Her şey tıkırında ilerliyordu.
Okula gitmeden önce yaşanan olaydan sonra zar zor utancımı yenebilmiştim ve okula ne kadar geç gitsem de sınava yetişebilmiştim. O kadar çalışamama rağmen sınavın sonucunu oldukça yüksek bekliyordum. Bunu da atlatabilmiştim. Geriye tek bir şey kalmıştı,o da biricik komşum Jeon Jungkook ile aramı güzel tutmak ve davranışlarından vazgeçmesine ikna etmemdi. Bunu da başarabilirsem tadından yenmezdi.
Okuldan eve geldiğim gibi sanki atlı koşturuyormuş gibi üzerimi değiştirip üzerime yapışan formalarımdan kurtuldum. "Biricik" komşumun kapısını çalmadan önce yemek için en sevdiğim çikolata parçacıklı kurabiyeler yapacaktım. Sonuçta komşuluk ölmemişti,değil mi?
Ezbere bildiğim malzemeleri kapla beraber hamur haline getirdim ve şekil vererek tepsiye dizdim. Isısını öncedem ayarladığım fırına kurabiyeleri attım. Kokusu şimdiden burnuma geliyordu ve aç karnım rahat durmuyordu.
Pişen kurabiyeleri büyük bir tabak alıp yerleştirdikten sonra gitme vaktinin geldiğini anladım ve evde açık bir şey bıraktım mı diye kontrol edip evden çıktım. Sabah gibi utanç verici bir hareket yapmaktan deli gibi korkuyordum. Bilerek yavaş çıktığım merdivenlerin sonuna geldiğimde Jungkook'un kapısını bulup önünde durdum ve zil tuşuna bastım.
Boğazımı temizledim ve derin bir nefes aldım o sırada kurabiyeleri koyduğum tabağı önümde tutuyordum. Fazla heyecan yapmıştım,hem de çok gereksiz bir heyecan.
"Merhaba Canım Komşum." Sesimin neşeli çıkmasına özen gösterdim.
Kapı açıldığında üstsüz bir Jungkook görmek beni oldukça şaşırmıştı ve böylelikle ilk yüzyüze karşılaşmamız şimdiden kötü başlamıştı. Onun bedenini görmemek adına elimi gözlerimin önüne koydum ve o sırada telaşlı çıkan sesimi kontrol edemedim.
"Şey,sanırım müsait olmayan bir zamanda geldim. O zaman ben gid-" Gitmek ne Tanrı aşkına. Çok çabuk pes edemezdim. Tek elimde duran tabağı düşürmemek beni oldukça zorluyordu. Nasıl görünüyordum kim bilir. Gözlerimin önünde duran ellerim sayesinde en azından tepkisini göremiyordum.
"Gördüğünüz gibi ev halindeyim." Derin çıkan sesiyle konuştuktan sonra gözlerimdeki elimi indirdim ve gözümün aşağılara inmemesi için kendimi tutmaya çalıştım. Yapmacık olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle ona baktım.
"O halde içeri girebilirim!" Bir şey demesini beklemeden kapıyla bedeni arasındaki boşluktan yararlanıp içeri girdim. Arkamdan bana şaşkınca bakan bakışlarını hissediyordum fakat umursamamıştım. Evi de kendisi gibi beni şaşırmıştı. Böyle bir adamdan dağınık ve pis bir ev beklerken oldukça temiz ve düzenli bir ev karşılamıştı beni.
Eve ilk girdiğimizde bizi ilk oturma odası karşıladığından bulmak zor olmamıştı ve oturma odasındaki koltuklardan birine rahatça yerleşirken kurabiye tabağını kucağıma koydum. Benimle beraber oturma odasına geldiğinde şaşkın bakışlarla beni süzüyordu.
"Evde annemin yaptığı kurabiyeler duruyordu ve bende dedim ki niye komşu ziyaretinde götürmeyeyim. Ne derler bilirsin, tatlı yiyelim tatlı konuşalım." Ben ona yapmacık gülümsemeler gönderirken o tepkisiz bir şekilde yüzüme bakıyordu ve gergin bir şekilde karşımdaki koltuğa oturdu. Gözüne gireyim derken aşırı rahat mı davranmıştım acaba?
"Neden çat kapı geldiğinizi sorabilir miyim acaba? Davetsiz misafirleri pek sevmiyorum da." Kendimi bozmamaya çalıştım ve rahat gözüken imajımı devam ettirdim.
"Ben de buraya dedikodu yapmaya gelmedim herhalde. Bu arada sizli bizli konuşmaları bıraksak olmaz mı? Bundan sonra çok yakın komşular olacağız da." Sabır dilercesine iç çektiğini gördüm. Yaptığım plan hiç iyiye gitmiyordu şu an.
"Pekala ama hala sorumun cevabını alamadım." Biraz sıcak kanlı olamıyor muydu cidden. Ben neler yapıyorum,onun ne yaptığına bak.
Boğazımı temizledim ve oturduğum yerde sırtımı dikleştirdim. Başlıyorduk. "Aslında buraya hiç hoş olmayan bir sebeple geldim, susucağımm susucağım diyorum nereye kadar artık. Yeter. Dairenizden çıkan sesler beni oldukça rahatsız etmeye başladı. Son sınıf öğrencisiyim ve üstümde sınav telaşı varken bu sesleri duymak zorunda değilim. Eğer bu dediklerimden sonra bunu yapmayı kesmezsiniz en yakında zamanda gitmeniz için dilekçe yazacağım." İçimdekilerin bir kısmını dışarıya atmam bana bir rahatlık vermişti. Gülen yüzüm silinmişti ve onun yerine sinirli ifadem yer almıştı.
Dediklerimi takmıyor muydu o? Ben bunları söylediklerinden sonra tepkisiz bakışlarını üzerimden çekmişti ve alaylı bakışkarını üzerime çıkartmıştı. Ne yani, dediklerim onu mu korkutmamış mıydı.
"Sadece bir dilekçeyle beni buradan gönderebileceğini mi zannediyorsun cidden." İyiden iyiye sinir bozucu olmaya başlamıştı ve şu an boğazını sıkmamak için zor duruyordum.
"Ben dediğimi dedim,seni göndermek için elimden gelen her şeyi yaparım." Sanırım burada artık konuşma bitmişti ve koltuktan sinirli bir şekilde kalpıp kapıya yöneldim. Bir kurabiye bile yiyememiştim,keşke ona götürmeseydim şu an evde kurabiyelerimi gömmüş olurdum.
Tam kapıyı açacağım sırada bileğimi tuttu ve beni ters çevirerek kapıyı yapıştırdı. Üzerime eğilmesiyle gittikçe daha zor nefes almaya başladım,bir anda sıcaklamam normal miydi? Nefes alış veriş sesleri buradan duyuluyordu ve bunu beklemediğimden dolayı sertçe yutkundum. Böyle bir hamleyi ne ara yapmıştı şaşkınlık içerisindeydim.
"Dur," dedi. Dudaklarından çıkan kelimeler fısıltı halinde kulağıma gelmişti.
"Bir şartım var." İşte şimdi bu beklenmedik olmuştu.
Diğerlerine göre daha uzun bir bölüm oldu ama diğerleri kısa olacak
Beğendiniz mi??
Oy vermeyi unutmayın bu arada
💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lumiére, Rosékook
ФанфикPark Chaeyoung, üst komşusundan gelen seslerden nefret ediyordu...