twenty one

1.4K 78 21
                                    

Yorum yapar mısınız?💖🫶🏻

Okula girerken Jungkook'un ultra lüks son model arabasının kimsenin görmediğini varsayarak adımlarımı attım. Sonuçta buraya ailesi çok zengin olan öğrenciler de geliyordu ve dikkat çektiğimi düşünmüyordum.

Dersin başlamasına daha vardı sanırım, sınıfa girdiğimde olanları Jennie'ye anlatmak için baya bir sabırsızdım. Çünkü başından beri beraber olmamızı ve benim Jungkook'dan hoşlandığımı söylüyordu. Diyeceklerimi duyduğundan büyük bir şoka uğrayacağına emindim. Hala heyecanlı hissediyordum kendimi Jungkook'un öpmesi bende büyük bir etki yaratmıştı ama aynı zamanda bu mutlu günlerimin tadını çıkarmak istiyordum.

Sınıfa girdiğimde masasında test çözen Jennie'yi gördüğümde, kendisi benim aksine baya bir çalışkandı, çantamı yanına bırakıp oturdum. Hala başını kaldırmamış ve test çözmeye dalmış gibiydi.

En sonunda dürttüğümde beni fark etmiş ve gördüğü gibi sıçrayarak kollarını boynuma sarmıştı. "Chaeng'im." Sarılışına karşılık verirken onu bir kez daha sevdiğimi ve aramızdaki bağın hiç de sıradan olmadığını çok daha iyi anladım.

"Anlatacaklarım var." Direkt konuya giriş yaptığımda benden ayrılmış ve tek kaşını kaldırarak bakmaya başlamıştı bana. "Neden ayrılma konuşması yapacak gibi duruyorsun?" Kendimi gülmemek için zor tuttum. Evet, biraz ciddi görünüyor olabilirdim ama bana göre ciddi bir konuydu zaten.

"Bak şimdi, çığlık atmak falan yok tamam mı?" Jennie'nin dediklerimi duyduğunda ne kadar abartılı tepki vereceğini biliyordum. Başından beri beraber olmamızı istemiş ve en büyük destekçimizdi resmen.

"Tamam. Söz. Yoksa-" cümlesini devam edecekti ki ben direkt konuya girmeye karar vermiştim. "Biz Jungkook ile birbirimize açıldık."

"NEEEE." Jennie'nin aniden bağırmasıyla ürkmüştüm ve şimdiden direkt konuya girdiğim için pişman olmuştum. Çünkü sınıfta duran tek tük öğrenciler bile kafasını kaldırıp bizi dinlemeye başlamıştı. Belki de sindire sindire söylemek daha iyi olabilirdi. Jennie'nin bu huylarına sinir oluyordum az da olsa.

"İyi ki bağırma dedim." Sitem edercesine söylediğimi sözler üzerine koluma vurdu. "Ne yani şimdi siz, Jungkook ve sen beraber?? Nasıl oldu?? Anlat." Tekrardan Jungkook ile olan anlarımız gelirken modum yükselmişti birden bire.

"Beraber değiliz. Yani o benim ona güvenmemi sağlayacak." Ardından devam ettim. "Doğum günümde bizim evin orada buldum onu, beni bekliyormuş. Sonra beni arkadaş olarak görmediğinden bahsetti ve öpüştük."

"ÖPÜŞTÜNÜZ MÜ BİR DE?!" Jennie tekrar bağırdığında sınıftakilerin ilginç bakışlarıyla karşılaşmış ve yerin dibine girmiştim resmen.

"Ama çok bağırıyorsun sen."

"Bu, senin bana Jungkook'u anlattığından beri olan bir hayalimdi ve sen Dünya'nın en normal şeyiymiş gibi söyledin az önce." Aslında o öpüşme bir an olsun bile aklımdan çıkmıyordu. Flashback gibi her an zihnimde dönüyordu. Söyleyeceklerini devam etmişti ardından.

"Bir şey diyeceğim, böyle olması çok daha iyi olmuş hem açılmanız hem de onun senin güvenini sağlaması. Biliyorsun, geçmişi pek temiz değil." Jennie bir anne edasıyla konuştuğunda dudaklarımdan samimi bir gülüş ortaya çıktı.

"Yanlış yapmaktan korkuyorum Jennie sadece." Jennie, bana aniden kollarını boynuma dolayarak aniden sarıldığında az önceki sarılmamız gibi ona karşılık vermiştim. İyi ki Jennie gibi birisi var hayatımda, iyi ki tanışmıştım.

-
Son ders zilinin çalmasıyla sıkıntılı bir nefes vermiştim. Bugün okul hiç geçmek bilmemişti ve geçirdiğim en sıkıcı günlerden biriydi bu yüzden kendimi evet atıp, test çözmek hedefimdi.

Lumiére, RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin