Biraz uykum geldi. Kafamı duvara yasladım. Uyuyakalmışım. Louis yanıma gelip kafamı dizine koydurmuş. Öyle uyuyordum.
-Acaba ne yapıyorlar?
-Kaç dakika oldu.
-15
-Bence yeter.
-Bence de.
-İyi açalım.
Kapı açılınca Louis masum masum kapıya bakıyordu. Ben uyuyordum.
-Uyuyakaldı.
-Belli oluyor.
-2. Kat soldan 3. oda.
-Teşekkürler.
Deyip kucağına alıp götürüyordu.
-Bu kız neden bu kadar hafif?
-Bilmem? Yemek yiyor aslında.
-İyi peki.
Odama doğru geldik. Kapıyı açtı. İçeri girdik. Yatağıma bıraktı. Üstüme yorganımı çekti. Diğerlerinin yanına döndü.
-Eeee ne yaptınız?
-Konuştuk. Sonra uyuyakaldı.
-Hiç bir şey yaşamadınız mı?
-Ne diyorsun Millie?
-Harbi aq?
-Millie ben imanlıyım lütfen.
-NEY ASKDŞAŞKFNŞAF
-SLDJVVAŞ
-DSMFŞKZŞNF
...
-Neyse bizde gidelim artık.
- Saat geç oldu kalın isterseniz?
-İsterseniz biriniz bizim odalarda kalabilir?
-Duru'nun odasına başka yatak var mı?
-O seni neden bu kadar ilgilendiriyor?
-Çünkü yarın Josephle görüşmesi var. Birlikte gideceğiz Berke. Sakin ol yemiyorum kızı.
-Tamam sen benle bir gelsene.
-Peki deyip bahçeye geçtiler.
-Ne olduğunuz ne olmadığınız umurumda değil. Yalan söylediğini biliyorum. Yarın Çarşamba yani tenise gidecekler Ege'yle. Sadece şunu söyliyeyim. Eğer onu üzersen. Üzmeye bile kalkışırsa-
-Merak etme. Senin onu abisi olarak sevdiğin kadar ben onu seviyorum. Aşığım ona.
-NEY?
-Evet bunu söylemeye de korkmuyorum.
-Neyse en azından güvenilebilir birisin. Bir şey demeyeceğim şimdilik.
-Teşekkür ederim. Neyse ben gidiyim.
-Tamam eğer ona bir şey yapa-
-Yapmayacağım anladım sakin.
Yukarı odama geldi. Yanıma oturdu. Saçımla oynamaya başladı. Fark ettim.
-Lan yat zıbar ne oynuyon saçımla?
-(Güldü) Yat zıbar? Tamam.
sabah uyanırsın. Louis hala uyuyordur. Hızlıca kıyafetlerini alıp duşa girersin. Hemen kalkıp Ege'yi uyandırmaya gidersin Sadie de Ege'nin odasında kalmıştır. Ege'yi uyandırırsın.
-Hadi biz gidip ısınalım biraz. Ondan sonra antremana başlarız.
-Saat kaç?
-8.
-Pfff peki.
-10 dakikaya aşağıda ol.
Ege'nin üstünde tişört olduğunu düşünün.
-Hadi gel.
Arabaya binip kulübe gittik. Bir kaç tur koştuk. Isınma hareketleri yapıp oynamaya başladık. 1 saat sonra koçumuz geldi.
-Erkencisiniz.
-Koç geç kaldınız.
-Nasıl 9 da değil mi dersimiz?
-Evet şaka yapıyorum. 1 saattir öyle oynuyorduk.
-İyi güzel. Sevdim sizi. Diğerlerine göre daha isteklisiniz. Sizi ikili oynatmayı düşünüyoruz.
-Güzel. Olur bence.
-Aynen.
-Sizi bir ikili görelim. Hocam buyrun.
-Bismillahiramenirahim.
-Hadi bakalım gazamız mübarek olsun.
-Abartmayın o kadar ya.
-Salmayacaksınız değil mi?
-Asla.
Dedi. Oynamaya başladık. Ege'yle iyi bir takım olmuştuk. Hocalar zorlanıyordu. Bu mutlu etti. Güzel oynadığımız anlamına geliyordu. Maçın sonucu 1 farkla bizdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Louis Partridge- İçimdeki korku.
Rastgele10 yaşındaydım babam bizi terk ettiğinde. O günden beri annem hayatımı kontrol ediyordu. Kendimi özgür hissedebildiğim tek yer yazlığım ve arkadaş çevremdi. Annem her şeyime karışırdı. Sevgilimi kendisi zorla seçerdi. O kişiyle olmam için zorlardı...