Düğün salonunun önüne Tae ile ulaştığımızda ona içeri gitmesi için bakış attım. O oraya ilerlerken bende çocuğun yanına gittim. Selamlaştıktan sonra ona planı hızlıca anlattım.
Ayrılıp içeri girdik. Gelin odasına doğru ilerledim ve içeri girdim. "Merhaba. Ben son dokunuşlarınızı yapmak için geldim." Kız da bana sevimli bir şekilde gülümsedikten sonra aynanın karşısına oturdu.
Elime bir şeyleri alacakken kapı birden açıldı ve ikimiz de o tarafa baktık. Jungkook da tam zamanında gelmişti. Beni çıldırtmak için muhteşem zaman.
"Üzgünüm geciktiğim için. İkinci kıyafetinizi getirdim." Demek o da boşta kalmamış ve bu düğünü gerçekleştirmek için hazırlıklıydı. "Teşekkürler şuraya bırakın" Kolumdaki saate baktığımda iki dakikam olduğunu gördüm.
İki dakika içerisinde Jungkook'u buradan uzaklaştırmalıydım. Nasıl? Nasıl? Kızın telefonu birden çalmaya başladı. Şimdi yandım. Konuşmak için dışarı çıktığında bende Jungkook'un kolunu tutup odadan çıkartmaya hazırlandım.
Kapıdan sevdiği oğlan girdiğindeyse her şey çok geç gibi duruyordu. Oğlana dönüp "Sesimizi çıkarmayacağımızdan emin olabilirsin. Sana güveniyorum elinden gelenin en iyisini yap" diyerek Jungkook'un kolunu çekiştirerek hızla dolabın içine girdim.
Bizim dolaba girdiğiniz gibi bir kapı sesi duydum. Sanırım kız gelmişti. Dolabın içindeki daracık alanda Jungkookla kalmak gerçekten berbattı ama şu an onun bir şeyler yapmasını engelleyebilirdim.
Dolabın aralığından onları izlediğini fark ettiğimde elimi baktığı yere sanki ona duvara yaslıyormuşum gibi koydum. "Dikkatini onlara vermene izin vermeyeceğim Jungkook Bey" Bana yandan gülümsemesini sunarken gözlerimin içine yavaşça baktı.
"Sana dikkat kesilmemi mi istiyorsun yani Mori Hanım" Kısık sesle güldüm. "İstemiyorum. Kendiliğinden oluyor baksana" Gözleri dudaklarıma kaydığında ondan biraz uzaklaştım.
Konuşmayı bitirdiklerini düşünüyordum ama hala konuşmaya devam ediyorlardı. Daha fazla Jungkook'u oyalayamam. "Böyle kolay kaçamazsın küçük hanım" bu sefer o bana yaklaşmış bir şekilde bakıyordu.
"Bana kapıldın sanki" diyerek Bu sefer ben bir yan gülümseme sergiledim. Beni korkutmak için daha çok dibime giriyordu. "Beni kandıramazsın" dedim. Çünkü dudaklarıma yaklaşıyordu. "Eğer bunu gerçekleştirirsen melek olursun. Ki ben bunu istediğini düşünmüyorum deli adam" nefes alışlarımız birbirimize değiyordu. Gerçi o dibimdeyken ben sadece erkek parfümü kokusu alıyordum.
Parfümü güzelmiş bu arada. Erkek parfümlerine bayılırım. Neyse.
Biraz öyle durduk geri çekildiğinde alaya alır gibi güldü. "Zekiymişsin." Daracık alanda nefes alabildiğimi hissetmek güzel. Konuşma bittiğini ve kızın odadan çıktığını anladığımda dolabın kapağını açtım ve içinden çıktım.
"Ne oldu?" Dedim merakla. Umutsuzca suratıma baktı. "Bana çok geç dedi" Jungkook pis bir kahkaha ile odadan çıktığında elimi yumruk yapıp salladım. "B planına geçiyoruz ve bu kesinlikle gerçekleşecek!" Elime hızla telefonumu aldım ve Tae'yi aradım.
"Tae! B planına başlıyoruz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MORİ /JK
FanficBirden Aşk Meleği oluveren bir insan kız ve onun işlerini karıştıran bir şeytan..hmmm peki bunlar birbirlerine aşık olursa ne olur? /DEVAM EDİYOR.../