DÖRT

515 52 23
                                        

Sessiz bir şekilde kalemi defterin üzerinde gezdirmeye devam ettim. Bugün gelmemişti. İlk defa okula gelmiyordu. Onun için endişeli hissediyordum.

Çizmeyi bitirince kalemi defterin arasına koyup ayağa kalktım. Elimi saçlarımın arasından geçirip aşağı baktım. Duvarın üstünde, benim yerimde, bana bakarak oturan bedeni görünce ağzım ve gözlerim kocaman açıldı. Hızlıca cebimden anahtarları çıkarıp yanımdaki acil çıkış kapısını açtım ve içeri girdim. Ders seslerinin yankılandığı koridora kapının kapanma sesini de ekledim ve kilitledim. Nöbetçi öğrencinin meraklı bakışları eşliğinde ilerleyip normal merdivene ulaştım ve aşağı indim.

Öğrenci konseyinde olduğum için acil çıkış kapılarının anahtarlarından bir örnek de bende vardı. Normalde pek aktif değildim konseyin içinde. Genelde festival, kamp veya şehir dışı gezileri gibi büyük planlamaları ben organize ederdim. Onun dışında küçük şeylere karışmayı sevmezdim. Konsey başkanı dışında en büyük üye ben olduğum için de pek bir şey demezlerdi bana. Zaten tek başıma her yıl büyük organizasyonlar yaptığım için yıl boyunca konseyden uzak durmam göz ardı edilirdi.

Resim atölyesine gelip Mustafa hocanın verdiği anahtarlarla kapıyı açıp içeri girdim. Bu atölye genelde hafta sonları kurslarda açılırdı, hafta içleri de ben resim yapardım. Mustafa hocanın okula gelmediği günlerde de girip çalışabilmem için anahtarın yedeği bende vardı.

Gidip tuvalin önündeki tabureden önlüğü kaldırıp oraya oturdum. Bu gün cuma olduğu için itinayla üstü kapatılmış tuvale baktım uzun uzun. Öyle çok düşünmeyi sevmezdim. Hiçbir şey düşünmeden dalmak güzel olurdu. Hiçbir şey düşünmeden dalınca bir saniye bir dakika gibi gelirdi. Hayat daha uzun gibi geldiği için sıkıntılı olmadığım sürece dalmazdım ama bu sefer gerçekten sıkıntıdaydım. Beni görmüştü ama daha öncesinde de yanıma bile gelmişti. Yağmurda ıslanıp hasta olsam da yanımda oturmasına değerdi.

Aynı sınıflarda değildik. Bu yüzden onu sadece teneffüslerde görebiliyordum. Bir de öğle aralarında, yangın merdivenlerine oturduğunda görebiliyordum. Bugün öğle arasına kadar görmediğim için gelmediğini düşünmüştüm. Yangın merdivenlerinin en üstünde ne gördüğünü merak edip çıkmıştım. Bu sayede oradan gözüken manzarayı görme fırsatım olmuştu. Manzara çok hoşuma gittiği için de farkında olmadan defterimi açıp resmetmeye başlamıştım. Yakalansam da en azından oradan ne gördüğünü biliyordum.

Yavaşça defterimi açıp tek tek çizimlere bakmaya başladım. Sayfayı çevirdiğimde yırtılmış bir sayfa olduğunu fark edince hızlıca ayağa kalktım. Atölyeden çıkıp geldiğim yolu geri dönmeye başladım. Dikkatlice çevreye ve uçup gidebileceği yerlere bakıyordum. Merdivenlerde bulunan hiçbir pencere açık değildi ve merdivenlerde de değildi. Katları çıkarken eğer düşürdüysem ve nöbetçi öğrenciler aldıysa diye onlara da sormuştum. Hiçbirinin haberi yoktu. Son yer olarak yangın merdivenleri kalmıştı. Orada düştüyse kesinlikle uçmuştu. Döner bir şekilde etrafında parmaklıklar olan açık merdivenlerde uçmamak gibi bir şansı yoktu.

Umutsuzlukla acil çıkış kapısını açıp dışarı çıktım. Kapıyı arkamdan kapatıp merdivenleri yavaş yavaş inmeye başladım. O da ben gittikten sonra gitmiş olmalıydı. Benim yerimde görmüştüm ama şimdi çevrede yoktu.

Çizimim yangın merdivenlerinde de yoktu. Umutsuz bir şekilde dikkatle bakarak bahçeyi de dolaştım. Yine bulamadım. O da gitmişti. Elimi saçlarımın içinden geçirip okulun içine girdim. Kantindeki kahve makinesinden sütlü kahve alıp bir masaya oturdum. Sanırım resimlerin altına imza atma alışkanlığım olmadığı için sevinmeliydim. Onu çizerken beni görmemiş veya benim çizim şeklimi tanımayan kişilerin çizimin benim olduğunu anlaması zordu. Birileri bulduysa bile en azından bunu dileyebilirdim. Aslında bulsalar da pek sorun olmazdı. Yaklaşık üç gün sonra sergi vardı ve tuvalin altına imzamı atacaktım. Her türlü onu çizenin ben olduğum anlaşılacaktı. Neyse, pek sorun olmazdı. Son senemdi ve birilerinin benimle bunun için uğraşacağını sanmıyordum. O da pek sergiye katılmazdı ve katılsa bile hiçbir şeye dikkat etmezdi. Şu anlık çok gerilmemi gerektirecek bir durum yoktu.

***

Bölümler böyle kısa kısa oluyor ama kitabın geneli böyle yani. Öyle çok olaylı bir kitap değil. Olay olduğunda zaten uzun uzun yazıyorum. Bu bölüm olaysız bir bölümdü ve 555 kelimelikti. Sizin için bir sorun oluyor mu bu kadar kısa olması?

Dilek ve şikayet bölümü.☞

Seveyrum sizi sağlıcakla kalın ❤️❤️

***

Art Of Love    {BXB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin