Eve gittiğimizde yakınlarda orman olduğunu fark ettim.
-Ya evi siktir edin. Bakın orman var. Oraya gidelim. Ne dersiniz?
-Olur hem uzun zamandır yapmıyorduk dedi bizimkiler.
-Uzun zamandır yapmıyorsunuz derken?
-Hiç kamp yapmadınız mı siz?
-Yoo yaptık.
-E o zaman?
-(Millie ve Sadie ordan) Ya ayı falan gelirse.
-Öhh amma abarttın dedim. Bir tane çadırı aldım. Öbürünü Berkeye fırlattım. Önden gidiyorduk. Bizimkiler arkamızdaydı. Louisler de geliyordu. Millie ve Sadie arkadan korka korka geliyordu.
-Kızlar merak etmeyin en kötü tırnağınız kırılır. Ya da ayı gelip üstümüze atlar dedim.
-NEEEĞĞĞĞ AYI MIIII????
Biz kahkaha atıyorduk.
-Abartmayın ya. Alt tarafı doğa. Bir şey olmaz hadi.
-Pekii. Dediler sesleri titreyerek.
-Siz bunları nerden biliyorsunuz nerden aklınıza geliyor böyle şeyler? Dedi Noah.
-Ah yavruuumm sen daha bizi hiç tanımıyorsun. Biz öyle yok tırnağım kırıldı ağlıyım tipler değiliz. En son şiddet yokken ağladığım zaman olarak bakarsak. 7 yaşında bu mal Ege bisiklet sürüyordu onun ve bir tane veletin akülü arabası arasında kalıp bacağımı yardığımda ağlamıştım.
-Sen hala onu mu hatırlıyorsun?
-Unutur muyum Ege?
-Ama o gün ne ağlamıştın ya??
-Harbi amk ne veletmişim.
-Şey garip gelecek ama velet ne demek dedi. Finn arkadan.
-Velet Türklere özgü aslında Arapçada çocuk anlamında Türkiye'de gerizekalı her boka ağlayan küçük çocuklara deniyor. En azından biz öyle kullanıyoruz.
-Tamam teşekkürler.
-Ne demek.
Biraz daha ilerledik. Düz bir alan bulduk.
-Hadi Berke kuralım.
-Tamamdır.
Louis oradan aşağılarcasına.
-Sen mi dedi sırıtarak.
-Noldu beğenemedin mi?
-Yooo izleyelim bakalım yapabilecek misin?
-İzle ve gör o zaman dedim.
10 dakika sonra kocaman çadırı tek başıma yapmıştım. Berke hala uğraşıyordu. Louis şaşırmıştı.
-Berke?
-Efendim?
-Yardım ister misin?
-Yok dedi derken elindeki demir çubuğu da düşürdü.
-Emin misin?
-Hayır...
-Peki dedim gülerek. Gittim yardım ettim. O çadırı da kurduk.
-Paslanmışsın be dedim.
-He valla unutmuşum çadır kurmayı.
-Her neyse.
Louis'in iç ses
-Olm kızı çok hafife alıyorsun. Yapma.
-Ne alaka olm daha önce çadır kurabilen bir kız mı gördün?
-Lan mal kız demedi mi "Ah yavruuumm sen daha bizi hiç tanımıyorsun. Biz öyle yok tırnağım kırıldı ağlıyım tipler değiliz." Noah'ya neden dinlemiyorsun salak?
-Haklısın.
...
-Eeee Louis?
Birden toparlanır.
-Ne eeee?
-Yapar mıymışım? Yapamaz mıymışım?
-Yaparmışsın. Geri alıyorum sözümü.
-Bence de.
-Arda ne yapıyor orada tek başına?
-Bilmem. Elindeki deftere bir şeyler yazıyordur yine. Ya da çiziyordur.
-Dur ben bir bakayım.
-Tamam.
...
-Arda?
-Efendim bacım?
-Napıyorsun tek başına.
-Hiiç öyle çizim yapıyordum.
-Öyle mi? Göstersene.
-Al dedi defterini uzattı. Gittim yanına oturdum.
Bakmaya başladım.
-Güzel ama geliştirebilirsin gibi.
-Nasıl yapabilirim?
-Ben yardım ederim. Şu evdeki eşyalar gelsin. Boş bir oda vardı ya.
-Evet?
-Kilidi bende.
-Yani?
-Cidden bu kadar mal olamazsın. Neyse orayı resim atölyesi yaptım.
-Oha cidden mi?
-Sessiz ol. Duyacaklar.
-Tamam sustum.
Neyse uzatmayalım. Bir sonraki bölümde evi göstereceğim.
Evi hatırlataym
Ev buydu. Şimdiki bölümde evi göstereceğim. Okumalık değil.
-Alo Duru hanım mı?
-Evet?
-Güzel mobilyaları falan bırakacağız. Yola çıktık. ( Saat 4 bu arada akşamüstü)
-Tamam teşekkürler.
-Gençler toplanın geri eve. Yarın getireceklermiş.
-Ama yeni geldik.
-Tamam siz kalın ben eve gideceğim.
-Tamam eve dönünce ara o zaman.
-Tamammmm.
Onlar o gün orada kalacaktı. Sonra arkamdan Sıla ve Arda'nın geldiğini gördüm.
-Ooooo sizde mi geleceksiniz?
-Tabi ki seni yalnız bırakamazdık.
-Yaaa <3
-<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Louis Partridge- İçimdeki korku.
Sonstiges10 yaşındaydım babam bizi terk ettiğinde. O günden beri annem hayatımı kontrol ediyordu. Kendimi özgür hissedebildiğim tek yer yazlığım ve arkadaş çevremdi. Annem her şeyime karışırdı. Sevgilimi kendisi zorla seçerdi. O kişiyle olmam için zorlardı...