13. Bölüm

7.3K 167 49
                                    

 Aşırı gecikmiş bir bölüm olduğu için üzgünüm... Sadece kelimelerimi kaybetmiştim. Yazacak birşeyim yoktu. Hiç bir duygum kalmamış gibiydim. 

   -'' Dileğim.... Onu sadece yapacağından emin olduğumda söylemek istemiştim. Hatta bir ay önce içki içtiğimizde söyledim ama sızacak tam zamanını bulmuşsun. Neyse ben     biliyorsun.. Sadece ölürken bile seni yanımda istiyorum. '' 

    Güney'in nefesi kesildi. Tam olarak şuanda ölmek nasıl olurdu? Tüm sorunlardan kaçıp sadece bu ana hapsolup kaybolmak nasıl hissettirdi. Bu sözlerin etkisi tarif edilemezdi. Hele bir de Demir'in hala titrek aldığı nefesler tenine usul usul işlerken. Böyle bir anda ölüm neydi ki? Güney'e ne yapabilirdi. Kalbi  zaten acıdan ölmemiş miydi? Hele ki ruhu... Ruhu bedenini terk edeli epey bir zaman olmuştu öyle değil mi?

 İşte tam olarak Demir'in etkisi buydu. Sonsuzlukta bir boşluk oluşturup insanı içine çekiyordu. Bu bir dilek değildi bu bir lütuftu. Bu mucize gibiydi. Ama....  

 İşte lanet olası O kahrolası AMA insanın içinde çöreklenip yer ediniyordu. Demir ilk kez Güney'i yanında istiyordu açıkca ama bu gecikmiş bir istekti. Çokca geçikmiş bir istek. Ve böyle kalmak.....

 Güney böyle devam edemezdi ki... Bu onu öldürüyordu. Bakmak yetersiz, sevmek yetersiz, dokunmak yetersiz, kısacası şuan Güney için herşey kısıtlıydı. Bir dokunuyordu belki ama bin kez yanıyordu. Yerli yersiz öpmek varken belli belirsiz gülümsüyordu. Bu yeterli miydi? Cidden bu kadarı Demir için kafi miydi? 

 Güney için hiçte yeterli değildi. Başlı başına bir kaostu bu durum ama diğer bir yandan.....................

 Sonsuz  ama seçeneklerinin arasında kısılıp kalmak ve bir karara varamamak. Bir adım atmıştı belki de Demir ama eksik ve yarım bir adım. Oysa tam şuan da dolu dizgin koşmak vardı aklında. Dudaklarından dökülen sözlerin uçlarını düşünememişti. Güney'in yüzüne bakmasa da göğüs kafesinin inip kalkmasından nefesinin sıklığından bile anlıyordu Demir. Sözleri sarsıcıydı ama 7.1'lik depremi yaptığını yapamıyordu belli ki. Birşeyler eklemek istedi sözlerine. Bir nefeslik zaman tanıdı kendine. Oysa tek nefeslik sürede  bile yıkılıyordu Güney. 

  Dur! diye geçirdi içinden Demir neyi bekliyordu ki. Kendi işini ne zaman başkasına yaptırmıştı ve ne zaman korkaklık etmişti. Peki şuan tam olarak yaptığı neydi, Allah aşkına bu tanrının cezası tavrı da neydi. Kendi benliğinide mi unutturmuştu Güney, yoksa bu yaptığı aptallığın başka açıklaması olabilir miydi?  

  -''Kahretsin... '' dedi. Kahrolasıca duygularına çok fazla dalmıştı.  Bu yaşanan saçmalıkların hepsi onun suçuydu.

-'' Hasiktir ... gerçekten inanamıyorum. Ben ne yapıyorum Güney bana ne yaptın? Ben bu saçmalıklara nasıl göz yumdum.. Lanet herif neden doğru düzgün hiç beni sevdiğini söyleyemedin.''  Başını gizledi yerden hızla çıkardı. Bekledi cevabı. Aslında düşüncelerini sıralamaya çalışıyordu içinde. Güney'in yüzünden geçen acının ve öfkenin izlerini gördüğünde dondu. Yine sıralamadan konuşmuş ve yanlış birşey söylemişti. 

   Güney afalladı. İşte yine aynı şey oluyordu. Yine Demir birşeyler düşünmüş ve yine başlamıştı küfretmeye ve sorgulamaya. Bu tahammül edilebilir birşey değildi. Gerçekten tam şuan deliler gibi sevişmek istediği saniyede katlanamıyordu. Boktan yaşamının leş saatlerine geri dönmesine saatler kala burda bu durumda olmak istemiyordu. Kalbi sızım sızım sızlarken. Göğüs kafesi dar gelirken içinde yeşeren minik minicik umut kırıntıları da ölüp gidiyordu.  Hayır bu dengesiz ne diyordu. Niye mi sözlememişti hiç sevdiğini. Gerçekten bunu sora biliyor muydu?

Bir kaç şarkı önceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin