3.Bölüm°ᵇᵒᵈʳᵘᵐ ᵏᵃᵗ°

1.2K 20 0
                                    

Keyifli okumalar...

Öɴᴄᴇᴋį ʙöʟüᴍᴅᴇɴ ʜᴀᴛɪʀʟᴀᴛᴍᴀ.

|Araba ilerleyeli 25 dakka filan sürmüştüki. Kaçtığım malikanenin oraya geldi. Kapıdada ellerini arkadan birleştirmiş bir şekilde bekleyen Mert Bey vardı. Oturduğum yerin kapısını açtı. " Bak sen şu işe benim elimden kaçırdığım yavru kuşu kardeşim yakalamış."

Hayat her zaman ki gibi bana gülmüyordu. Nerde bela varsa ben ordaydım. Ailem yokluğumu farkedip beni bulmaya çalışırlar diye bir düşüncem yok. Çünkü benim bir ailem yok. Dedemle, anneannem var onlarlada konuşmuyorum. Onlarında beni sevdiği söylenemez ya. Peki 2 abim var onların umrundamıyım. Hayır onların asla umurlarında değilim. Ne zaman bir kardeşi olduğunu kabullenirler ben söyleyeyim, bana işi düştüklerinde...|

"Ya sen benden ne istiyorsun. Niye beni buraya getirdin."
"Sultan Hanım Lavin Hanıma odasına kadar eşlik edelim."
"Ben hiç bir yere gitmiyorummm. Ben. Evime. Gitmek. İstiyorum. Bunda anlaşılmayacak bir şey yokken siz işi büyütüyorsunuz ya. Ben o eve girmeyeceğim."
"Sana eve girmek istiyor musun diye sorduğumu hatırlamıyorum Lavin. Şimdide zorluk çıkarmada arabadan in ve eve gir beni bekle. Gelince sana niye burda olduğunu açıklayacağım."
dediği an beni dinlemeden kolumdan tutup arabadan indirip eve kadar götürdü.

4 saat 12 dakka sonra.

Tam tamına Mert Bey gideli 4 saat 12 dakka olmuştu. Peki Mert Bey kendisine neden Bey dememi istemiyor sadece Mert de demişti.

"Ben size neden inanayım Mert Bey..."
"Senin Mert Bey'ine. Bana. Sadece. Mert de. Senin bundan sonra ismimin yanına Bey eklemen yasak anladın mı."
"Anladım da..."
"Peki tekrarla bakalım ne diyecekmişsin bana. Anladığına birde ben emin olayım."
"Mert Be... Mert"
"Aynen böyle. Şimdi ben gidiyorum. Odanda uslu uslu otur."

Odada oturmaktan sıkıldığım için ayağa kaltım. Bu sefer giderken kapıyı kitlememişti. Odadan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Ortalıkta hiç kimse yoktu. Salondada hiç kimse yoktu.
Aşağı inen bir merdiven vardı. Bodrum kata iniyordu. O merdivenlerden inmeye başladım. Indiğimde 5 tane kapı vardı. Ama bu 5 tane kapıdan birisi çok büyüktü. Kapının yanında da. Anahtar asılıydı. Kapının ardında ne olduğunu çok merak etmiştim. Kapıya doğru yürüyüp kapının yanındaki anahtarı aldım kesinlikle kapı kilitliydi ve tahmin ettiğim gibide çıkmıştı kapı kitliydi. Anahtarı kapıya takıp çevirdim. Kapının kilidi açılmıştı. Kapının kolunu aşağı indirdim. Odaya girdiğimde...

Niye, neden, niçinnn. Bunu yapmıştı. Ailem, 7 sene önce öldüklerini düşündüğüm annem, babam şu an bu odadaydı. Makineye bağlı bir vaziyette. Her gün onlar için ağlamıştım. Peki bu neyin nesiydi. Neydi bu olanlar. Ben nasıl biryere düşmüştüm. Niye benim ailem buradaydı burda ne işleri vardı hem onlar benim gözümün önünde öldüler, gözümün önünde gömdüler. Peki bu nasıl olur. O günden bu güne kadar bu odadalarmıydı. Niye buradalardı. Bu olanların bir açıklaması olması gerekiyor.
Sinir,üzüntü, mutluluk...tüm duygular bedenimi ele geçirmişti. Artık bacaklarım,ayaklarım beni taşımıyordu.

Yazardan anlatım.

Yere oturup duvara yaslandı. Bacalarını kendine doğru çekip ileri geri sallanmaya başladı bir yandanda olanları düşünüyordu.
İçinden bağırmak geliyordu ama sanki dilini yutmuştu bağıramıyordu bağıracak gücü yoktu.
Ayağa kalkacak gücü kalmamıştı.

Mert o sırada eve gelmişti tüm odalarda Lavin'i arıyordu ama bulamıyordu. En sonunda aklına gelmişti en alt katta olabileceğini. Merdivenlerden inmeye başlamıştı içine bir ürperti geldi korku, endişe kapladı tüm hücrelerini. İçinden geçiriyordu ya odaya girdiyse annesi ve babasını gördüyse. Dahada hızla inmeye başladı. Ama Lavin'i ileri geri sallanıyor halde görünce geç kaldığını anladı. Lavin'in yanına gidip onu durdurmaya çalıştı ama Lavin durmuyordu. Lavin'e sarıldı durması için ama Lavin onu tüm gücüyle itip ileri geri sallanmaya devam etti.

Lavin durmak istemiyordu. Lavin'in şu an istediği sadece ileri geri sallanıp ağlamaktı.

Mert olduğu yerden kalkıp Lavin'in yanına oturdu. Kafasını Lavin'e doğru çevirip onu izlemeye başladı.

" Hatırlıyor musun hiç kimseyle oynamazdın, içine kapanıktın. Yanına gelenle ya konuşmuyordun yada tersliyordun. Ama bir çocuk vardı Mert, onu terslesende, onla muhattap bile olmasanda senin yanında dururdu gitmezdi hatırladın mı "

Lavin sallanmayı bırakıp Mert'e döndü.

" Mert'te hiç kimseyle konuşmazdı ama senin ki gibi hiç kimseyi sevmediği için değil. Ne denmi konuşmazdı. Çünkü... "

Mert anlatmaya devam ediyordiki o an kardeşi Büşra ( Lavin'i eve geri getiren.) gelip lafını bölmüştü.

" Aaa sizin burda ne işiniz var ya yukarı çıksanıza. İkinizde oturmuşsunuz yere... hem siz niye ağlıyorsunuz."

Mert, kardeşi siz niye ağlıyorsunuz demeden önce ağladığının farkına bile varmamıştı. Gözlerindeki yaşları silip ayağa kalktı.

Lavin de aynı şekilde ayağa kalkıp gözlerindeki yaşı sildi. Şu varki ayakta zor duruyordu her an düşecek gibiydi. Lavin bir kaç adım attığında gözleri karardı.

Mert, Lavin'in düşeceğini anladığı an Lavin'in yanına gidip tuttu. Kucağına alıp odaya taşımaya başladı.

Lavin kendisini Mert'in taşıdığını anladı ama tek kelime edemeyecek kadar bitkin hissediyordu kendini.

Mert, Lavin'i odaya getirip yatağan üzerine yaratıp üstünü örtüp, odadan çıktı. Her şeyde bi haber kardeşinin yanına gitti.
Büşra hayla aynı yerde bekliyordu. Abisi ağlamazdıki onun. Şimdi ne olmuştuda ağlamıştı.

" Büşra kardeşim hiç bir soru sormadan odana git lütfen. Dinlenmem lazım. Sonra sana her şeyi anlatacağım."

Büşra abisinin dediğini yapıp odasına gitti yatağın üzerine yatıp ellerini
karnında birleştirip tavana bakmaya başladı.

Ama şu an kimsenin bilmediği şu vardiki izleniyorlardı. Lavin ve Mert'in hayatını karartanlar tarafından izleniyorlardı. Peki kim galip gelecekti bu hayatta. Bir tarafta Lavin ve Mert. Bir tarafta düşmanları...

Mert kurulan plandan habersiz bahçede oturmuş Lavin'i düşünüyor .
Büşra herşeyden habersiz yatağında yatıp olanları düşünüyor.
Lavin düşmanlarından habersiz yatağında baygın bir şekilde uyuyor...

Patronun Esiri (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin