Bu seçim onu eğlendirdikten sonra neden sorumluluğundan kaçsındı ki..  Boşalan  fincanını  elinde oynamayı bıraktı Güney. Sessizliği sevmişti sürekli telaşlı geçen tüm o yoğun zamanlarına inat uzun zamanın açısını çıkartan sessizlik güzeldi. Saat sesi bile yoktu kulaklarında. Yada o duymuyordu artık sessleri öyle dalıp gitmişti ki Demir'in kendisine seslendiğini bile duymadı. 

 -'' Bir bardak daha?'' Silkelenip omuzlarına çöken huzur ve uykudan kurtuldu Güney. Bu odanın etkisi tuhaftı. Bir kaç saat önce sanki herşey  luna parktaymış gibi hızlı, eğlenceli, hareketliyken şimdi kütüphanede gibi sessiz,  sakin ve huzurluydu. Beğendi bu odayı gerçi odadan çok Demir'in yanında olmayı sevmişti ama o kadarını itiraf edemezdi değil mi?

-'' Evet..  Odanı sevdim. '' Çay fincanını Demir'e uzatırken bakışlarını manzaradan karşısındaki yakışıklıya çekmişti. Odasıyla ilgili düşüncelerini gözlerine bakarak söyleme isteğine engel olamamıştı. Demir Boş bardağı doldurup uzattı dalgın ve uykulu görünen Güney'e çok olmamıştı kalkalı aslında ama Demir de uykusunun geldiğini hissediyordu.Genelde bu saatler uyumazdı ama bu Güney'in etkisi olmalı diye geçiştirdi kendini dışarı atma fikirleriyle birlikte uykusunu. Çayının tadını çıkartmak istiyordu uzun zamandır bu kadar sessiz kalmamıştı ve çayın tadı sessizlikte sanki daha farklı bir aromaya bürünmüştü. Ağzında kekremsi tat değil sanki yumuşak bir sıvı akıyordu ve geçtiği yerleri temizliyordu. Bu tadı sevdi Demir bu aromayı sevdi. Sakin ve tek düze hiç bir şeyi sevmediğini düşünürdü oysa..

Bir kaç şarkı önceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin