Sessizce annemin arkasından arabadan indim.
Okul bitmişti, sınav geçmişti ve artık kayıtlar açılmıştı. Kaydımı yaptırmak için Özel Akpınar Güzel Sanatlar Üniversitesine gelmiştik. Boyama veya tabloda hala gelişememiştim. Geldiğimde beni %100 bursla kabul edeceklerini söylemişlerdi ama sadece karakalem yeteneğiyle alacaklarından şüpheliydim. Annem alacaklarını söylüyordu.
Annemi takip ederek bahçeye girdim. Binanın önüne geldiğimizde Rasim Bey'i gördük. Bizi gülümseyerek karşıladı ve odasına davet etti.
Odasına girince şaşkınlıkla öylece kaldım. Annemin aldığı tamamladığım tablolar buradaydı. Biri başka tablolarla birlikte duvardaydı, bu en sevdiğim mahkeme salonunu boyadığım tabloydu. Hiç vermek istemesem de annem isteyince vermek zorunda kalmıştım. Diğer tablolarım odanın bir kenarında başka tablolarla birlikte duruyordu.
"Bu-bunlar neden burada?" şaşkınca annemin yanına ilerlerken sordum. Annem gülümseyerek masanın önündeki koltuklardan birine oturdu. Ben de diğerine oturdum. Şaşkınlığımı hala üzerimden atamamıştım ama duvardaki diğer tablolar da oldukça ilgi çekiciydi. Hepsinin kendine özgü teknikleri ve sanatı olduğu belli oluyordu. Açıkçası ilk kez kendi sanatım dışında böylesine özgün sanatlar görüyordum. Ayrıca ilk kez canlı bir şekilde başkalarının tablolarını görüyordum.
"Şimdi anladın mı?" Rasim Bey'in sesiyle ona döndüm. Yüzünde annemin gülümsemesine benzeyen hoş bir gülümseme vardı. Neyi anlamam gerektiğini biliyordum. Beni neden ısrarla bu okula istediklerini kastediyordu. Duvarlardaki tabloların her biri farklı kişiler tarafından yapılmıştı. Onları yapanların öğrenciler olduğunu anlayabiliyordum. Tıpkı dedikleri gibi özel yetenekli öğrencileri vardı.
"Anladım." küçük bir gülümsemeyle konuştum. Sonrasında kayıt işlemlerini yaptık. Ardından birini çağırdı. Söylediğine göre çağırdığı kişi oğluydu ve bana okulu gezdirecekti. Tatil dönemi olmasına rağmen oğlunun okulda olmasını garip bulmuştum ama ne yaptığı beni ilgilendirmezdi.
Kısa süre içinde kapı yavaşça açıldı ve o içeri girdi. Tepkilerimi tutamadan şaşırdığımı belli ettim.
"Siren, Başak'a okulu gezdirir misin?" Rasim Bey kibar bir gülümsemeyle beni işaret ederek konuştu. O da gülümseyerek kafasını onaylar anlamda sallayıp elini bana doğru uzattı. Anneme baktım. Gülümsüyordu ama anlamlandıramadığım bir gülümsemeydi. Kafasını onaylar anlamda sallayınca ayağa kalkıp onun yanına gittim. Çekinip elimi uzatmayınca elini indirdi ve odadan çıktı. Arkasından ben de çıkıp kapıyı kapattım ve büyük koridorda onu takip etmeye başladım.
"Neden beni resmediyorsun?" ellerini arkasında kavuşturup konuştu. Her zamanki sakin havası vardı.
"Şey..." utanıp ensemi ovuşturarak yere baktım. Omzumda yumuşak dokunuşunu hissedince kafamı hızlıca kaldırdım.
"Utanmana gerek yok. Bir şey yapacak veya söyleyecek değilim. Aslında hayatımda merak ettiğim ilk şey bu. Neden beni resmediyorsun?" sakin bir şekilde minik bir gülümsemeyle konuştu. Kafamı onaylar anlamda sallayıp kendimi hazırladım.
"Ben aklıma yerleşen şeyleri çizmeden duramıyorum." utanıp kafamı eğerek konuştum. Eğilip alttan yüzüme baktı. Yürümeyi şimdi bırakmıştık. Bir süre yüzündeki minik gülümsemeyle yüzümü izledi. Dikkatli bir şekilde bakan gözlerine bakmaktan kendimi alamadım.
"Eğer sana yardımcı olacaksa modelin olabilirim. Seni gözlemlediğim kadarıyla beni izlerken daha iyi resmediyorsun." bir anda gülümsemesini biraz daha büyütüp konuştu. Gözlerimi kocaman açmaktan kendimi alamadım.
"Yapar mısın?" çocuksu bir heyecanla sordum. Gülümsemesini daha fazla büyütüp kafasını sallayarak onayladı.
"Teşekkür ederim." mahçup bir şekilde konuştum. Doğrulup saçlarımı karıştırdı.
"Rica ederim." gülümseyerek konuştuktan sonra yürümeye devam etti. Sonrasında hiçbir şey olmadı. Sadece okulu gezdik. Çoğu şeyin yerini öğrenmiştim.
***
Son durağımız kafeterya oldu.
"Kahve alalım mı?" minik bir gülümsemeyle otomatı işaret ettim. Bir anlığına otomata bakıp bana döndü. Kafasını sallayarak onayladı. Otomatın önüne gittik. İlk önce o her zaman içtiği sütlü kahveden aldı. Ardından ben de sade kahve aldım. Sessizce bir masaya geçip oturduk.
"Sen de mi burada okuyacaksın?" en sonunda merağımı tutamadan sordum. Gülümseyerek kafasını onaylar anlamda salladı. Ben de karşılık olarak gülümsedim. Sesi oldukça huzur verici ve melodikti ama pek konuşmayan biriydi. Varlığı ne kadar huzur veriyorsa melodik sesi daha fazla huzur veriyordu. Genelde mimikleriyle anlaşır, pek konuşmazdı. Her zaman konuşmasını ve onun o güzel sesini duyabilmek isterdim.
Sessizce kahvelerimizi içtik. Rasim Bey'in odasına doğru giderken telefonum çaldı. Annemin aradığını görünce durup açtım.
"Efendim, anne." sessizce mırıldandım.
"Bebeğim, ben çıktım. Arabaya gel direkt." annem yumuşak bir sesle konuşunca kafamı salladım.
"Tamam, geliyorum." tekrar sessizce mırıldandım. Vedalaşıp kapattık. Siren öylece durmuş bana bakıyordu.
"Annem dışarıdaymış. Ben gideyim. Gezdirdiğin için teşekkür ederim. Görüşürüz." minik bir gülümsemeyle konuştum. Gülümseyerek karşılık verdi. Bir adım geriye atıp el salladı. Ben de el sallayarak karşılık verdim ve ikimizde arkamızı dönüp yolumuza gittik.
Bahçeye çıkıp otopark kısmına gittim. Annemin arabasını bulup yanına gittim. Annem dışarıda sigara içiyordu. Yanına geldiğimi görünce sigarayı hızlıca yakınlardaki çöpe attı. Üstünü silkeleyip arabaya geri döndü. Sürücü koltuğuna oturduğunda ben de ön yolcu koltuğuna oturdum. Kapıyı kapatıp kemerimi taktım. Annem de kemerini takınca arabayı çalıştırıp yola koyuldu. Camı açıp dışarıyı izlemeye başladım.
"Nasıldı, bebeğim?" annemin sessiz sorusunu duyunca ona döndüm. Minik bir gülümsemeyle yola odaklanmıştı.
"İyiydi." çocuksu bir çekingenlikle cevap verdim. Annemin gülümsemesi büyümüştü.
"Siren ile anlaşabildiniz mi?" annem soru sorunca tekrar ona döndüm. Hala yola bakıyordu. Kafamı sallayarak onayladım. Sonra görmeyeceği aklıma geldi ve küçük bir mırıldanmayla onayladım. Sonrasında annem başka bir şey sormadı. Biraz utanıp çekindiğimi anlamıştı.
***
Uzuuuunn bir aradan sonra buna bölüm atmam gerektiğini hatırladım. Özür dilerim çok geciktirdim. Affedin beni. Bir bahanem yok (。ŏ﹏ŏ)
Dilek ve şikayet bölümü.☞
Seviyorum sizi sağlıcakla kalın ❤️❤️
***

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Art Of Love {BXB}
Teen FictionBaşak, ilginç bir resim yeteneğine sahipti. Aklına yerleşen bir şeyi çizmeden duramıyordu. Siren ise son zamanlarda aklından çıkmayan kişiydi. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Art Of Love" İngilizce'de "Aşk Sanatı" anlamına gelir.