2

471 31 16
                                    

Gözlerimi açtığımda okulun revirindeydim. Neler olmuştu böyle? Ayağımın ucunda yatan da kim? Ahh tabi ya bu Taehyung. Bayılmadan önce yaptığı şeyde neydi öyle.

Uyanıyor. Hızlıca kafamı ondan çevirdim ve başka bir yere bakmaya başladım. "Uyanmışsın. İyi misin?" Gözlerimi tekrar ona çevirdim. "Ne demezsin muhteşemim. Bana bak! Az önce yaptığın şey neydi?" Bağırmaya başlamıştım. Rahatça konuşuyordum çünkü odada bizden başka kimse yoktu.

Kafasını sağa doğru biraz eğdi ve gülümsedi. "Bu daha başlangıç" Yerimden hızlıca kalktım. Zaten kim bilir kaç dersi atladık. "Tamam. Sus konuşma. Duymak istemiyorum vazgeçtim. Ben şimdi derse gidiyorum ve benimle uğraşma" Kapıya doğru ilerlerken arkamdan seslendi.

"Arkadaşının olmasını istemiyor musun? Ben olabilirim"

Alaya alarak güldüm. "Senin gibi aklı kaçık biri olucağına arkadaşımın olmamasını tercih ederim. Zaten ortaokuldan beri buna alışkınım. Endişelenme." Son bir bakış atıp oradan ayrıldım.

Sınıfa geri döndüm. Kapıyı açmamla onu sırada otururken gördüm. Sanırım yavaş yavaş kafayı yemeye başlıyorum. Hızlı adımlarla yerime otururken o bana gülümseyip el sallıyordu.

Sinir bozucu.
Aşırı sinir bozucu.

...

Eve dönüş yolunda çok şükür beni takip etmemişti. Zaten ben kiralık odalardan birinde kalıyorum. Bu fakirliğin dibi demek. Benim yarı zamanlı işte çalışmam bile ödemeye yetmiyor. Şimdi bunu niye söylediysem.

Bir dakika eşyalarım neden kapının önünde!?

Hızlıca kapımın önüne gittim ve eşyalarımı toplamaya başladım. Bir yandan da kapıya vuruyordum. "Bugün parayı ödeyeceğimi söylemiştim. Neden böyle yaptınız?" Bir yandan da ağlamaya başladım. Bana hayat ne zaman gülümseyecek.

Hızla kapıyı açan biriyle birlikte kafamı kapıya çarptım. "Sessiz olur musun! Buranın yeni sahibi benim git nereye gidiyorsan beni rahatsız etme!" Özür dileyeceğine adamın yaptığına bak. Hızlıca eşyalarımı kapıp oradan uzaklaştım.

Ellerimde eşyalar ne yapacağımı bilmiyorum. Yeni bir yer tutacak kadar paraya sahip değilim. Üzerimde hala okul kıyafetlerim var ve bir suyum bile yok. Anlaşılan bugün işe de gidemeyeceğim.

Ağlamam devam ederken biraz yürüdüm ve önünde akıntı olan bir banka oturdum. Ne zamandır bu kadar ağlamamıştım. Kendimi hep mutlu olmak için kasmıştım ama artık kesinlikle bir kara büyüye bulaştığımı düşünüyorum. Bu kadar tahlissizlik bu kadar kötü kader.

Yanıma birinin oturduğunu hissettiğimde hızlıca göz yaşlarımı silmeye çalıştım. Birinin büyük olan elleri omzuma dokundu. Kafamı kaldırdığımda Taehyung olduğunu gördüm. "Ağla. Ağlada biraz rahatla. Bazen ağlamak içini rahatlatmak için en iyi yöntemdir. Yada onun gibi bişi bu konularda iyi değilim." Kafasını utangaç bir şekilde kaşıdığında ağlamam kesilmişti.

Sanırım bu çocukta bana sabahtan beri bahsettiği ve gördüğüm büyülü şeylerden vardı. Belki beni kurtarabilir. Belki...belki hayatımda bir şeyler güzele dönebilir. "Taehyung!" Dedim ona dönerek. Ne diyeceğimi merak ediyordu. "Bana sabahtan beri söylediğin şeyler gerçekse eğer şimdi bir melek olmak istiyorum."

Bana gülümsedi ve sonra ciddileşti. "Yalnız bilmen gereken çok önemli şeyler var." Onu can kulağıyla dinlemek için hazırlandım."Anlat"

"Eğer yapmaman gerek bir şeyi yaparsan ortadan kaybolursun. Sonsuza dek! İlk defa bir insan melek seçiliyor. Normal melek olarak doğsaydın yanlışında şeytana dönerdin. Ordan da tekrar meleğe dönülebiliyor aslında ama bir yeri kontrol eden yani tapınak meleklerine değil. Başka tapınak meleklerinin hizmetçilerine dönüşürdün . Daha sonrası Tapınak meleklerine kalmış. Öldürmek isterse öldürür yaşatmak isterse yaşatır."

Ona anlamamış suratla baktım. "Şey bizim görünmeyen alem biraz karışık ama madem kabul ediyorsun yakında anlarsın. Çünkü rehberin ben olucam." Tekrardan gülümsedi. Ne gibi bir yanlış yapabilirim ki? Hem bunu yapmaktan başka çarem yok. Yoksa sokaklarda sürünüp çok bariz bir şekilde ölücem. "Ne yapmam gerekiyor"

"Şu akan suyun kenarındaki çimenlere otur birazdan gelicem" Eşyalarımı da yanıma alıp oturdum. Dizlerimi kendime çektim ve suyun akışını izlemeye başladım.

Aradan biraz zaman geçti. Suyun içinde bir şeyin parladığını fark ettim. Elimi suyun içine daldırdım ve parlayan bir taş geldi elime.

Mor bir taş.

Elimden yavaş yavaş yükselmesiyle ona baka kaldım. Bir anda ikiye ayrıldı ve gözlerime yaklaşıp ben bir şey hissetmeden içine girdi. İnanmıyorum! Gözlerimin içinde artık bir taş var ve canımı yakmıyor. Bir saniye bu bir çeşit melek mührü falan mı?

Etraf? Neredeyim ben?

Ne!

Terk edilmiş

Aşk Tapınağı mı?!

MORİ /JKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin