Selam! Bölümü gecenin 1'inde yazıyorum✌
Jungkook ile geçirdiğimiz yaklaşık iki saatin sonunda bana ne arama gelmişti, ne bir haber. Jennie'yi tekrar tekrar aramıştım ama hala telefonlarıma cevap alamamıştım. Yarın onu gördüğüm gibi yanına gidip neden telefonlarımı bir türlü açmadığını soracaktım. Geçerli bir nedeni vardır umarım.
Böyle durumda gidecek başka bir yerim olmadığı için Jungkook'ta kalmaya devam etmek zorundaydım. Aslında bu bir iki saat içerisinde bile aramızdaki kasvetli hava eskisi kadar yoktu ve kendimi daha rahat hissediyordum. Belki de böyle olması Jungkook ile daha insancıl bir şekilde anlaşmamıza neden olmuştu.
Yemeklerimizi yemiştik ve Jungkook'un Youtube'dan açtığı rastgele komik videoları izliyorduk şimdi. Arada kahkahalarla güşüyorduk, aslında daha çok ben gülüyordum o da benim gülmeme gülüyordu. Garip bir ortamdı.
Onda bir-iki saat kalabileceğimi söylemiştim ama çoktan bir-iki saat geçmişti ve ben hala buradaydım. Jungkook, buna rağmen ağzını açmıyordu veya şikayetçi gibi gözükmüyordu. En azından ona bu yüzden teşekkür etmeliydim. Jungkook, izlediğimiz videoya dalmışken ben bilgisayara uzanıp videoyu durdurma tuşuna bastım. Videonun durmasıyla bakışları bana dönmüştü. Fark etmeden dudağımı dişlerimin arasından geçirmiştim. Sadece bir teşekkür etmek için bu kadar gerilmeme gerek yoktu.
"Şey, ben teşekkür edecektim beni evinde ağırladığın için. Bu kadar şey üst üste gelmeseydi böyle şeyler yaşammazdı. Sana da yük oldum, belki önemli işlerin vardı." Cümlerleri ancak bu kadar toparlayabilmiştim. Çekingen bir şekilde çıkan sesimi fark ettiğinde 'sorun yok' ve rahatlatmak istercesine bir gülüş sunmuştu bana.
"Bir işim yoktu. Ayrıca, sen gelmeseydin tüm gün yatakta yuvarlanıp ardından da proje ödevlerimi yetiştirmeye çalışacaktım. Aslında iyi oldu böylesi." Elini ensesine atmıştı. Söyledikleriyle ben de ona gülmeden edememiştim, ses tonu ve dedikleri içimi rahatlatmıştı.
"O zaman videoyu yeniden açıyorum." Gözleriyle bana izin verdiğinde, videoyu tekrardan başlattım ve bu yatak gibi rahat olan koltukta iyice arkama yaslanmıştım ama koluma baskı yapan şeyle birlikte duraksamıştım. Jungkook ile kolumız değiyordu ve koskoca koltukta dip dibe oturmuştuk. Ne ara bu kadar yakınıma geldi, ne ara kollarımız değmişti anlamıyordum. Önüme düşen saç tutamından yan tarafımı göremiyordum, bana bakıyor muydu acaba yoksa videoya mı dalmıştı.
"İzlemeyeceksen kapatalım." Jungkook'un sesiyle beraber kaskatı duran pozisyonum ile beraber irkilmiştim. Demek ki Jungkook beni izliyormuş, Tanrı sesimi duymuştu sanki. Ona bakmak için önüme düşen saç tutamını kulağımın arkasına ittirdim.
"Yok ya, ben biraz dalmışım o yüzden öyle oldu." Rahat bir tavır takınmaya çalışarak omuz silktim, aslında dalmamıştım. Sadece biraz... biraz ne? Hiçbir fikrim yok, cümlenin devamını getirememiştim.
"Bence sen sıkıldın, hadi başka yapacak bir şeyler bulalım." Aslında geçirdiğimiz bu zaman içerisinde hiç sıkılmamıştım, eğer gerçek arkadaşlar olsaydı daha fazla eğlenebileceğimize bile emindim.
"Ne gibi?" Tek kaşımı kaldırarak sorduğum soruyla Jungkook bilgisayarı yere baktı ve beklemediğim bir zamanda ayağa kalktı. Tepeden ona bakıyordum. Annesini zorla bir yerlere götürmeye çalışan çocuklar gibi gözüküyordu, o havayı almıştım.
"Seni bir yere götürücem." (Y/N: İçimden niye hep kırmızı oda diye geçiyor fleldleşd off çok fesatım yine.) Elimi tutup çekiştirirken bu hallerine dayanamayıp onun beni sürüklemesine izin verdim. Gözlerimi bağlı olan elimizden çekememiştim. Elimi tutmaya iyi alışmıştı he.
![](https://img.wattpad.com/cover/258158918-288-k313943.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lumiére, Rosékook
FanfictionPark Chaeyoung, üst komşusundan gelen seslerden nefret ediyordu...