Bölüm 23

423 19 0
                                    

-Ne demeye çalışıyorsun?

-Yani demek istediğim. O karı yalan söylüyor. Babam bizi terk etmezdi. Ben bu işin içinde o karının parmağı olduğunu düşünüyorum.

Louis Sıla'ya o karı dediğimi kim diye bakıyor.

Sıla Louis'in kulağına

-Annesi demeye utandığı kişi.

-Hee tamam.

-Benim onu bulmam lazım. Nasıl olduğunu bilmiyorum. Ama babam zeki adamdı. Belki şifreli mesajlar versem bulabilir?

-Ya öldüyse?

-Ya ölmediyse? En azından elimde olan tüm ihtimalleri sonunda kadar kullanmam gerek. 

-Haklısın.

-Neyse ben gidiyorum şimdilik. Gelen gelsin. 

(Sıla oradan lafa atlar) 

-Yok sen git kuzum dikkatli ol.

-Tamam kuzum.

Biraz ilerlersin. 

-En kötüsü de ne biliyor musunuz Duru'yla alakalı?

-?

-O gün vurulduğundaki yüz ifadesi. Bitmiş, yorulmuş, hayata son vermek isteyen bir kızın surat ifadesiydi. Ya da hep mutsuz olup. Mutsuz olduğunu bize yansıtmamak için hep mutlu görünmesi. Ama siz onun yaptığı çizimleri hiç gördünüz mü?

-Çizim mi yapıyordu?

-Oha Berke onu bile fark etmedin mi?

-Valla kız çok iyi saklıyor ne diyim?

-Neyse... O tabloları görseniz ne demek istediğimi anlarsınız. 

Çok uzaklaşmamıştım parktan. Ama yanıma bir adam geldi. Yüzü kapalıydı. Kolumdan tuttu çekiştirmeye başladı. Kolumu çekmeye çalıştım. Olmadı. Bende en sonunda bir şekilde yüzünü görebileceğim şekilde suratını açtım. Kerem'di. Hemen "YARDIM EDİİİNN" Diye çığlık attım. 

-O Duru'nun sesi miydi? (Berke) 

-Duru'nun olmasa bile birinin yardıma ihtiyacı var koşun.

Sesime doğru gelmeye başladılar. Derken Kerem ağzımı kapadı. Bıçak dayamıştı boğazıma. Çok korkmuştum. Ağlıyordum sessiz sessiz. Berkeler bunu gördü. Daha hızlı koşup direkt ittirdiler onu yanımda. Hemen diğerlerine doğru koşmaya başladım. Kızların yanına gittim. Yere düşüp ağlamaya başladım. Berke'yi daha önceden tembihlemiştim. Dövmek bir çözüm değildir diye. O yüzden bana sözü var. Kimseyi dövmüyor. O yüzden tişörtünün yakasından tutup.

-Ben sana bu kıza dokunmayacaksın demedim mi? Yaklaşmayacaksın demedim mi? Neden dinlemiyorsun?

-Onun kaderi benim anlasın o zaman bunu artık.

-Nah senin kaderin. Onun kaderi sen olsan bile kabul ettirmem seni oç.

- Ne oldu beni mi döveceksin? Hadi gel döv dövsene hadi. Ne oldu elin mi gitmiyor. 

Tam Berke ağzını açacakken artık yeter demiştim. Ayağa kalktım. Berke'yi kenara ittim. Ve yüzüne bir yumruk attım. Yetmiyormuş gibi yere düştüğünde suratına tekme attım. (Yerdeki bıçağı aldım)

-BANA BAK SENİ ADİ OÇ EĞER BİR DAHA BANA YA DA ARKADAŞLARIMA  YAKLAŞIRSAN ALLAH YARATTI DEMEM KENDİ ELLERİME ÖLDÜRÜRÜM. DUYDUN MU BENİ?

-Uuuuu minik kelebek sinirlenmiş. Ne yazık. 

Bunu dediğinde daha da sinirlendim. Bir hamleyle kaldırıp Ege'den öğrendiğim basit bir teknikle kısa süreliğine bayılttım. Herkes bana şok olmuş bir biçimde bakıyordu. 

-Ne? Artık dayanamazdım. Berke'ye söz verdirtmiştim. Elini kimseye sürmeyecekti. O yüzden kendim hallettim. 

Gelip bana sarıldı hepsi. 

-Sen iyi misin peki?

-Yani bir şeyim yok sanırım. 

-Boynun kanıyor.(Louis)

Telefonumu çıkartıp baktım. Çok büyük bir şey değildi.

- Tamam sorun değil. Ama ilk önce bir durumu halletmemiz lazım. Ben bununla daha fazla uğraşamam polisi arar mısınız?

Louis Partridge- İçimdeki korku.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin