Balkon camına yapışmış perdelerle üzerimi kapatırken Jungkook'a dik dik baktım. Bana doğru bir adım attığında elimi hızla ona doğru kaldırdım.
"DUR! Dur! Yaklaşma."
Sakin ol Mori Sakin ol. Sadece sana adınla seslendi. Şu an öpmeyi ağğağağ dur bi saniye. Bi de beni öptü buu.
"Sen şimdi ne oluyosun?" Dedim elimi hala ona doğru tutarken. Sorulması gereken soru bu muydu bilmiyorum. Şu an elim ayağım bin beş yüz ben bilmiyorum şu an.
"Sevgilin olmamı mı istiyorsun?" Bakışlarım birden boşlarken elimle perdeyi itip ona doğru bir adım attım ve ellerimi belime yerleştirdim. "Ben onu mu diyorum şimdi manyak mısın?"
Bana yan gülümsemesini sunarken ben nasıl bu kadar rahat olduğuna anlam veremiyordum. "Sen şimdi benim hizmetçim olmuyor musun? Hem öptün hem gerçek ismimi söyledin. Yanlış mı biliyorum?"
Bana bir adım attığında bende bir adım geri attım. "Hemde sonsuza mühürlenmiş eşin oluyorum." Diyince bir an ölcem zannetim. Elindeki dövmeyi de gösteriyo bi de ne zaman fark ettiyse. Ayh yok bana bişiler oluyo.
Balkonun kapısını açtım ve dışarı çıkıp ellerimi balkon demirine koyup derin bir nefes aldım. Sonra elimi kalbime götürdüm ve bir kaç kez vurdum. "Off salak salak davranmamalısın" dedim kendime ve daha ciddi bir pozisyona bürünüp arkamı döndüğüm an yine onunla göz göze geldim.
Bu göz göze geliş çok yakındı. "Mor" dedi bana daha da yaklaşırken. Bende geriye gidiyordum ama sonunda balkon demirleri ve Jungkook arasında sıkışmıştım.
"Kalbinin rengi" dedi. Yutkundum. "Çok yakınsın" dedim beni yavaştan ateş basarken. "Noldu? Aşık mı oldun? Yüzükleri takarken belliydi zaten" dedi. Ayh öf saçmalama karşımdaki başka bi erkek olsa yine kalbim çoştururdu yani. Öyle değil mi?
"Bi kere ben yanlışlıkla seni kurtarmaya çalışırken yaptım onu" dedim. Bana daha da yaklaşmaya başladı. "Benim yaşamamı isteyecek kadar önemsiyorsun beni" dedi. "Ay kurtarmaz olaydım" dedim ve bir şekilde kollarının arasından kaçtım.
İlk önce Odadan daha sonrada otelden çıktım. "Selam" Sen kimsin diye bir tepki verecektim ama sonradan hatırladım ki bu kişi Oh Sehun'du. Peki burada ne işi vardı?
"Selam?" Dedim. "Biraz yürüyelim mi?" Neden diye soramadım çünkü lafıma Jungkook atladı. "Olmaz sevgilimle mühim işlerim var." Anlamıyorum geçen gün biz birbirimize gıcık oluyoduk nasıl şimdi aşık rolüne girdi?
Ellerimizdeki dövmeyi Sehun'un gözüne sokmak istermiş gibi kaldırdığında Sehun sinirli bir şekilde gülümsedi. Sehun bana dönüp"Rose'un yaptıkları için özür dilerim iyi misin güzelim" dedi.
Neler oluyor?
"Rose'u tanıyor musun?" Dedim. Ay aralarında aptal rolünü oynamaktan bıktım cidden. "Rose'un sevgilisi ve sana adınla seslenen en kötü 2.şeytan" dedi Jungkook bana çok yardımcı olarak.
"Sen şeytan mıydın? İnanmıyorum" dedim hayretle. Ay resmen yeni tanıştığım herkes bişi çıkıyo. Artık kafayı yemezsem iyidir.
"Sizinle sonra ilgilenicem Hanımefendi yakında benim olacaksınız. Şimdilik kendinize iyi bakın." Jungkook'a keskin bakışını attıktan sonra anında ortadan kayboldu.
"Artık bi beni rahat bırakın ya!" Dedim Jungkook'a dönerken. "Biri benim olucaksın diyo biri sevgilim mevgilim bişiler." Elimi tutan elini ittirdikten sonra hızla Tapınağa doğru ilerledim.
Ay çok bunaldım cidden
Biraz sakinleşmeye ihtiyacım var
Hikayeyi nasıl devam ettirsem bilemiyorum artık. Bana biraz tavsiye verin lütfeen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MORİ /JK
FanfictionBirden Aşk Meleği oluveren bir insan kız ve onun işlerini karıştıran bir şeytan..hmmm peki bunlar birbirlerine aşık olursa ne olur? /DEVAM EDİYOR.../