Elimdeki defter ve telefonla sessiz bir şekilde odamdan çıktım. Koridora bakınıp hareketlilik olmadığını görünce sessizce merdivenlere yöneldim ve alt kata indim. Soluk ve hareketli ışığın geldiği salona sessizce girip yalnız başına dalgınca televizyona bakan annemin yanına oturdum. Geldiğimi fark edince gülümseyerek bana döndü. Elini uzattığında sessizce elimdeki defteri verdim. Birkaç sayfayı defalarca baktığı için hızlıca geçti. Bakmadığı sayfalara gelince durdu ve sessizce incelemeye başladı. Annem bir mimardı. Portre tarzı çizimler uzmanlık alanına girmese de çizimden anlıyordu sonuçta.
Bir süre dikkatlice bugün çizdiğim dört sayfaya baktı. Bazen eli dalgınca sayfanın üstüne gidip sayfanın üzerinde geziyordu. Sanki gerçekten yüzü oradaymış gibi dokunuyordu.
"Bunlar çok güzel, bebeğim." annem yavaş ve sessiz bir şekilde konuşup bana döndü. Defteri yavaşça kapatıp yanına bıraktı ve elini uzattı. Telefonumun şifresini girip galeriden tablonun fotoğrafını açıp eline bıraktım. Bir süre dikkatle onu inceledi.
"Küçük meleğim çok yetenekli." yumuşak bir şekilde sessizce konuştu. Utangaç bir şekilde gülüp gözlerimi kaçırdım. Telefonu da kapatıp yanına bıraktı.
"Dersleri idare edebiliyor musun, bebeğim? Eğer derslerine yetişemiyorsan tabloyu bırakabilirsin. Senin uzmanlık alanın karakalem, tablo zorluyor olabilir." dikkatli bir şekilde sessizce sordu. Kafamı iki yana salladım yavaşça. Gülümseyerek kollarını açtı. Kollarının arasına girip beline sarıldım. Kollarını omuzlarıma sardığında olabildiğince küçülüp kolunun altına daha fazla sığmaya çalıştım. Anneme böyle sığınmayı seviyordum. Önceden her zaman babamın kolunun altına bu şekilde sıkışıp onunla televizyon izlerdim ama son zamanlarda babam evle pek ilgilenmez olmuştu. Neden olduğunu bilsem de görmezden gelmek daha kolay geliyordu. Başka bir kadından çocuğunun olması ve o kadını daha çok sevmesi canımı yakıyordu. Her ne kadar bir kardeşim olmuş olsa da kabullenmek zordu. Babam boşanmak ve mutsuz evliliği bitirmek istiyordu ama annem boşanmıyordu. Neden boşanmak istemediğini söylememişti. Yine de ben de babam gibi boşanmalarını istiyordum. Babam beni o kadınla ve kardeşimle tanıştırmaya götürdüğünde eskisi gibi çok mutluydu ama evde olduğu sürece mutlu değil aksine çok öfkeli oluyordu. Birkaç kez babam bana da sinirlenmişti. Bu yüzden o evdeyken pek odamdan çıkmazdım. Annemle tüm akşam boyunca sessiz bir şekilde televizyon izler, gece olunca da odasına çekilirdi. Bu huzursuz ve gergin hava beni de gergin yapıyordu. Böyle şeylerle gerilince sanki ona ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum. Onu izlerken bana verdiği sakinliği böyle yok ettiğim için ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum. Bu yüzden boşanmaları taraftarıydım.
"Neden boşanmak istemiyorsun, anne? Bu şekilde daha zor değil mi?" merakla kafamı kaldırıp sordum. Derince iç çekip karşı duvara bakmaya başladı.
"İstemiyorum. Zor olduğunu biliyorum ama onu öylece başka birinin eline bırakmak istemiyorum." annem çocuksu bir inatla konuştu. Sessizce gülüp kolunun altından çıktım. Kollarımı açtım. Bu sefer de o kollarımın arasına girdi.
"Bunda bir sorun yok anne. Kaybetmiş olmayacaksın. Sen zaten beni doğurarak benim kadar muhteşem birine sahip oldun. Babam olsa ne olur? Olmasa ne olur?" gülerek konuştum. Küçük ve buruk bir tebessümle yüzüme baktı kafasını kaldırıp. Bir süre öylece yüzüne gülümsedim. En sonunda derin bir nefes alıp geri çekildi. Kollarımın arasından çıkmasına izin verdim.
"O zaman yarın ilk iş avukatla görüşüp geri adım atacağım." annem pes etmiş bir şekilde omuzlarını düşürerek konuştu. Kocaman gülümseyip beline sarıldım. Kıkırdayarak omuzlarıma sarıldı. Bir süre gülümseyerek öylece sarıldık.
"Hadi yatağa. Yarın okul var." annem birden ayağa kalkıp beni de beraberinde kaldırdı. Ondan daha uzun olduğum için kolunun altında iki büklüm kalmıştım. Gülerek beni yürütmeye başladı. Mecburen onu takip ederek onunla birlikte üst kata çıktım. Sonra odama girdik ve annem yorganımı açtı. Beraber yatağıma devrildik. Biraz birlikte öylece yattık. En sonunda annem derin bir nefes alıp kolunu kafamın altından alıp kalktı. Gitmeden önce eğilip alnımdan öptü ve üstümü örttü.
Bir süre geçtikten sonra uykuya dalacağım sırada odamın kapısı açıldı. Yavaşça gözlerimi açıp gelene baktım. Karanlık olduğundan kim olduğunu anlayamayınca komodinin üstündeki abajuru açtım. Loş ışıkta gelenin babam olduğunu seçebiliyordum şimdi. Yavaşça yanıma gelip yatağın kenarına oturdu. Sessizce bir süre kucağındaki ellerine bakarak durdu.
"Teşekkür ederim." küçük bir gülümsemeyle birden boynuma sarılarak konuştu. Sessizce ellerimi sırtına koydum. Bunu onun için yapmamıştım. Tabii, onun da ailesiyle mutlu olmaya hakkı vardı ama ben daha çok annem için yapmıştım. Evli kaldıkları sürece annem bu konuyu aşamayacaktı ve kendini yiyip bitirecekti. Yine de babamın da yeni ailesiyle mutlu olmasını istiyordum. Kardeşim minicik ve çok tatlıydı. Annem, kadını öğrenince kadın çok fazla stres yaptığından dolayı erken doğduğunu söylemişlerdi. Babam onları hastaneden almaya götürmüştü beni. O minik varlığın da benim büyüdüğüm güzel aile ortamında büyümesini istiyordum. Babam çok iyi bir babaydı ve annesi de ona çok güzel bakıyordu.
Sessizce bir süre sarıldık. Ardından babam ayrılıp yanaklarımı tuttu ve alnımdan öptü. Loş ışıkta yaşlarla parlayan gözleri belli oluyordu. Küçük bir şekilde gülümsedim.
"Kardeşimi iyi bir şekilde büyütün." ve bu fedakarlığımı boşa çıkarmayın.
Konuştuktan sonra geri çekildim. Buruk bir şekilde gülümseyerek ayağa kalktı ve gitti. Arkasından abajuru kapatıp uyudum.
***
Yazacak bir şey bulamadım. Önemli bir şeyler yazmışım gibi düşünün dudvdjdvuxv
Şey diyeyim. Bu kitapta bir şeyleri açıklama ihtiyacı duymuyorum. Zaten her şeyi Başak anlatıyor ve açıklıyor. Yine de anlamadığınız bir yer olursa sormaktan çekinmeyin lütfen.
Seveyrum sizi sağlıcakla kalın ❤️❤️
***

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Art Of Love {BXB}
Ficção AdolescenteBaşak, ilginç bir resim yeteneğine sahipti. Aklına yerleşen bir şeyi çizmeden duramıyordu. Siren ise son zamanlarda aklından çıkmayan kişiydi. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ "Art Of Love" İngilizce'de "Aşk Sanatı" anlamına gelir.