İçeri Aidan'ın gitmesiyle sınıfta bir fısıldaşma başlamıştı. Bense şok olmuş bir halde bakakalmıştım. Önce Aidanla film izlemiştim, şimdiyse benim sınıfımdaydı. Sanırım bu bir rüya biri beni çimdikleyebilir mi?
"Ben Aidan Gallagher, önceki okulumda bir takım sorunlar yaşadığım için ayrılmak zorunda kaldım. Sizlerle tanışmak
için sabırsızlanıyorum. ""Sınıfta birinin seni tanımayan mı var? Kendini tanıtmana gerek yok!" demesiyle herkes gülmüştü. Ama ben Aidan'ın tebessümüne tutsak kalmıştım. O kıvrılan dudaklar, oluşan gamze, sert çene yapısı... Gözgöze gelmemizle hemen başımı eğmiştim.
"Alanis'in yanı boş Aidan, oraya geçebilirsin. Evet herkes defterlerini çıkarsın.Bu gün yeni konuya geçeceğiz. "
Alanis kısmından sonra duymaz olmuştum sanırım. Kulaklarım uğulduyor, yanaklarım yanıyordu. Aidan yanıma oturucaktı. Sıraların arasından ilerledikçe kalbim daha hızlı atıyordu.
" Selam Alanis. "
" S-selam."
Bana göz kırpıp yanıma oturmuş, çantasından defter kalem çıkartmaya başlamıştı. Hoca tahtaya bir şeyler yazmaya başlayınca bana dönüp sordu:
"Sen yazmıyor musun?"
"Şey, evet yazıyorum."
Verdiğim saçma cevap yüzünden kendime saydırarak defterimi açtım. İyice mala bağlamıştım.
...
İlk ders bitmiş, tenefüse girmiştik. Nedense bu ders 40 dakika değilde, bir yıl sürmüş gibi gelmişti. Ne yapacağımı bilemeden duruyordum öylece. Aidan bi kaç not aldıktan sonra bana dönmüştü.
" Eee nasıl gidi..."
"Aidan imzanı alabilir miyim?!"
Yanımıza gelen kızlar konuşmasını bölmüştü. Aidan onlara imza verip fotoğraf çekinirken parmaklarımla oynuyordum.
Nerden çıkmışlardı ki konuşucaktık biz. Tam bana bişi diyordu ya. Yani onlarla da konuşabilir. Hiç kıskanmadım ki. Saçlamayın canım niye kıskanıyım. O benim neyim sonuçta, hiçbir şeyim. Ben onun neyiyim hiçbir şeyiyim. Bu düşüncem biraz moralimi bozmuştu. Kendi yüzüme gerçekleri vurmuştum.
Aidan'ın çevresi kızlarla sarılıyken yavaşça sınıftan çıktım. Neden buna bu kadar morelim bozulmuştu ki. Aşık değildim sonuçta ona. Nereye gittiğime bile dikkat etmeden dolanmaya başladım.
Birine çarpmamla çarptığım kişinin elindeki kitaplar yere düşmüştü.
"Çok özür dilerim, önüme bakmıyordum."
"Önemli değil."
Çarptığım kişi sarışın kıvırcık saçlı bir oğlandı. Hemen eğilip onunla birlikte kitaplarını topladım. Elimdeki iki kitabını da ona verdikten sonra tekrar özür diledim.
"Gerçekten, tekrar özür dilerim."
"Hey, sorun yok. Bu arada ben Harry."
Gülümseyerek elini uzatmasıyla bende gülümsedim. Elini sıkarken konuştum.
"Ben de Alanis."
"Çok güzel bir adın varmış, Alanis."
"Teşekkür ederim. Şanslı demek."
"Çok hoş."
"Kitapları kütüphaneye mi götürüyordun?"
"Aynen"