Okula gitmeyi hiç istemiyordum, bugün çok sıkıcı ve çok sayısal dersler vardı. Moralim bozuk olduğu için dün Zeynep'in verdiği notlara bile bakamadım ve derslerden çok geri kaldım. "Defne, hadi kızım okula geç kalıyorsun." diyerek odama giren anneme "Annecim bugün okula gitmek istemiyorum." dediğimde annem şaşırarak "Olur mu öyle şey kızım, ne demek istemiyorum falan sen sınava hazırlanıcaksın. Herhangi bir sağlık sorunu olmadığı sürece her gün okula gitmelisin." diyerek beni hafifçe azarladı. Annem haklıydı, canımın istemediği zaman okula gitmeyeceğim bir zamanda değildim. Söylenerek yataktan kalktım ve ağır ağır hazırlanmaya başladım. Yağmur yağacak gibiydi ve okula bugün yürüyerek gitmem olanaksızdı, otobüse bindim.
Okula ilk kez geç kalmıştım, sınıfın kapısını tıklatarak içeri girdiğimde hoca da bir daha olmasın diye güzel bir nutuk çekti. Sırama yerleşip dersi dinlemeye başlayacakken Poyraz'ın bana baktığını fark ettim, kısa bir süre göz göze geldik ama hemen bakışlarımı çevirdim. Poyraz'ın daha fazla kafamı karıştırmasına izin veremezdim, bundan sonra bana nasıl davranıyorsa karşılığını aynı şekilde alacaktı. Konulardan geri kaldığım için matematik dersinden hiçbir şey anlamıyordum, gerçi zaten matematikten çoğu zaman anlamazdım ama bir an önce soru çözüp kendimi geliştirmem lazımdı. Hoca tahtaya bir soru daha yazdığı an çözemeden zil çalmıştı, herkes sınıftan çıkarken Zeynep ve Yağmur da kantine gitmeyi teklif ettiler ama hocanın tahtaya yazdığı soruyu çözmem gerekiyordu yoksa bir sonraki ders yine hiçbir şey anlamazdım. Kızlara durumu açıkladıktan sonra onlar kantine giderken ben de soruyu anlamaya çalıştım ama bu o kadar kolay değildi, ben soruya, soru bana bakarken "İlk önce karekökünü almadan başla." diyen Poyraz'a şaşkınlıkla bakakalmıştım. Ne zaman geldiğini bile fark etmemiştim. Ona cevap vermeyerek önüme döndüm. "Küs müyüz?" diye sorduğunda "Bilmem, küs müyüz? Sen bugün küssen küsüzdür." diye iğneledim. Poyraz yine komik bir şey söylemişim gibi gülmüştü, ben sinirliyken birinin karşımda gülmesi beni daha da sinirlendirmekten başka bir şey yapmıyordu. "Bak Defne dün sana biraz fazla tepki vermiş olabilirim ama iki kişi kavga ederken araya girersen sen daha fazla zarar görebilirsin." dedi Poyraz. "Haklısın, keşke bıraksaydım da çocuğu öldürseydin." dediğimde zil çaldı ve Poyraz cevap veremeden hoca sınıfa girdiği için yerine geçmek zorunda kaldı.Çok acıkmıştım, neyse ki öğle arasına girmemize az kalmıştı. Son dersin son dakikalarında çalan zille birlikte öğle yemeğine indik, yemekhanede en sevdiğim tatlılardan biri olan çilekli pudingi görünce çok mutlu olmuştum. Kızlarla yemeğimizi yerken Yağmur "Kızlar ya yemekten sonra voleybol mu oynasak?" diye bize sordu. Aslında çok iyi olurdu biraz hareket ederdim en azından, hiç spor yapmıyorum zaten ama hava yağmurlu." dediğimde Zeynep "Biz de kapalı spor salonunda oynarız, hep başkaları kullanacak değil ya bir kere de biz voleybol oynayalım." dedi. Hepimiz onaylayıp yemeğimizi yedik ve kapalı spor salonuna gitmek için yemekhaneden çıktık. Bir yandan yürüyor bir yandan da çilekli pudingimi yiyordum, gerçekten çok güzel yapmışlardı.
Spor salonuna geçtiğimizde beklenen manzarayla karşılaştık, tabi ki de her öğle arası olduğu gibi erkekler basketbol oynuyordu. Poyraz, Batuhan ve ismini bilmediğim birkaç kişiyi daha gördüm. "Hadi boşverin başka zaman oynarız." dediğimde Yağmur "Ya hep onlar oynuyor zaten biz hep onları görüp gittiğimiz için tepemize çıktılar, yok öyle artık biz de oynayacağız." dediğinde Zeynep de ona destek verdi. "Peki ne yapacağız kızlar zorla onları sahadan çıkartamayız ki, onlar da kendi rızalarıyla çıkmayacaklarına göre," dediğimde Zeynep "Şimdi görürsünüz ne yapacağımızı." diyerek basketbol sahasına doğru yürümeye başladı. Bir yandan pudingimi yiyor bir yandan da Yağmur'la birlikte Zeynep'in ne yapacağını izliyorduk. "Beyler biz voleybol oynayacağız, izin verir misiniz artık sizin oynadığınız yeter." dediğinde çocuklar gülmeye başladı. "Biz basketbol oynuyoruz gördüğünüz gibi, voleybol oynamak istiyorsanız bahçeye çıkın." dedi içlerinden biri. Zeynep "Aaa ne kadar mantıklı biz bunu neden akıl edemedik ya? Acaba dışarda yağmur yağdığı için olabilir mi?" diye cevap verdiğinde Yağmur'la gülme sırası bizdeydi. Biz gülerken çocuklar bize baktı ve Poyraz'la yine göz göze geldik. Bu kez bakışlarımı kaçırmamıştım, o da kaçırmıyordu. "Pekala beyler o zaman şöyle bir şey yapalım, kızlarla kısa bir maç yapalım kazanan da tüm hafta ne oynamak istiyorsa oynasın." diye bir teklif sundu Poyraz. Onlar her gün basketbol oynuyordu onlara karşı nasıl kazanabilirdik ki? diye düşünürken Zeynep bize baktıktan sonra teklifi kabul etti. Şaşkınlıktan kalakaldım ve Zeynep'e kimsenin duymayacağı şekilde "Neden kabul ettin, hiç şansımız yok." dediğimde bana güven dolu bir sesle "Merak etme, ben eski basketbolcuyum, biz de biliyoruz bir şeyler." dediğinde en azından biraz rahatlamıştım. Batuhan bana bakıp "Defne, istersen sen bizim takımda olabilirsin, bizden de bir erkek kızların takımına geçer böylece durumları eşitlemiş oluruz." dediğinde herkes Batuhan'ın bu önerisini mantıklı buldu. Zaten ben hangi takımda olursam olayım çok bi katkı sağlayamayacağım için en azından basketbolcu bir erkeğin kızların takımında olması işimize gelirdi. Ben Batuhan ve Barış adında bir çocuk takım olmuştuk, kızların takımına da Poyraz geçmişti. Poyraz "5 olan takım kazanır ve tüm hafta saha onların olur," dedi ve bana bakarak sözlerine devam etti "Ayrıca bonus olarak da çilekli puding." dediğinde Yağmur ve Zeynep ağızları şaşkınlık ve gülme karışımıyla açık bir şekilde hemen bana baktılar. Batuhan "Tamam o zaman beyler bayanlar, iyi olan kazansın." dedi ve bizim takıma taktikler vermeye başladı. Barış zaten biliyordu, bana genel olarak boşa kaçmamı ve onlara pas vermemi söylediler. Maç başladı, kızlar çoğunlukta olduğu için top karşı takımdaydı, zaten benim için karşı takım da benim takımımdı. Yağmur topu Poyraz'a pas verdi ve Poyraz daha ilk saniyelerde basket attı. Şaşırmıştım çünkü kızların takımında olduğu için erkeklerin lehine şeyler yapacağını düşünüyordum. Top bizim takıma geçmişti, Batuhan bana pas attı ben de hemen topu Barış'a attım. Barış tam topu potaya atacakken Poyraz'ın blok yapması onu engellemişti. Top karşı takıma geçti, Poyraz kızlara sürekli pas verip oyuna dahil olmalarını sağlıyordu ve bu sayede de Yağmur'un basket atmasıyla 2. sayılarını aldılar. Tabi ki onlar sayı aldıkça ben de mutlu oluyordum. Top bizim takıma geçtiğinde Batuhan ilk sayımızı aldı, daha sonrasında Barış da sayı aldı ve eşitlik sağlandı. Erkekler biraz daha sakin oynamaya çalışıyorlardı çünkü biz onlar kadar iyi değildik, top Poyraz'a geçtiğinde Batuhan bana topu almaya çalışmamı söyledi. Poyraz'ın elinden almaya çalıştım ancak her elimi attığımda topu başka bir yöne doğru götürerek o tarafta sürüyordu, topu almam imkansızdı ve boşa çabalıyordum zaten, Poyraz topu potaya atarak 3. Sayılarını aldı. Topu bana uzattı ve başlamamı söyledi ben de hemen Batuhan'a pas attım ve biz de 3. Sayımızı almıştık. Eşitlik sağlanmıştı ve biraz daha heyecanlı olması için sadece atış yapmaya karar verdik. Atma sırası bizdeydi, Barış topu potaya gayet rahat bir şekilde attı ve 4. sayımızı aldık, sonrasında aynı rahatlıkta Poyraz da attı ve yine durumlar eşitlendi. Atma sırası bendeydi, Poyraz topu bana uzattığında "Odaklan ve at" dedi. Dediğini yapmıştım ama topum potaya yetişmemişti bile. Poyraz "Kolların o kadar güçsüz ki, çizgili kaslarının bile olduğundan şüpheliyim." dediğinde "Senin de dilinin kemiği yok" diyerek cevap verdiğimde gülmüştü. Durum 4-4'tü ve şimdi hangi takım atarsa o kazanacaktı. En son bizim takımdan ben attığım için ve atışlara bizim takımdan başladığımız için eğer onlar atarsa kazanan onlar olacaktı, ki bu benim işime gelirdi. Onlardan sayıyı kullanacak kişi Zeynep'ti. Zeynep gayet rahat bir şekilde topu attı ve basket, onlar kazanmıştı yani bir hafta boyunca spor salonu kızlarındı, onlar ne derse o olacaktı. Büyük bir keyifle kızlarla birbirimize sarıldık. Batuhan şakayla "Bak ya Defne sözde bizim takımdaydı." dediğinde güldük. Herkes birbirini tebrik ediyordu, Poyraz bana elini uzattı ve gülerek "Tebrik ederim Lebron James." dediğinde hiç aldırmadan ama bir o kadar da yapmacık bir gülümsemeyle "Teşekkür ederim" dedim.
Dersin başlamasına daha vardı biz de kızlarla okulun kantininde bir şeyler içmeye karar verdik. Yağmur "Poyraz baya iyi oynadı, neyse ki bizim takımdaydı." dediğinde Zeynep de onu onayladı ve ekledi "Hem saha hem çilekli puding ha?" dedi gülerek. Yağmur da ona katılmıştı. "Aman ya Poyraz da bana laf atıcak yer arıyor zaten, çilekli puding bahane oldu." dedim. Biraz sohbet ettikten sonra dersin başlamasına yakın kızlar tuvalete gideceklerini söyleyip kalktılar , ben de sınıfa döndüm. Yerime geçtiğimde sıramın üstüne gördüğüm şeyle gülümsememe engel olamamıştım. Biri sırama çilekli puding koymuştu, bu kişinin kim olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildi. Kızlar sınıfa girdiğinde elimdeki pudingi gördüler ve gülüşmeye başladılar. "Ee ne yapıcaksın, bence ona bir teşekkür etmelisin bu çok tatlı bir hareket." dedi Zeynep. Yağmur da "Evet yaa çok tatlı inanamıyorum çocuk daha ne kadar belli edebilir senden hoşlandığını."dedi. "Haline bakacak olursak bu senin de çok hoşuna gitmiş Defiiii." diye ekledi Zeynep, o bunu diyene kadar gülümsediğimi fark etmemiştim bile. Kendime bile itiraf etmekte zorlansam da bu doğruydu, Poyraz'ın bu hareketi gerçekten çok hoşuma gitmişti. "Kızlar tamam hoşuma gitti, ama ne yapabilirim ki gidip boynuna atlayacak değilim, gördüğümde teşekkür ederim." dedim ve zilin çalmasıyla yerlerimize geçtik. Poyraz sınıfa girdiğinde ona bakıyordum ve bu yüzden göz göze geldik, gülümsememe hakim olamamıştım, o da bana gülümsedi ama sanki bir tuhaflık vardı, ya da yine kuruntu yapıyordum. Neredeyse tüm ders onu izledim, içimde garip bir his vardı, tabi ki sadece çilekli puding olayından dolayı değildi bu his, en başından beri farklı hissediyordum ama sanırım korkuyordum. Sevmekten, karşılık görememekten ve üzülmekten çok korkuyordum, şu an onun da bana karşı hislerinin olduğunu düşündüğüm için kendi duygularımı kendime daha kolay ifade edebiliyordum ve bu beni özgür hissettiriyordu. Teneffüs zili çaldığında kızlar bana bakıp Poyraz'ı ima ederek "Hadi!" diye fısıldadılar. Onlardan da aldığım cesaretle "Poyraz" diye seslenmem bir oldu. Poyraz tam sınıftan çıkarken ona seslenmemle arkasını dönüp "Efendim?" dedi. "Biraz konuşabilir miyiz?" diye sorduğumda "Tabi" diyerek karşılık verdi ve bahçeye doğru yürümeye başladık.Poyraz ne söyleyeceğimi merak ediyor gibi görünüyordu, ben de daha fazla uzatmamak için "Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. Poyraz bana gülümseyerek karşılık verdi "Rica ederim Defne, ama ne için teşekkür ettiğini anlayamadım." dediğinde "Çilekli puding için teşekkür ederim." dedim ben de ona anlamayan gözlerle bakarak. "Defne ne çilekli pudingi, ne dediğini anlamadım." dediğinde kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Ondan başka kim olabilirdi ki? "Sırama çilekli puding koyan sen değil miydin?" diye sordum sesim titreyerek. Aldığım cevap karşısında hissettiğim duygu karmaşasının tarifi yoktu, ama beni yerin dibine sokmaya fazlasıyla yetmişti "Hayır Defne, sırana çilekli puding koyan ben değildim."
Okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim ❤️ beğendiyseniz arkadaşlarınıza önermeniz ve hikayemin bir sürü insana ulaşması beni çok mutlu eder. Düşüncelerinizi benimle yorumlarda paylaşırsanız çok mutlu olurum. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
His
Teen FictionHayatım birden tepetaklak oldu... Bildiğim ve yaşadığım her şeyin yerini hiç bilmediğim ve yaşamadığım duygular aldı. Yeni yazmaya başladım arkadaşlar bir şans verirseniz çok sevinirim:) Yorumlarda belirttiğiniz görüşler benim için çok değerli, lüt...