" Son çarem sensin Aşk Meleği lütfen bana yardım et"
Uykumdan aniden fırlamamla tapınağın dua edilen yerine doğru hızlıca gittim. Doğru duymuşum. Gerçekten de biri dua ediyor. Sessizce ona gözükmeyecek bir yere saklandım ve dinlemeye başladım.
Bu kız sevmediği biriyle evlendiriliyormuş. Sevdiği kişi küçüklük arkadaşıymış. Bugün ona evlendiğini söylemek için kafede buluşacaklarmış. Eğer adam evlenme derse evlenmeyecek yani kız.
Bugün hafta sonu olduğu için şanslıyım. Okul derdi yok. Saklandığım yerden ona fark ettirmeden çıktım ve koşarak Tae'nin yanına gittim.
Her şeyi ona anlattıktan sonra ne yapmam gerektiğini sordum. " Koca bir hafta çok çalıştık sihirin ortaya çıktığında parmaklarını ve vücudu nasıl hareket ettirmen gerektiğini biliyorsun. Bu yüzden çözüm bulma kısmını sana bırakıyorum" bana göz kırpıp gitti.
Saol Tae çok yardımcı oldun gerçekten. Önüme yemeğimi getiren Kayi ve Mayi'yi görmemle neden onlara sormayım ki diye düşündüm. "Mayi! Kayi! Siz biraz bana tavsiye verebilir misiniz?" Kayi düşünür gibi yaptı. Mayi ise önüme tabakları koymaya devam ediyordu.
" Adam düğününe baskın yapsın." Hmm bu biraz kavgaya dönüşür gibi geliyor. Hem "Nasıl ikna edeceğiz getirmek için. Duyduğum kadarıyla kız ona kesin aşık ama erkeği bilmiyoruz. Olmaz." Kayi bana hak verir gibi kafa sallayıp işine döndü.
"Anı!" Kayi'ye döndüğümde hala işine devam ediyordu ama bilmiyor ki verdiği tavsiye benim için çok önemli. "Evet. Haklısın. Teşekkür ederim Kayi. Ne yapmam gerektiğini buldum." Önümdeki yemeğe hızla gömüldüm.
...
"Ne kadar da güzel bir kafe. Ah oradalar." Kendi kendime konuşan ben onlara yakın bir masa seçip oturmayı sonunda başardı.
"Haklısın çok güzel bir yer." Yanımda birden beliren Jungkookla kaşlarım çatılmaya başlamıştı. Çok güzel! Yemek yerken planladığım her şey şimdi bozulacaktı. Acilen bu şeytanı da düşünüp yeni bir plan yapmalıydım.
Resmen beni çıldırtmak için burada
"Senin burada ne işin var gibi bir soru yöneltmeyeceğim çünkü beni kızdırmak için buradasın değil mi?" Elini şıklatıp bana baktı. "Tabiki" Şıklattığı elini onların oturduğu masaya doğru uzattı.
"Senin için bir süprizim var Mori" Hadi bakalım al başına belayı. "Sus bi duyamıyorum" Kız ona evleneceğini söylediğinde erkeğin suratında buruk bir gülümseme oluştu. "Çok sevindim mutluluklar" dedi. Bu içten değildi. Herkes anlayabiliyor değil mi?
"Anlamalısın. Ben o adamı sev-" kızın sözünü yarıda bırakan şey evleneCEĞİ ADAMIN GELMESİ E YUH ARTIK. Hızla Jungkook'a döndüm. "İşte süprizimiz de geldi" Jungkook'u yumruklamaya çalıştığımda önümden kaybolup birden arkamda berildi.
Arkama hızla döndüğümde burun buruna geldik. Bana pis bir gülümseme sundu. Sinirle bakan gözlerimi kıstım ve diğer masaya bakmaya döndüm.
Evleneceği çocuk kızın elini zorla tutuyordu ve bir şeyler konuşuyorlardı. Bu sefer hiçbir şey duyamıyordum çünkü yanımdaki Jungkook bozuntusu kuru gürültü yapıyor. Yok neymiş sevdiği kızın uzun saçlı olmasını istermiş de çift göz kapağı olacakmış da aşk meleği olması gerekiyormuş da bilmemne uyduruyo bişiler.
Kızın sevdiği çocuğun buruk gülümsemeleriyle ve ağzını sürekli 'mutluluklar' deme şekliyle oynattığını gördüğümde işin çok kötü bir yere gittiğini anladım. Kız ve evleneceği adam da gitmeye kalkmışlardı. Offf ne yapıcam ben.
Hızla yanımdaki Jungkook bozuntusuna döndüm.
"HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN! Her şeyi mahvettin ya!"
Bişi dicem niye yıldızlamıyorsunuz hım? 🤨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MORİ /JK
FanfictionBirden Aşk Meleği oluveren bir insan kız ve onun işlerini karıştıran bir şeytan..hmmm peki bunlar birbirlerine aşık olursa ne olur? /DEVAM EDİYOR.../