Bölüm 1- Büfedeki Çocuk

4.5K 189 322
                                    

Sabahtan beri kütüphanede uyukluyordum. Burda durmamın faydası olmadığını anlayıp, yavaşca ve ses çıkarmamaya özen göstererek masadan eşyalarımı toplamaya başladım. İşim bittiğinde çantamı omzuma takıp kütüphaneden çıktım.

Bir haftaya yazılılarım başlıyacaktı ama ben her zaman yaptığım gibi bütün bir dönem boyunca yatmış ve ders çalışma işini son haftaya bırakmıştım. Eminim sizde benim gibisiniz. Yani asla dönem içinde ders çalışmayıp son haftalara hatta günlere bırakıyorsunuz.

Kendime lanet ederek yolda ilerlemeye başladım. Aslında kütüphane evden kaçmak için çok hoş bir yoldu. Annem öldüğünden beri babamla aramız çok iyi değildi. Daha doğrusu babam dünyaya küsmüştü. Doğru düzgün konuşmuyor ve saatlerce duvarları izliyordu. Onu arada annemin fotoğraflarına bakıp ağlarken yakalıyordum.

Annemi ben de çok özlüyordum. Ama babam bu haldeyken yas tutma sırası bana pek gelmiyordu. Evi temizlemem, yemek yapmam ve diğer işlerle ilgilenmem gerekiyordu. Annem olsaydı hepimiz bir arada olurduk, böyle dağılmazdık sanırım. Abim ise bu süreçte bana pek yardımcı olmuyordu. Her zamanki hayatına devam ediyor gibi görünüyordu. Ama eminim o da annemizi çok özlüyordur.

Eve yaklaşıktıkça ne kadar acıktığımı farketmiştim. Çantamın ön bölmesinden anahtarlarımı çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde beni karşılayan köpeğimiz -Fluffy- olmuştu. Sanki yıllardır görüşmemişiz gibi üstüme atlıyordu. Çantamı kenara bırakıp yere oturdum. Hemen yüzümü yalamaya başlamıştı. O da olmasa ne yapardım kim bilir.

Biraz onunla oynadıktan sonra ayağa kalkıp oturma odasına ilerledim.

''Ben geldim!''

Babam koltukta oturmuş boş gözlerle çevreye bakıyordu. Zaten bana cevap vermesini de beklemiyordum. Yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum.

'' Ben yokken ne yaptın bakalım?''

...

'' Bu gün pizza mı sipariş etsek?''

...

Cevap alamayınca mutfağa gidip kendime küçük bir sandviç hazırladım. Karamsarlıkla merdivenlere yöneldim. Sanırım babam düzelmeyecekti. Annemi özlediğim kadar, babamın eski halini de özlüyordum.

Odama geçip sandviçimi yedikten sonra kendimi yatağıma attım. Elime telefonumu alıp biraz sosyal medyada gezmeye karar verdim. O sırada telefonuma bir hatırlatma gelmişti. İnanmıyorum uzun zamandır beklediğim film bu gün sinemaya gelmişti ve ben bunu unutmuştum!

Bence bu gün yeterince ders çalışmıştım. (Sadece kütüphanede kitaplarla bakışıp, uyumuş olmamı unutalım lütfen.) Bu yüzden sinemaya gidebilirdim.

Hemen hızlıca banyoya gidip, duş aldım. Bir yandan ne giysem diye düşünürken sade bir makyaj yapmıştım. Sade makyajdan kastım ise göz altı kapatıcısı ve dudak nemlendiricisiydi.Üzerime dar bir kot ve crop bir gömlek giymiştim. Son olarak sarı saçlarımı kurutup dağınık bir topuz yapmıştım. Sanırım insan içine çıkabilecek bir hale gelmiştim.

Seansa geç kalmak istemiyordum. Babama sinemaya gideceğimi bildirdikten sonra hemen beyaz spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Şimdi bana senin en yakın arkadaşın yok mu? Neden yanlız takılıyorsun? diye sorabilirsiniz. Tabiki en yakın arkadaşım var. Adı ''Lamia'. Ne yazıkki farklı şehirlerdeyiz.

Hızlıca sinema girişine girmiştim. Pardon bildiğin içeri dalmıştım. Sıraya girip, biletime kavuşunca rahat bir nefes aldım. Bu filmi baya uzun süredir bekliyordum. Şimdi benim için en zor kısma gelmiştik. ''Filmi izlerken ne yiyecektim ya da içicektim?'' Hiçbir zaman buna karar veremiyordum.

MAYBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin